İmsak:
Güneş:
Öğle:
İkindi:
Akşam:
Yatsı:
Dini Bilgiler

Tevazu: Alçak gönüllülük

Tevazu, alçak gönüllü olmaktır. Kendini beğenmişlikten ve böbürlenmekten uzak durmaktır.

Abone OlGoogle News
09 Mayıs 2021 20:41

Gurur ve kibirden arınmış bir hayatı benimsemektir. Yaratılmış her bir canlıya saygı, şefkat ve merhamet göstermek, kibar davranmaktır. Böylelerine, mütevâzı insan denilir.
Tevazu, beğenilen bir özelliktir. Yoksullar, düşkünler, yaşlılar ve çocuklarla ilgilenmek, onların hal ve hatırlarını sormak tevazudur. Tevazu, insanın, makamı ne olursa olsun Allah’ın kulu olduğunu unutmamasıdır.
Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Rahmân’ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) “Selam!” derler geçerler.” (Furkân-63.)
Hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Kim Allah için huşûundan dolayı tevazu gösterirse, Allah onu kıyamet gününde yüceltir. Her kim kibrinden dolayı böbürlenirse Allah da onu kıyamet gününde alçaltır.” (İbn Hanbel)
Cenab-ı Hak, bir ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor:
“...Allah katında en değerliniz en çok Allah’tan korkanınızdır” (Hucurat-13).
Öyleyse insanların kendilerini üstün görmeleri yanlış bir davranıştır. Peygamberimiz (sav) hem tevazu sahibi olmuş, hem de sözleriyle tavsiye etmiştir.
Bir gün kendisine bir adam getirilir, gelen şahıs korkudan titremeye başlar. Bunu gören Allah Resulu: “Sakin ol, ben bir melik değil, Kureyş’ten, kuru et yiyen bir kadının oğluyum” buyurmuştur (Gazalî, İhyâu Ulûmi’d-din)
Biz mü’minler, tevazuyu Peygamber Efendimizden öğrendik. O, daima sade bir hayat sürdü. (Müslim)
Peygamber Efendimiz (sav) Müslüman bir kardeşimizi küçük görmenin kötülük olarak bizlere yeteceğini öğretti. (Müslim)
Sevgili Peygamberimiz (sav)’i kendisine örnek alan mütevazı bir mü’min, bütün nimetlerin asıl sahibinin Yüce Rabbimiz olduğunun bilincindedir.
Mü’min, elindeki bütün imkânları Allah’ın rızasını kazanmak için seferber etmelidir. Makam ve mevkii, şöhret ve zenginliği ne olursa olsun kendini diğer insanlardan farklı bir konumda görmemelidir. Allah katında üstünlüğün ancak takvada olduğun gerçeğini hiç unutmamalıdır.
Tevazunun zıddı olan kibir ise Peygamberimiz (sav)’in ifadesiyle “Hakikati inkâr etmek ve insanları küçük görmektir.” (Müslim)
Hz. Lokman oğluna şöyle tavsiye etmişti: “Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” (Lokmân-18)
Kibir ne kadar kötü ise tevazu da o kadar iyidir. Hadis-i şeriflerde buyruluyor ki:
“Allah için affedenin şerefi artar, tevazu eden de yücelir.” (Müslim)
“Zillete düşmeyecek şekilde tevazu gösterene müjdeler olsun!” (Taberani)
“Tevazu edin ki, Allahü Teâlâ size rahmet etsin!” (İsfehani)
“Allahü Teâlâ, tevazu üzere olmamı emretti. Hiç kimse büyüklenmesin!” (Ebu Davud)
“Tevazu eden, helal kazanan, huyu güzel olan, herkese karşı yumuşak olan ve kimseye kötülük etmeyen, insanların iyisidir.” (Berika)
“İmanın kemalini isteyen, tevazu göstersin.” (Berika)

Yorum Yazın