İmsak:
Güneş:
Öğle:
İkindi:
Akşam:
Yatsı:
Dini Bilgiler

Taş şehrin simgesi: Mardin Ulu Camii

Mardin camilerinin en eskisidir. Şehir merkezinde, kale eteklerindeki Zinciriye Medresesi'nin alt tarafında, adını verdiği mahallededir. İlk inşası bilinmemekle birlikte 1176 tarihinde var olduğu kayıtlarda geçiyor.

Abone OlGoogle News
09 Mayıs 2021 18:56

Mardin camilerinin en eskisidir. İlk inşası bilinmemekle birlikte 1176 tarihinde var olduğu kayıtlarda geçiyor. Minare kaidesindeki 1176 tarihli kitabeye göre, Diyarbekir Meliki 2. Kutbüddin İlgazi tarafından yaptırıldığı yazıyor. Avlu duvarındaki kitabede ise 1186 yılında Artuklular'dan Hüsameddin Yavlak Arslan'ın adı yer alıyor. 16 değişik kitabesi bulunan yapı, Artuklu ve Akkoyunlu dönemine ait izler taşıyor. 1400'de Timur istilâsında zarar gören ve bir minaresi yıkılan cami Akkoyunlu ve Memlükler zamanında onarılmış. Osmanlı döneminde de ciddi tamiratlar gören yapı, en son 2010 yılında restore edildi. Çarşı içindeki binalar arasında sıkışıp kalan cami, bütün Artuklu yapıları gibi avlulu olarak tasarlanmış. Avlunun etrafında sıralanan değişik mimarili yapılar farklı zamanlarda inşa edilmiş. Dikdörtgen kesitli kalın taş payelerle mihraba paralel üç nefe ayrılan camiye avludan dört kapıyla giriliyor. Doğu ve batıdan iki kapıyla girilen avlunun kuzeyinde geleneksel Artuklu çeşmesi bulunuyor. Eyvan içindeki çeşme insan ömrünü simgeliyor. Su, kaynağından doğuyor ve küçük havuzda çocukluk günlerini tamamlayıp daha büyük olan ikinci havuza doluyor. Oradan da mezar şeklindeki üçüncü havuza, kaçınılmaz sona akıyor. Bir başka anlatımla da hayatı simgeleyen büyük havuzdan çıkıp gidiyor.
Çeşmenin şekli, suyun geniş ve dar kanallardan (yavaş ve hızlı) akışıyla insan ömrü anlatılmış. Benzetme hoş, felsefe derin. Mardin'deki medreselerin ve avlulu camilerin hepsinde bu filozof çeşmeden var.

 

Bütün Artuklu yapıları gibi ulu cami de avlulu olarak tasarlanmış. Avlunun etrafında sıralanan değişik mimarili yapılar farklı zamanlarda inşa edilmiş.

 

Enine dikdörtgen plânlı, mihrap önü kubbeli camiye avludan dört kapıyla giriliyor.

Caminin dilimli mihrap önü kubbesi ve Mezopotamya ovası.

 Eyvan içindeki geleneksel Artuklu çeşmesi. Su, kaynağından doğuyor ve küçük havuzda çocukluk günlerini tamamlayıp daha büyük olan ikinci havuza doluyor. Oradan da mezar şeklindeki üçüncü havuza, kaçınılmaz sona akıyor. Bir başka anlatımla da hayatı simgeleyen büyük havuzdan çıkıp gidiyor. Çeşme ve su insan hayatına benzetilmiş. Çeşmenin şekli, suyun geniş ve dar kanallardan (yavaş ve hızlı) akışıyla insan ömrü anlatılmış. Benzetme hoş, felsefe derin. Mardin'deki medreselerin ve avlulu camilerin hepsinde bu çeşmeden var.

  

Yapı 12'nci yüzyıl Artuklu Dönemi mimarisinin temel özelliklerini yansıtır. Erken dönemde özellikle güneydoğuda meydana çıkan, mihrap önü kubbeli enine gelişen cami plan ve formunun çok önemli bir örneğidir. Yapının malzemesi düzgün kesme taştır. Ulu Cami’nin kubbesi dıştan yivleme tekniğiyle yapılmıştır. İlk olarak bu binada kullanılmış ve sonraları Mardin’de gelenek halini almıştır ki bazı geç dönem Artuklu yapılarında karakteristiktir. Caminin dikdörtgen avlusu kuzeyinde kalır. Avlunun güneyinde mihrap duvarına paralel, beşik tonozlu üç neften oluşan, mihrap duvarına yakın iki nefin kubbe ile kesildiği, enine gelişmiş, mihrap önü kubbeli bir şema görülür. Bu şema, aynı zamanda, çevredeki birçok yapı tarafından taklit edilmiş bir modeldir.

Yorum Yazın