BIST9.915,62%2,05
USD32.509%-0.09
EURO34,7760%-0.56
ALTIN2.438,67%0.10

Dünyayı değiştirmek ister misiniz?

Yavuz Bahadıroğlu

Abone OlGoogle News
08 Temmuz 2020 10:06

Birkaç yıl önce, masama “romanlarım ve şiirlerim” dediği on civarında dosya bırakan 19 yaşındaki bir gence, “Neden yazıyorsun?” diye sormuştum.

“İçimden geliyor” demişti.

Herkesin içinden neler neler gelir, ama uygulamaya koymazlar: Çünkü çoğu saçma-sapan şeylerdir.

Yazmak için daha derin gerekçeler olmalı…

Meselâ…

“Dünyayı değiştirmek istiyorum!” diyebilseydi...

“İnsanlığa söyleyecek yeni sözlerim, verecek yeni mesajlarım var!” diyebilseydi…

“Toplumu kendimden mahrum etmek istemiyorum” bile diyebilirdi.

Bunlar epey gurur kokan, son derece büyük iddialar, biliyorum; ama yazmak zaten bir büyük iddia değil midir?

Her gün yedi milyar insanın önünde sınava girmek…

Siz öldükten sonra dahi aleyhinize konuşacaklara ciltler dolusu malzeme bırakmak (tabii hayırla anılmak da var işin ucunda).

İdeolojik saplantıları olan, siyasi taassubu hayallerini bile geçmiş kara cahiller tarafından bile yargılanıp infaz edilmeye katlanmak…

Zor iştir: Yorar, acıtır, kanatır!

Tabii bana gelen delikanlı, yazdıklarına “çok muhteşem” dememi beklediği için bunları dillendirmedim.

Kimleri okuduğunu sordum…

Birkaç “hidayet şairi”nin yanı sıra, yazdıklarının “roman” olup olmadığı çok tartışmalı iki “yazar”.

Doğu ve Batı klâsiklerinden tek isim yok.

Zaten çok okumazmış, sadece yazarmış. “Allah vergisi” bir kabiliyeti varmış. Biri kulağına fısıldıyormuş gibi durmadan tuşlara basarmış.

Bu yanıltıcı hâl bende de olmuştu. O şekilde yazdıklarımı salim kafa ile okuyunca, işe yaramayan karalamalar olduğunu fark ettim.

Her cümle düşünülecek, her kelimenin üstünde durulacak, ince elenip sık dokunacak; beynin eriyormuş gibi olacaksın!

Şöyle bir karıştırdım, delikanlının “roman” dediği dosyaları, ne giriş var, ne cümle var, ne tasvir var, ne diyalog… Çalakalem karalamalar…

Öteden beri gençlere kıyamam. Vaktiyle ben de az çekmedim. Sonunda baktım kitaplarımı yayınlatamıyorum, tuttum “gazeteci” oldum. Çünkü her yayınevi bir gazeteye bağlıydı.

Kısacası, deneyimsiz bir yazar için kitaplarını yayınlatmak çok zordur. Geçmişte çektiklerimi unutmadığım için, genç yazarlara mümkün mertebe “el verme”ye çalışırım. Bu şekilde edebiyat dünyamıza kazandırdığım yazarlar olmuştur. Tabii okumak için harcadığım zamana acıdığım da…

Bir saatten fazla zaman harcadım ve yazdıklarının neden “roman” olmadığını anlatmaya çalıştım. Anlamadığından eminim. Anlasaydı, kendine göre bir yayınevi bulup yayınlatır mıydı?..

Üstelik kitabı çok sattı, meşhur da oldu…

Ama yayınladığı şeyler hâlâ “roman” değil!

Yavuz Bahadıroğlu

Akit TV köşe yazarı