BIST9.057,98%2,85
USD32.3162%0.07
EURO35,1075%0.11
ALTIN2.293,18%0.69

Oligark bürokrasi, iktidar yönetimini esir alıyor…

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
26 Ekim 2021 08:39

Dünya üzerindeki birçok devletin kamu yönetimi ve sistemini etkileyen çok sayıda yönetim eksenli kavram bulunmaktadır. Bu kavramların ne anlam ifade ettiğini bilmeden kullanılmasının önüne geçmek ve kamu yönetimi açısından taşıdığı öneme dikkat çekmek elzemdir.

Bu kapsamda, bürokrasi, oligarşi ve bürokratik oligarşi ele alınması gereken önemli kavramlardır. Oligarşi, siyasal gücü elinde bulunduran, ayrıcalıklı ve çıkarcı bir grup anlamını taşımaktadır. Devletlerin bürokratik yapılarını tahakkümü altına alan kaçınılmaz bir son olarak öngörülmektedir. Son yıllarda siyasal iktidara oligark bürokrasi adına ciddi operasyonlar çekilmektedir ve siyasal iktidara ağır bir bedel ödetilmektedir.

Oligarşinin bu boyutu, devlet yönetimlerini bürokratik oligarşi olgusu ile karşılaştırmıştır. Bürokratik oligarşi, devletlerin yönetim sistemlerini olumsuz yönde etkileyen bir tehdit olma özelliği taşımaktadır. Bu bağlamda, bu çalışma ile devletlerin bekasına bir tehdit olarak öngörülen bürokratik oligarşinin Türk kamu yönetimi sistemini doğrudan etkilediği, bir beka sorunudur.

Kavramsal bürokratik oligarşinin bürokrasi ve oligarşi ile arasındaki ilişki çatışma zemininde kendisine ciddi zemin bulduğu aşikâr, bürokratik oligarşinin kamu yönetiminin yapısında önemli ölçüde etkiler oluşturduğu, bu doğrultuda oligark yönetim sistemi idari sistemleri esaret altında tutarak alan büyütmektedir.

Siyasal, yönetsel, ekonomik ve sosyal yönleriyle geniş bir anlamı ifade eden bürokrasi, günlük dilde eleştirilen ve bütün olumsuzluklara sebep olarak gösterilen bir kavram olarak kabul edilmektedir. Memurlar tarafından yönetimi, kamunun yönetimini ve rasyonel bir yönetim şeması anlamını taşıyan bürokrasi, devlet anlayışlarına ve kişilerin bakış açılarına göre işleyiş noktasındadır.

Bürokrasinin gecikme, yalan üzerine kurulu oyalama, tutuculuk ve adam kayırmacılık gibi yapısal ve işlevsel tutumunda görülen aksaklıklar, bürokrasiye karşı duyulan en büyük tepkilerdir. Monşer bürokrasi ve oligark yönetimi, son üç seçimde Ak Parti’ye ağır bir darbe ile bedel ödettiğini söyleyebilirim, ancak bürokrasi aksaklıkları kadar yönetimi kolaylaştırıcı yönüyle de ön plana çıkmaktadır. Bu kolaylaştırıcılığın en önde geleni ise demokratik bir yönetime ve demokrasinin işleyişine sunmuş olduğu katkıdır.

Bürokrasiye eleştirel bir bakışla yaklaşanlar, bürokrasinin bu kolaylaştırıcı yönünü kabul etmemekte; bürokrasiyi daha çok demokrasinin düşmanı olarak görmektedir. Bürokrasinin daha çok zayıf yönlerini ön plana çıkaranlar, bürokraside tek bir zihniyetin olduğunu, kararların her daim bu tek zihniyetin direktif ve talimatları doğrultusunda şekillendiğini ve kendilerinden olmayan hiç kimseyi kabul etmediklerini iddia etmektedir. Bu iddialarını da bürokratik oligarşi kavramı ekseninde dile getirmektedirler.

Toplumlar belirli bir toprak bütünlüğüne ve nüfusa sahip olan devlet, yöneten ve yönetilenlerin bir arada bulunduğu bir platformdur. Bu platform ancak bürokratik kademede yer alan iktidar, muhalefet, memurlar, atanmışlar ve seçilmişler ekseninde yaşanan sıkıntılar, amaçlara ulaşma derecesini zorlaştırmaktadır. Bu zorluklar da bürokrasinin etkin işlememesi sonucunu doğurmaktadır. Son zamanlarda kamu denetim sisteminden kaynaklanan zafiyet, en büyük oligarşik kuşatmadır. Bütün kamu kurum ve bakanlıklar gözden geçirilmelidir hantal ve metal yorgunluğuna evrilmiş, heyecanını yitirmek üzeredir.

Cumhuriyet yönetiminin anayasal düzen çerçevesinde idare edildiği Türkiye’de bürokratik işleyişin çoğu kez üstenci, halka rağmen kararları atanmışların hem seçilmişlere hem de halka bazı zorluklar yaşattığı görülmektedir. Bürokraside yaşanan önemli sorunların başında oligarşi gelmektedir. Oligarşi olgusunu, bürokraside kuramsallaştıran, Alman sosyolog Robert Michels tarafından ortaya atılmıştır. Oligarşiyi, devletler için kaçınılmaz bir son olarak görmektedir. Bu durum, bürokraside bürokratik oligarşi olarak tanımlanmaktadır

Bürokratik meseleleri çözmek adına farklı dönemlerde anayasal değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu düzenlemelere rağmen bürokratik oligarşi şikâyetleri bitmeyen devlet, hükümet sisteminde bir güncelleme yapmış ve 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmiştir. Sistem ile Cumhurbaşkanı idari anlamdaki bütün yetkileri elinde tutan idarenin tepesinde ve en yetkili kişisi olarak konumlandırılmıştır. Bu yetki, bürokrasideki gücü kırmıştır. Çünkü nihai karar birimi cumhurbaşkanıdır. Sistemin kabulü sonrasında sisteme yer yer eleştiriler gelmektedir ve bürokratik oligarşi sorununun henüz çözülemediği birçok alan oligark yapının elindedir.

Nihai olarak Cumhurbaşkanı tarafından atanan veya Cumhurbaşkanı ile aynı partiden olduklarını öne sürerek ayrıcalık bekleyen bir grubun varlığı ortaya çıkmıştır. Bu duruma Cumhurbaşkanı dahi tepki göstererek, ‘şahsım kullanılarak ayrıcalık yapılmasına taviz verilmesin’ söylemiyle bakanlıklarına gerekli talimatta bulunmuştur.

O zaman, bürokratik oligarşinin vazgeçilmez bir gerçek olduğu kabul edilmelidir. Alınacak önlem, yönetim sisteminde yapılacak reformlardan ziyade, yetkileri kıracak ve devletin denetim fonksiyonunu devreye sokacak mekanizmaların geliştirilmesidir. Bu denetim, devletin işleyişi noktasından kamu personeli alım noktasından tutun bütün oligark, kamu yönetim sistemini tasfiye edecek güç ile liyakat kısmı üzerinden, denetim sistemini demokratik bir işleyiş olarak sunulmasıdır. Buradan iktidara sesleniyorum ya oligarşi kamu bürokrasisine müdahale edersiniz yâ da millet size sandıkta müdahale edecektir. Vesselam...

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı