BIST9.716,77%-0,05
USD32.5459%0.03
EURO34,9621%-0.03
ALTIN2.438,95%0.11

ABD’nin darbeci geleneği ve Türkiye ilişkileri?

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
04 Mayıs 2021 07:05

Son yıllarda Ermeni diasporası, sözde Ermeni soykırımı konusundaki faaliyetlerini bilimsel bir görüntü altında yapmaktadır. Ermeni diasporasının yoğun çabaları sonucunda, ABD’deki bazı eyaletlerde sözde soykırım konularının eğitim programlarında yer alması sağlanmıştır. Türkiye, dönem dönem tepki koysa da bu diaspora karşısında pek etkili olduğu söylenemez.

Sözde dost ve müttefik ABD yönetimi… Türkiye’yi müttefik olarak kabul ediyor mu bu ABD ve kabul ediyorsa müttefikliğin şartlarını yerine getirmek herhangi bir çabası var mıdır?

Müttefikliğin şartlarına göre; bir müttefik, ihanet etmez, ona iftira edemez, yaptırım uygulamaz, düşmanlarıyla dost olmaz, bölücü faaliyetlerde bulunamaz.

Dost ve müttefik ABD yönetimi, Türkiye’nin demokrasisine darbe vurmaktan uzak durmalıdır. Çünkü Sn. Erdoğan iktidara darbe ile değil, demokrasi ile gelmiştir. Demokrasi, günümüzde ne yazık ki anlamından ve bağlamından uzaklaşarak ABD çıkarlarına kölelik ve çıkar ilişkisine dönen bir araç haline gelmiştir.

Türkiye’nin seçilmiş lideri olmak demek, demokratik ve ikili ilişkilerde saygı gösterilmesi gerektiği anlamını taşır. ABD yönetimi dünyaya demokrasiyi getirmek istiyorsa, Suudi terör baronlarını gözden geçirmeli veya Mısır demokrasisini darbeleyen Sisi’yi, Suriye’yi yıkan Esad’ı devirmelidir. ABD, kendine yanlış adreste iş aramamalıdır.

Türkiye iç muhalefetini köle olarak gören ABD aklı, bölge üzerinden 60 yıldır uyguladığı ayrıştırıcı siyasetini ince detaylarda saklayarak şeytanın aklına bir hizmet politikası yürütmektedir. Türkiye’deki siyasi partileri muhalefetin demokratlığı üzerinden yemlemek yarar sağlamayacağı gibi yaranın derinleşmesine zemin hazırlayacaktır.

TÜSİAD denen bir STK’mız var ki dillere destan… Pandemi sürecinde pek bir yaraya merhem olmadıkları gibi Türkiye’nin uluslararası ilişkilerinde de faydalı bir hizmetleri oldu mu henüz duyamadım. Özenle sessizliğini koruyan bu STK, acaba sözde Ermeni soykırımı kararlarına karşı bir ABD çıkarmasına ihtiyaç duymuş mu?

Birilerinin çıkarları için Türkiye’nin uluslararası ilişkilerine ayak bağı olan bu gibi STK’ların çok sesli dünyada nelere fayda sağlayabileceğini henüz görme fırsatımız olmadı. Buna karşın STK’lardan beklentimiz, ABD’nin hukuksal bir delil sağlayamadığı sözde soykırıma karşı Roma geleneğinden gelen psikolojik eziklik paranoyasından kurtularak tepki göstermeleridir.

Uluslararası ölçüde ABD’ye karşı atılması gereken adımlar incelendiğindeyse ABD’nin gerçek düşmanının Rusya ve Çin olduğunu görüyoruz. Bu düşmanlara karşı savaşacak NATO diye birim kurulmuştur.

NATO’su olan bir ABD’nin terör örgütlerine ihtiyacı olamaz. Terör örgütlerinden medet ummak, bir acizlik veya gizli bir hesaplaşma içinde oluşun göstergesidir. ABD’nin Türkiye’ye karşı gizli bir hesabı yoksa, YPG’ye de ihtiyaç yok demektir. ABD kendi askerleri yanmasın diye Kürtleri ateşe atmak istiyorsa, bu alçakça bir hesap işidir! ABD bu alçakça hesaptan dönmelidir.

ABD’nin Türkiye demokrasisine darbe indirmiş FETÖ teröristlerini savunma mekanizması ve suçluluk psikolojisinden arınmak için İngiliz jeopolitik yaklaşım içinde sistemini işletmesi itibar kaybı kaygısıyla ortaya çıkmıştır.

ABD yönetiminin demokratlığı nedir acaba? Demokratların darbecileri koruması, demokrasinin gereği olamaz! Teröristleri koruyan, terör orduları kuran bir ABD yönetimi acaba nasıl demokrattır? Adaletin ilkelerini çiğnemeyi sonlandırmanız gerekmez mi? Gerçek devlet, bu gereklikleri yerine getirir. Sahte devlet ve diktatörlük ise adaleti çiğner!

ABD yönetimi gerekli şartları yerine getirmezse ve müttefikliği bozmak isterse, bu durumda Türkiye’deki askerlerini çekmek zorunda kalır. Yani ABD üsleri kapatılır. S-400’ler çalışmaya devam eder ve Türkiye, ABD’nin kurduğu ve silahlandırdığı YPG terör örgütünü yok etmek zorunda kalır.

Türkiye ile ABD dost ülkeler değil, “stratejik ortak” ve belli bir konuda “müttefiktirler.” Ayrıca Türkiye ile Rusya-İran arasında bir düşmanlık yok. Düşmanlık olmadığı için de Türkiye Rusya’dan silah alabilir. Müttefiklerle ortak bir anlaşmaya varılacaksa Türkiye’ye gelene kadar ABD’de çok şeyin değişmesi gerekir.

ABD, Suriye’yi bölüp orada bir terör devleti kurmak düşüncesindeyse, Türkiye buna izin vermeyecektir. Yani Türkiye-ABD arasında bir savaş kaçınılmaz olacaktır. Belki de ABD bu savaş için YPG’yi silahlandırmış ve Türkiye’yi kuşatmış bulunuyor. Eğer ABD’nin hedefi buysa, savaş yakın demektir. Bu durumda ABD’nin Türkiye’ye niçin silah vermediği ve S-400’lere neden karşı çıktığı anlaşılmış olur. NATO, Türkiye için Avrupa’nın saldırılarına karşı bir güvence olabilir mi?

Türkiye ordusu, kendini bu sinsi müttefikine göre hazırlamalıdır. ABD ve kurduğu terör ordusunun marjinal eylem planlarının devreye sokulacağı açık şekilde görülmektedir.

Vesselam…

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı