BIST9.079,97%3,10
USD32.3322%0.12
EURO35,1132%0.12
ALTIN2.303,22%1.13

İktidarda toplumsal uzlaşı mı ayrılık mı?

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
13 Ocak 2021 09:07

Geçen haftanın gündeminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi evinde ziyaret ederek, 1 saat 10 dakikalık görüşmesi yer almıştı.

Görüşmeden sonra resmi açıklama yapılmasa da; iki taraftan da ‘Cumhur İttifakı’na yönelik güçlü birliktelik mesajları verildi.

Erdoğan, Bahçeli’yi Beytepe’deki evinde ziyaret etti. Devlet Bahçeli, Erdoğan’ı kapıda karşılayarak, ziyaretten ötürü teşekkür etti. Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli arasında daha önce duyurulmayan bir görüşme gerçekleşti. Diyebiliriz ki siyaset, Türkiye’de kendisine yeni bir rota çizmeye çalışıyor.

Cumhur İttifakı’nın muhafazakâr tabanı, kendisini sorgulama zamanının geldiğini ve İttifak’ın yeni açılımlara ihtiyaç duyduğunu görebiliyor.

Tüm dünyanın sosyal ve ekonomik anlamlarda köklü sarsıntılarla çalkalandığı küresel pandemi günlerinde birilerinin yine oyun kurduğunu da görebiliyoruz.

Muhafazakâr iç dinamik yapı zemin arayışında, seçmen güvenli liman arayışındayken mevcut siyaset sahası gergin bir arayıştan besleniyor.

Cumhur İttifakı’nın gerekliliklerini bilen biri olarak yazdığım ‘bir yazıyı’ sanırım birçoğunuz okudunuz.

Eleştirilerimi özetlemiştim ancak birçok arkadaşım sert tepki göstermiş, sert yorumlarda bulunmuştu. Cumhur İttifakı’nı destekleyen biri olduğumu da daha önce birçok yazımda ifade etmiştim. Lakin bazı ülkücü ve MHP’li kardeşlerim yazımdan ötürü bana kırılmışlar. Oysa bunda kırılacak bir şey yok. Bir eleştiri veya tespitte bulunmak MHP ve ülkücü kardeşlerimi kırmamalı.

Nihayetinde kimseye küfür veya hakaret etmiyoruz. Cumhur İttifakı da bu fakirin yazısıyla zarar görüyorsa; demek ki bu ittifak bu kadar kırılgan demektir.

Çünkü MHP içinde var olan sosyolojik ve teo-politik milliyetçi-ülkücü farkı, malumunuz MHP içinden iki parti çıkmasına neden oldu. (Büyük Birlik Partisi ve İyi Parti)

Yani MHP’nin Türk etnisitesi üzerine inşa ettiği Milliyetçi, çok görünür olmayan ama varlığı bilinen NATO-Türkçüler, İslami duyarlılık üzerine inşa edilmiş ülkücüleri hep dışladı.

Sürekli küçük bir azınlık, Türk milliyetçilerin üzerinde, üstün tutuldu. Şimdi hem kendi içinden 2 adet partinin çıkmasına engel olamamış; hem de ülkücü tabanda saygınlığı yüksek olan rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ağabeyin bile duramadığı bir yönetim (baskın karakter olmasa da) ortamında, MHP’li ülkücü kardeşlerim bana niye kızıyorlar ki?

Muhsin Yazıcıoğlu’nun ülkücülüğünü ve vatanseverliğini sorguluyorsanız, (o zaman ben de her türlü tenkiti kabul ediyorum) kızmasın Ülkücü dostlarımız lütfen… Farklılıklarımız bizi var eden renklerimizdir.

Dünyanın pek çok ülkesinde ve Türkiye’de Muhafazakârlık ile Milliyetçilik iç içe geçmiştir. Benzer sosyolojiden beslenirler. AK Parti tabanın ikinci partisi hep MHP olmuştur. Ülkücülerin de ilk partisi sanıldığı gibi MHP değil AK Parti ve Erdoğan liderliğidir.

Elbette olaya Erdoğan ve AK Parti merkezli bakıyoruz. Nihayetinde bir siyasi perspektifle konuyu irdeliyoruz. Kendi tabanını bir arada tutamayan bir parti, AK Parti’yi ve Erdoğan’ı etkilemeye çalışırsa; kusura bakmayın da eleştiri konusu olur.

Üstelik kaybedilmiş onlarca belediye, küstürülmüş parlak bürokratlar ve muhafazakâr tabanı büyük oranda temsil eden Muhafazakâr-Sekülerizmin farklı etnik gurupları, ittifakın işleyiş biçimine mesafeli duruyor.

AK Parti içinden de birçok parti çıktı. Son dönem 2 partinin kurulması elbette muhafazakâr tabanı çok üzdü. İki parlak isim (Davutoğlu ve Babacan) keşke parti bünyesinde tutulabilseydi. Olmadı.

Erdoğan, halen Türk siyasetinin en güvenilir politik aktörü. Hatalarıyla yüzleşmekten ve geri adım atmaktan çekinmeyen bir karakter olması, kendisini güvenilir kılıyor.

Milliyetçi-NATO’cu siyaset, Türkiye gibi iç göçü yüksek, akrabalık ilişkisinin girift olduğu bir yerde ‘Müslüman Türk Milletini’ dışlıyor.

Lakin Devletimizin birliği, ülkenin bütünlüğü ve milletin huzuru her türlü senaryo, kişi, ittifaktan önemlidir ve pazarlık konusu değildir.

Vesselam…

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı