BIST9.860,84%1,48
USD32.5893%0.16
EURO34,9946%0.06
ALTIN2.459,53%0.96

Vesayetçilerden Erdoğan’a Korona sınavı

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
14 Nisan 2020 07:45

Çin’in Wuhan şehrinden yayılarak dünyayı kasıp kavuran Koronavirüs salgını ‘sağlık’ açısından, Türkiye başarılı bir yönetişim sergilerken, siyasal, sosyal ve ekonomi temelinde ‘Erdoğan Hükümeti’nin mevcut olanak dâhilinde başarılı bir performans sergilediğini söyleyebilirim. Bu bağlamda Türk devleti, başta Avrupa ve ABD olmak üzere mukayese edilmeyecek düzeyde medikal personel performansı, sağlık teşkilatı ve altyapı birikimiyle gövde gösterisi yapmaktadır.

Ancak Erdoğan hükümeti, Sağlık Bakanı ve bakanlığın fiziki gelişiminde yaşadığı başarı öyküsünü, Türk milletine aktarmada sıkıntı çektiğini görmekteyiz. Bir inandırıcılık problemi ve propaganda dilinin toplumun geniş kitlelerine ulaşmasında ciddi problemler yaşanıyor. Oysa 18 yıllık istikrar döneminin bir ürünü olan hastaneler, medikal altyapı ve organizasyon birikimi, sağlıkçı ve nitelikli tıp personelinin sayısı AK Parti ve Erdoğan’ın icra ettiği yıllarda gerçekleşti. Dolayısıyla sağlık alanında görünür olan ‘pozitif’ algının, Erdoğan hükümetine de yansıması gerekmez mi?

Gelelim algı yönetimine karşı mahallenin boş durduğunu söyleyemeyiz ana muhalefet ve ittifakı kendilerine göre doğrularını savunmasının son derece hakları olduğunu, sonuç itibarı ile iktidar olmak için hükümete yıpratıcı söylem üzerinden yaklaştığını bilelim, ancak samimiyet ve liyakat temel alınmalıdır ana muhalefete insani bir vicdan var mıdır, yorum takdir sizin.

Ancak 2016 yılında gerçekleşen başkanlık referandumuyla birlikte. Parti yönetimi başkanlık sisteminin yenilenme sürecine hazırlıksız yakalanmıştır. Birçok il başkanı olan arkadaşlarımla yaptığım görüşmede bilgi kopukluğu olduğunu ifade etmesi yeni sistemden dolayı yapılan atamaların demografik yapıdan uzak yönetim olması başlıca sebepler olarak söyleniyor. Bakanlık düzeyinden yapılan ziyaretler dâhil olmak üzere il ve ilçe teşkilatları heyecanından uzak bir kırılma noktasında bulunmaktadır.

Sn. Süleyman Soylu’nun istifa sonrası yapılan değerlendirmeler parti içinde dikkate alınması gereken önemli mesajlar olduğunu unutmayalım. Ak Parti tarihinde bir ilk yaşandı, dolayısı ile toplum tarafından verilen mesajın ne anlama geldiğini iyi analiz edilmelidir, Ak Parti tabanında yoğun yapılan tartışmalardan biri şudur, partiyi ele geçirmek için yapılan bazı hesaplara karşı, Başkan Erdoğan’ın uyanık olması istenmektedir. Süleyman soyluya yapılan operasyon biraz daha net okunmalıdır. Parti içinde bazı Bakanlara karşı girişilen itibar kaybı operasyonları kim ve kimler tarafından organize edildiği iyi analiz edilmelidir.

Son zamanlarda krizi fırsat bilen ana muhalefet ve cenahı hükümete karşı her türlü tuzak arayışına başvurduklarını takip etmekteyim. Türkiye sevdalısı gözüken Sn. Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi kamuoyunun kışkırtmada tam gaz devam etiğini gözlemliyorum, bunların başında koronavirüsten sebep olarak, ekonomik şartların iyi olmadığını söylemesi, Hükümet’in Dünya Bankasından kredi istemesinin zorunlu olduğunu söylemesi hükümete olan sevgisinden olmadığını, MİLLET İYİ BİLİR veya IMF’den Türkiye’nin mutlaka para istemesi, faiz lobilerini harekete geçirmesi bunların tamamının, Ak Parti’ye tuzak olduğunu Erdoğan’a diz çökertmek için yapılan bir ihanet projesi olduğunu unutmayalım.

Erdoğan; 18 yıllık iktidarı boyunca yurt dışı, yurtiçi, hain, muhalif ve radikal mahfillerin birçok suçlamayla karşı karşıya kaldı. Hırsızlık, yolsuzluk, vatan hainliği, diktatörlük, otoriterlik, terör destekçisi, mafyatik devlet, firavun, Karun, FETÖ-PKK Siyonizm’in suçlamaları… gibi birçok suçlamayla karşı karşıya kaldı. Bütün engelleri hiçbir insani ve kültürel, sosyal yakınlığı bulunmayan ‘milyonlarca tanımadığı insanın’ desteğiyle aştı. Kendisine oy vermeyen insanların gözünde bile ciddiyeti ve samimiyeti görülmüştür.

Sonuç olarak Türkiye’de bir değişim yaşanıyorsa; bu hiçbir zaman kendi dinamikleri üzerinden gerçekleşmemiş, hep bir kriz veya kargaşa olagelmiştir. Başkan Erdoğan, 2023 misyonunu hazırlamak için aktif siyaset ile görev adamlarını hazırlamak zorundadır. Parti içi çekişme cemaat adamı şu tayfa eski derin devlet kolu veya şu görüşçü, şu hocacı diye kavramdan partiyi arındırması gerekir, göreve devam edecekse, değişime önce Ak Parti misyonu ile uyum sağlamayan ve toplum tarafından kabul görmeyen kabine üyelerinden başlamalıdır. Bu arada; parti içi yapılan anketlerin hiçbirine kamuoyunun inanmadığı gibi partide ensesi kalın olanın anketlerde sonucu belirlemesinde ayrı bir ironidir, bunu da not edelim. Doğru kararlarda bu millet sizleri asla yalnız bırakmayacaktır. Vesselam…

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı