BIST9.079,97%3,10
USD32.3461%0.17
EURO35,0939%0.07
ALTIN2.310,27%1.44

CIA, Türkiye’de 2.0 nesil darbe mi yapacak?

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
24 Şubat 2020 13:41

ABD, ikinci dünya savaşı sonundan beri Türkiye Cumhuriyeti ile Avrasya ve Ortadoğu’daki stratejisinin kilit unsuru olarak stratejik bir ortaklık sürdürmektedir. Türkiye, özellikle Soğuk Savaş’ın başlangıcı ve Sovyet yayılmacılığını kontrol etmek için kurulan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) müttefiki olmaya devam ediyor. NATO sayesinde Türkiye’nin askeri, istihbari ve sivil bürokrasisini de kontrol ediyor/etmeye çalışıyor.

ABD, NATO aparatı üzerinde Türkiye’nin iç işlerine, ekonomisine ve dış politikasını dönem dönem etkilemiş, dönem dönem de yönetmiştir. İstediğini iktidar yapmış, istemediğine darbe yapmıştır. Siyasi tarihimizde darbe veya asker sopası göstermekle ilgili yığınla örnek var.

Bütün bu müdahaleler ‘Vatan-Millet’ kisvesiyle yapılmış, ‘Atatürk’ vurgusuyla meşrulaşmış, ‘Özgürlük ve İnsan Hakları’ diyalektiğiyle uluslararası kabul almıştır.

CIA’nın bir kuruluşu olan RAND Corporation yakın zaman da, Türk Ordusunda Orta düzey subaylarda bir homurdanma olduğu ve “Türkiye’de yeni bir darbe olabilir” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Aslında bakış açımızı biraz değiştirirsek RAND, raporu ABD halkına veya yöneticilerine yazmıyor. RAND, raporu; Türk yetkililere; başta Türk ordusuna, medyaya, akademiye ve özellikle sivil ve askeri bürokrasiye yazıyor. Bu bağlamda sivil hükümete ayar veriyor. Devlet bürokrasisini ‘iş görmez’ hale getiriyor. Asker ve istihbaratçı ulusalcılara da yol vermiş oluyor.

Öncelikle şunu net bir şekilde vurgulayalım: Darbe meraklısı hergele askerlere sesleniyorum. Oturun oturduğunuz yerde; ABD şirketlerinin menfaatleri doğrultusunda ülkemize ve TSK’ya zarar verecek eylemlerden ve darbe hobilerinizden vazgeçin. Her darbe, ülkeye optimal 10 yıl zarar verdiğini düşünürsek, Türkiye’de böyle bir cürete kalkışacak kişi/grup/camia en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.

NATO’nun eski partneri olan Ulusalcı ve Kemalistler, FETÖ tarafından tasfiye edilmişti. FETÖ’ye ihale edilen Avrasyacı-Ulusalcıların, Ergenekon ve Balyoz gibi davalar marifetiyle tutuklanması, 17/25 Aralık hukuk darbesi, MİT tırları ve Sayın Hakan Fidan’ın tutuklanması meselesi, 15 Temmuz askeri darbe kalkışmasıyla devam etmişti. Buradan da anlaşılacağı üzere, NATO’nun yeni partneri FETÖ olmuştu. FETÖ tasfiye edilmeye çalışılırken, NATO ve ABD, eski gözdesi Kemalist ve Ulusalcılarla anlaşmış gözüküyor. Bir anlaşma yoksa bile; Erdoğan’ın devrilmesi noktasında bir fikir birliğine varıldığı anlaşılıyor.

Söz konusu rapor; Amerikan ordusunun, Türk ordusu ile geliştirmesi gereken eğitim, teknik ve istihbari ilişkilere ilişkin bir perspektif çizmiş. 9 bölüm ve yaklaşık 300 sayfadan oluşan rapor, Ulusalcı-Avrasyacı subayların düşüncelerini ön plana çıkarmış.

Raporda “ABD, son yıllarda yaşanan yıkıcı gelişmelere karşı Türkiye ile ilişkileri uzun vadeli bir stratejiye ihtiyaç duyuyor. Ayrıca, önümüzdeki on yıl boyunca ortak çıkarlara uyma konusunda iş birliğini sürdürecek ve demokratik bir muhalefetin, Türkiye›nin daha işbirlikçi müttefik ve güvenilir bir bölgesel ve küresel ortak olarak rolünü geri kazanması durumunda, güvenilir bir stratejik ortaklığın geri kazanılmasına yardımcı olabilecek girişimlere ihtiyacı var.’’ve “ABD ve NATO’nun, Türk Silahlı Kuvvetleri ile askeri müdahalelerinin sürdürülmesi ve Rusya’nın Türkiye üzerindeki etkisini dengelemeye yardımcı olabilir’’ denildi.

Raporda çekinceler ve risklere de vurgu yapılıyor. “ABD, İncirlik Hava Üssü’ne ve Türkiye’deki diğer ABD ve NATO tesislerine geçici veya kalıcı kaybıyla başa çıkmaya hazır olmalıdır.’’

Ayrıca “ABD askeri ve Türk Genelkurmay Başkanları arasındaki diyalogları derinleştirmek ve Türk Savunma Bakanının artan önemini dikkate alarak ABD-Türkiye Yüksek Düzeyli Savunma Grubunu canlandırmak için daha fazla çaba gösterilmelidir. ABD ordusu, Türkiye’nin yeni Milli Savunma Üniversitesinde müfredat geliştirmesine yardımcı olabilir. Türkiye, ABD’deki okullara memur göndermeye devam edebilir. Bu adımlar, Türkiye’deki sivil-asker ilişkilerinin iyileştirilmesine yardımcı olabilir.’’

Sonuç olarak; Türkiye’deki darbe söylentileri ve iç siyasetteki gelişmelere baktığımızda; ABD’nin yeni nesil darbe ihalesini Kemalist ve Ulusalcı tayfa satın almış.

ABD, Türkiye’de 1970 muhtırası, 1980 askeri darbesi, 28 Şubat, 27 Nisan e-muhtıra ve son olarak 15 Temmuz darbe kalkışmasını tertiplemiş.1960 İngiliz darbesine de sessiz kalarak desteklemiştir. ABD’nin, Türkiye’deki siyasal açıdan da partneri Kemalist ve Ulusalcılar olmuştur. FETÖ ile nikâh tazelemiştir. Dolayısıyla FETÖ ve NATO, Kemalist ve Ulusalcılarla iş birliği yaparak darbe yapmak için Türk ordusunun şerefli subaylarını ikna etmeye başlamıştır. Çünkü NATO ve ABD, yıllardır statükoya İslamcı kisvesiyle FETÖ, Atatürk ve Ulusçuluk duygusuyla Kemalistlerce hâkim olmuşlar. Sivil bürokrasi de ‘Devlet dediğimiz aygıtı sağ-sol, muhafazakâr-seküler gibi kutuplaşma üzerinden sürekli olarak toplumu kontrol/dizayn etmiştir.

Buradan devletin güvenliğinden sorumlu kurum ve kuruluşlarını UYARI/YORUM. Darbeyle iltisaklı veya meraklı sivil veya asker her kim karışmışsa, gereği ‘sert bir şekilde’ yapılmalıdır. Türk ordusu; Libya ve Suriye’de ateş hattındayken, Türkiye’de ekonomik sıkıntılar hat safhadayken, ülkenin kaderi birkaç kişinin ABD’ye yaranması için heba edilmemelidir. Vesselam..

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı