BIST9.981,76%0,67
USD32.4669%-0.21
EURO34,7884%-0.36
ALTIN2.426,74%-0.34

Kılıçdaroğlu için sonun başlangıcı: 2023 Seçimleri

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
17 Ocak 2023 09:03

Son seçimlerden bu yana tüm Türkiye, 2023 seçimleri için bambaşka bir atmosfere girmişti. Her an değişmeye hazır ülke gündeminin son 4 yıldaki ana konusu, 2023 seçimleri oldu.

Seçim atmosferinin katlanarak arttığı bugünlerdeyse, 6’lı masanın gafları şekil değiştirmek suretiyle gündemden düşmüyor.

6’lı masası, kim başbakanı, kim yürürü derken 3. ittifakın da kurulmasıyla ortalık şenlenmeye ve seçim gündemi şekillenmeye başladı.

Birbirlerinden habersiz 6 lider, masadan kârını almadan kalkmak istemediği için masanın altına sakladıkları gizli ajandalarını açıklamaya başladı. Millete hizmet amacı gütmeden bir araya gelen 6 liderin öne çıkma arzusu, ‘ben’li planları da beraberinde getirdi.

Ana muhalefet dediğimiz fakat tek başına muhalefet vasfı bulunmadığı için ancak 6 partiyle bir araya gelerek bir muhalefet girişiminde bulunan CHP’nin içindeki çatırdamalar, gözle görülmeyecek gibi değil.

İmamoğlu’su, Yavaş’ı derken Kılıçdaroğlu’na bir türlü sıra verilemeyen liderlik yarışında, CHP’nin içindeki ‘lidere sadakat’ çalışmaları da cevapsız kalıyor. Halk nezdinde lider pozisyonu eksik görülen Sn. Kılıçdaroğlu’nun içine çekildiği tartışmalar da, parti içinin de iyiden iyiye karıştığını gösteriyor. Buna karşın liderlerine sadakatini açıklayan CHP’lilerin görünürde çokluğu da Kemal Kılıçdaroğlu’nun rahat bir nefes almasına neden oldu.

Oysa biz, CHP’de denklemin bambaşka çalıştığını düşünmekteyiz. Bu süreç, Sn. Kılıçdaroğlu açısından sonun başlangıcı olarak okunmalıdır. Sn. İmamoğlu’nun kulis çalışmalarının beraberinde yabancı misyon şefleriyle yaptığı görüşmeler İmamoğlu’na büyük bir özgüven kazandırırken, iç siyasette de yerel gücünü artırıyor. İmamoğlu’nun rahatlığını, Kılıçdaroğlu’nda göremiyoruz.

CHP’nin sosyal demokrat yönetim sorununun ciddi bir teraziye tabii tutulduğu bu süreç, birtakım siyasetçiler tarafından mercek altında tutulmalıdır. Parti içinde dahi tartışmaların odağında olan bu durum, iç huzursuzluğa neden oluyor.

Sn. Meral Akşener’in CHP iç işlerine kontrollü liderlik ekseninde karışmasının, CHP’nin geleneksel siyaset baronlarını rahatsız ettiğini parti içerisindeki kaynaklarımız doğruluyor.

Muhafazakar çizginin ilgi odağı olmak adına ikilem siyaseti yapan CHP’nin Kemalist çizgideki seçmenini rahatsız etmesi de iç tartışmaların ana gündemlerinden biri. Parti yetkilileri dahi seçim adına bu denli bir değişimin kendilerine zarar vereceğini sesli bir şekilde dile getirmeye başladı.

Her hâlükârda Sn. Kılıçdaroğlu’nun aleyhine olan birçok aday konuşuluyor. Yavaş’ı, İmamoğlu’su, Kesici’si, Gül’ü, Babacan’ı derken… Halk da tabii ki yorumunu esirgemiyor. “Liderlik vasfı yok bir kere” tartışmalarının da nereden ortaya çıktığını tekrar hatırlamış bulunuyor.

Çaresizliğin doğurduğu sonuçla birlikte milletin karşısında bunca aday şekillenmişken, Sn. Erdoğan gibi güçlü bir aday karşısında nasıl başarı sağlayacaklarını da düşünmeden edemiyor insan. Kulislerde adı geçen muhtemel adaylar kimlerdir ve portföyleri nasıl? Gelin biraz da bunları inceleyelim.

Birinci ve en mümkün aday tabii ki CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu... Kılıçdaroğlu, adı geçen adayların yanında parti içerisinde çaresiz kalmış ve yalnız olduğu hissettirilmemesi adına tag çalışmalarıyla motive edilmiş bir genel başkan…

Ancak beraberinde parti içinde öne çıkan bir kulis ismi var. İlhan Kesici… Muhafazakar mütedeyyin bir yapıda yetişen İlhan Kesici’nin liberal muhafazakar yapıya daha uygun olması, ihtimalleri elbet de artırıyor. CHP’de öne çıkan ve kulislerde adı eksik olmayan İlhan Kesici, parti içerisindeki sosyal demokrat ve alevi tartışmalarına bomba gibi düştü. Adaylığı ise, hem parti için önemli hem de Kılıçdaroğlu için risk teşkil edebilecek kadar kritik…

Orta yolcu CHP’lilerin gözdesi fakat Doğu ve Güney Doğulu vatandaşların irrite olduğu bir isim.. Mansur Yavaş. Doğu ve Güney Doğu’daki seçmenden oy alamayacağı için CHP’yle kan uyuşmazlığı tespit edilmiştir. Parti içerisinde dahi bulunduğu koltuktan öteye bir yakıştırması söz konusu değildir.

Kendini parti liderine rakip olarak gören ve özgüveniyle parti içerisindeki kabul görme oranını düşüren Sn. Ekrem İmamoğlu… İnancını dahi kabul etmeyen CHP’de siyaset yaparken bir gece şarap içmesi, ertesi gece umre ziyaretinde görülmesi, halk nezdinde kabul edilebilir bir ikilem değildir.

Biraz Doğulu halktan alayım, azıcık da liberallerden olsun, biraz da ülkücü camia derken özünü kaybeden Sn. Ali Babacan… CHP içerisinde adı geçen muhtemel adaylardan biri olmasına karşın Türk toplumunun değer yargılarıyla oynayan Şebnem Korur Fincancı gibi isimleri destekleyerek, yerli ve milli girişimleri engelleme vaadinde bulunarak yanlış çizgide olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

Ve yine kulislerden eksik olmayan o isim… Abdullah Gül. Uzun yıllar süren Cumhurbaşkanlığı deneyiminin ardından Sn. Abdullah Gül’ün her seçimde bir goygoy malzemesi haline gelmesi, üzücü bir durumdan öteye gidemez…

Vesselam…

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı