BIST9.981,76%0,67
USD32.467%-0.21
EURO34,8065%-0.31
ALTIN2.432,94%-0.09

Anglosakson istihbaratı bizden bedel istiyor

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
15 Kasım 2022 09:03

Pazar günü yapılan alçakça saldırıya yalnızca bir terör eylemi olarak bakılmaması gerekir ve arkasındaki derin ilişkilerin analizine ihtiyaç duyulmaktadır. Başlık kısmı üzerinden yaptığımız paylaşım son derece riskli ve bir o kadar can alıcıdır. Uzun zamandır bazı yazılarımda Anglosaksonlardan bahsederim. Dikkatinizi çekmeye çalışıyorum, neden diye soracak olursanız uzun sessizlik öncesi bir dalga olarak hazırlık içinde olan bazı terör guruplarına bakmamız elzemdir. Ve dahası dönem dönem sözde müttefik ve dost ülkelerden istihbarat paylaşımı duymaktayız. Bu gibi istihbarat konumları Türkiye için tarihi hafızamız açısından önemli yer tutmaktadır.

Beyoğlu’nda 6 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 81 kişinin de yaralandığı, PKK/PYD terör örgütü saldırısında, fiilen talimat alan bomba dolu çantayı bırakan, Suriye uyruklu Ahlam Albashir’dir.ABD’li sabotaj birimleri tarafından eğitilip taşeron,PKK/PYD/YPG terör örgütü tarafından özel istihbarat elemanı olarak yetiştirilen biridir. İdlip ve Afrin’den yasa dışı yolla Türkiye’ye geçen Suriye uyruklu Ahlam Albashir ve olayla bağlantısı olduğu değerlendirilen 46 şahıs kısa sürede yakalanarak gözaltına alınmıştır. Türk istihbaratının ne denli aktif olduğunu görmekteyiz. Emniyet ve istihbarat mensuplarımızı yürekten kutluyorum.

Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı’ndan (CIA) bir yetkili, ‘Dost istihbarat kuruluşu yoktur, sadece dost güçlerin istihbarat kuruluşları vardır’ demişti. Peki bunlar ne demek istemişti? En yakın müttefikimiz olan sözde ABD ekonomik, siyasi ve stratejik kaynakları sizinle paylaşmıyor olabilir. NSA ve GCHQ çoğu istihbarat kurumuna göre daha yakın çalışma yürütürken, çoğu operasyonu ve sistemi paylaşırken, paylaşmadıkları bazı şeyler de var. Mesela Ortadoğu’daki ölümcül stratejik istihbarat eylem ve planlamada dost muyuz, bence değiliz çünkü Anglosakson geleneğinden değiliz ve aynı medeniyet coğrafyasında bulunmuyoruz veya Siyonist planlamanın bir parçası değiliz. ABD’nin Türkiye üzerinden yaptığı çoğu casusluğun Rusya ya da Ortadoğu ile ilgili olduğunu biliyoruz, daha ilginç bire beş yapılan istihbarat paylaşımı bence Türkiye açısından gözden geçirilmesi gereken önemli bir durumdur.

NATO Atlantik ülkelerinin kendi istihbarat kurumları arasında resmi anlaşma yaptıklarını biliyoruz ancak NATO içinde bile ikiyüzlü tutum mevcuttur. Onun içindir ABD açık bir şekilde bu dili kullanmaktadır. Yani her müttefikle dost olmadığının altını çizmektedir. Açık bir şekilde bize düşmanlığını teyit eden bir ABD mevcuttur. Bundan böyle devlet politikası yeniden gözden geçirilmelidir.

ABD’li yetkilileri uzun zamandır PKK/YPG ile ilgili istihbarat paylaşmıyor ve dahası, hava gözlem istihbaratından çekildiğini açıkça paylaşmaktadır. 2007 yılından itibaren birçok eylem bilgisi vermediği gibi bu örgüt yapısına doğrudan eğitim ve destek sağladığını görmekteyiz. Asıl sorunumuza biraz değinelim; geçtiğimiz günlerde İngiltere, Türkiye’de eylem olabilir bildirisi ile Türkiye’de bulunan İngiliz vatandaşlarını uyardı. Acaba bu saldırıyı, Şam Kurtuluş Heyeti veya Daiş’e yakın olan İngiltere merkezli BEYAZ BARETLİLER biliyor muydu? Veya saldırının nerde olacağının bilgisi mevcut muydu? Gerçekten dost var mıdır?

Asıl sorun önceden propaganda zemini hazırlandığı ve en önemlisi ABD merkezli bazı yayın kuruluşlarının, saldırı sonrası bilgiyi kirletme çabasında bulunma adı altında Daiş’e de yönlendirme, Türk istihbaratını doğrudan etkileme adı altında bir propaganda amacı ve hizmeti görülmektedir. Anglosakson kafası çok yönlü bir zeka olarak çalışsa da, yorgunlukları ile hata üzerine hata yaptıkları devlet tarafından gözden kaçmamaktadır.

PKK/YPG yayın organlarında, şehir yapılanmalarının doğrudan eylemlerden rahatsız olduğunu, insan kaynakları üzerinden sıkıntı çektiklerini biliyoruz. Terörle mücadelede iç güvenlik açısından manidar bir durum değil midir? Selahattin Demirtaş’ın örgüte mesafeli bazı açıklamalar yapması, ceza evinden örgüt avukatları tarafından sıkıştırılarak, KANDİL’E biat etmesi adına yapılan baskılar, acaba ABD ve İngiltere merkezli bazı istihbarat birimlerinin baskısı mıdır? Bilemiyoruz ancak zaman her şeyin ilacıdır diyebiliyoruz.

Son iki yılda ABD merkezli istihbarat birimlerinin PKK/YPG’li birimleri doğrudan eğiterek Türkiye içinde eylem yapmaları ve Türkiye’yi doğrudan NATO birimlerine teslim etmesi 15 Temmuz sonrası dengeler üzerinden Atlantik bloğuna bağlanması için son ikazları yaptığını görmekteyiz.

Ancak bütün olup bitenleri bence Türk devlet geleneği iyi takip ediyor ve diz çökmeyeceğini açıkça söylemekten de çekinmiyor. Bundan böyle bölge politikaları açısından farklı yöntemlere girişileceği ipuçlarını görmekteyiz. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza yüce Rabb’imden şifa diliyorum. Tekrar başımız sağ olsun.

Vesselam…

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı