Dünya Savaşı (3) Kim nereye gidiyor..!
Prof. Dr. Ahmet Maranki
“Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir.” Â’raf 179
Bir empati yapalım ve tarafımızı seçelim!
hangi taraftayız acaba!
Evvela şunu bilmek lâzım ki dünyada İnsanlardan bir rahmaniler yani iyiler -Cennetlikler, bir de cinlerden şeytaniler Yani cehennemlikler- kötüler var!
Biz de iyilere taraf olduk, iyiliğe talip olduk, iyiliklerin paylaşarak çoğalması için azami gayretteyiz.
Şeytaniler var gücüyle hatta rahmanilerden-iyilerden çok çalıştığı için kötülük baskın. Her yanımız ateş çemberi. Siyasal belirsizlik, sosyal çöküntü had safhada. Hastalıklar, salgınlar, yangın, deprem, sel, heyelan, tsunami, hortum, intiharlar, cinayetler, arsızlık, dolandırıcılık, ırza tasallut, iffetsizlik, kötülüğün baskın oluşun kanıtı. LGBT vs!
Asıl sorulması gereken!
“Bunların sebebi ne?!”
Hem resmi koldan, devlet eliyle; hem de sosyal ve özel girişimlerle tüm yaşadıklarımıza tedbir mahiyetinde çalışmalar var olsa da ama neticeler beklenenden çok geride.. hızla çürüme devam ediyor ve uçuruma doğru gidişte bunu ben söylemiyorum devlet istatistikleri söylüyor!
O hâlde çözüm yollarında bariz ve galiz hatalar var, eksikler var. Bana göre de devletin içindeki tetikçi kripto yerleşik düzenin her dönemki yetkili bürokratları bilerek bu yanlışları yaptırıyor mu? Çünkü efendilerinin istediği bu ülkede kaos ve koalisyonlar dönemi devam etsin!
Güçsüz hükümetler devam etsin!
Şimdi diyeceksiniz ki 17 yıldır tek parti AK PARTİ iktidarda hem de Cumhur İttifakı destekli..!
Kendinizi aldatmayın der gibi sesler de duyuyorum!
Devletin cumhurbaşkanı elindeki bütün güce rağmen hâlâ Sarayın etrafını kuşatmış kalın duvarlar, liyakatsız, ehliyetsiz, sadece sahibine sadakat gösteren adamlarla örülü bir halden kurtulamayıp, “Yalnızım, aldandık, aldatıldık, yanlış yaptık..!” Herkes ahirete giden yolunu seçiyor!
Hastane kapılarında sürünüyoruz!
Sağlık Bakanlığı’mız, ilgili birimler araştırma enstitüleri ve üniversiteler, bilim adamları milyonlarca tl’lik ar-ge çalışmaları taklitten öteye gidememiş, bugüne kadar bir kelin başına merhem de bulamamış, bir ağrı kesicileri de yok..! Türkiye’de hastalık oranı %98!!! 100 kişinin 98’i her gün ilaç kullanıyor! İlâç tüketiminde dünyada ikinci, OECD ülkelerinde birinci sıradayız!!!
Ne için Türkiye hedefte!
Bunda necip milletimizin ‘dünya ülkelerinden önce’ yok edilme kararının, İllüminati tarafından alındığı gerçeği var ve emellerine yavaş yavaş ulaşıyorlar! Hedefleri dünyada 500 milyon insan bırakıp kendilerine köle yapmak! Bunlar daha çok İslam gibi mistik inançlardan uzak Bulgaristan, Romanya, Moldova, Gürcistan gibi tamamen asimile olmuş toplumlar. Uzakdoğu, Hindistan, Çin, Afrika, Ortadoğu, Meksika gibi bölgeler hastalıklarla tamamen yok edilecek, sentetik ve geni bozuk gıdalarla birinci vuruşu, “Düzelteceğiz...” diye toplumlar üzerinde denenen ilâçlarla ikinci vuruşu, suni savaşlarla da üçüncü ve son vuruşu yapacaklar!
Şu an ülkemizde uzmanların açıklamalarına göre virüs, bakteri, mantar vs gibi ilaçlara direnç kazanan hastalıklar yanında; verem, bilhassa parazitel hastalıklar, hayvan tüberkülozu, hepatit, hiv, herpes gibi bulaşıcı hastalıklar, zührevi hastalıklar, bel soğukluğu, frengi gibi hastalıklar da artışlar çöl gibi!!!
Eskiden bu hastalar karantinaya alınırdı. Eşimin intaniye servisinde görev yaptığı sıralarda böyle hastaların elbiseleri, çamaşırları, yemekleri kireç kuyularına atılırdı ve tecritte tedavi yapılırdı!!! Bugün bunların nasıl yapıldığını birilerinin vakit geçmeden görmesi lazım!
Bunlar canlı bomba gibi aramızda dolaşıyorlar mı? Turizm ülkesi olan ülkemizde otel ve yüzme havuzlarında, toplu yaşam yerlerinde ..hastalıkları bulaştırmaya bütün hızıyla suskunluğumuzla devam mı ediyorlar acaba?
Bugüne kadar söylediklerimin ve yazdıklarımın hepsi çıktı!
Önümüzdeki dönem salgınlar artırılacak!
Yaşam alanları azaltılacak, küresel ısınmayla, hastalıklarla boğuşan dördüncü dünya ülkeleri üzerinde bir ilaç ve aşı denemeleri yapılıyor tabii bu dünyamız için de geçerli..!
Dünya akabinde ağır ağır yok edilecek mi!
Bir de Türkiye’de ve dünyada trafik kazalarındaki ölümlerin, kanserden ölümlere göre oranının bire bin; kalp damar ve dolaşım hastalıklarından ölümlere ise bire iki bin olduğunu biliyor muydunuz..?! Bunlar dünya medyasında hiç haber olmaz!
Tedbir bizden, takdir Allah’tan!
Her şeye, savaşa, sadece kimyasal değil biyolojik savaşlara da hazır olun!
Şöyle bir titreyin, kendinize gelin ve akledin!
Zaten şu anda bu savaş devam etmiyor mu, kitlesel ölümler olmuyor mu..?
Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da, Kafkaslar’da, Yemen’de, Afrika ülkelerinde DEAŞ, El Kaide gibi İslam maskeli terör örgütleri önce olaylar çıkarıp, sonra ‘tedbir alıyoruz’ diye fosfor ve gaz bombalarıyla zehirlenip öldürülmüyor mu?!
Evet, gözümüzün önünde yakarak, kurşunlayarak, bombalayarak yok etmeler devam ediyor!
Her şeye hazırlıklı olun, sevdiklerinizi, çevrenizdekileri uyandırın, farkındalığı olanlara yardımcı olun; yoksa zaman bulamazsınız!
“Âhir zamanda ümmetim 73 fırkaya ayrılacak; biri ‘fırkayı naciye’ kurtulacak!” hadisine mazhar olup çevremize ışık olmaya, her şeye rağmen aydınlatmaya çalışalım. ‘Kâl’ ile değil ‘hâl’ ile yaşayarak doğruları göstermeye devam edelim!!!
“Haksızlık karşısında susan...! görmeyen! duymayan! anlamayan! konuşmayan! lanetlenmiş Şeytanlaşmış insanlar..” karşısında susmadan kader ömrümüzü yaşamaya devam edelim!
“Cennet ucuz değil! Cehennem dahi lüzumsuz değil.”
La galibe illallah! Vesselam.