Türk Dünyası, Türk’e ait olmayan alfabeyi kabul ederek tarihe geçti
Mustafa Armağan
Önüme düşen habere bakıyor ve kederleniyorum. Meğer koca Türk dünyasının içerisinde özümüze dönelim, kendi alfabemizi kendimiz yapalım, hiç olmazsa Göktürk veya Uygur alfabelerinden birini kullanalım diyen kimse çıkmamış. Varsa yoksa Latin alfabesi sevdası.
Habere bakılırsa Türkiye’deki Latin alfabesine 5 yeni harf ekleyerek Türk dünyasının ortak alfabesine geçilecekmiş 2026 yılında:
“Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu 3. toplantısını gerçekleştirdiği Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de önemli bir karara imza attı.
9 Eylül 2024 tarihinde Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), Uluslararası Türk Akademisi ve Türk Dil Kurumu (TDK) iş birliğinde tertip edilen toplantı kapsamında ortak alfabe konusunda ilerleme kaydedildi. Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu Üyesi Nizami Caferov söz konusu kararla ilgili olarak BBC›ye verdiği demeçte ortak alfabenin 34 harften oluşacağını dile getirdi.
Buna göre bazı Türk halklarında var olmayan sesler, alfabeye dahil edilmeyecek. Latin harflerinin baz alınacağı alfabenin, Türk dünyası ülkelerini birleştirici bir adım olarak görülüyor.”
Haber bu.
Güler misin ağlar mısın?
Yahu Türk dünyası kendi alfabesini yapamıyor mu? Atalarının hiç alfabesi yok muydu? Latin alfabesine bu ne bitmez sadakat?
Bu arada belirtelim ki, Göktürk ve Uygur alfabeleri bütün Türklerce kullanılmıyordu. Zaten o tarihlerde okuma-yazma bilenlerin oranı tespit edilemeyecek kadar düşüktü. (Yoksa siz de Orhun Abidelerini o zaman yaşayan bütün Türklerin okuyabildiğini mi sanıyordunuz?)
Türkler tarih boyunca şu 14 alfabeyi kullanmıştı:
Sogd, Mani, Brahmi, Tibet, Süryani, Yunan, Ermeni, İbran, Göktürk, Uygur, Arap, Slav, Latin,Bunlardan bugün sadece 3 alfabe kullanımdadır: Latin, Kiril ve Arap alfabeleri. (Bkz Ali Ahmetbeyoğlu, Sorularla Eski Türk Tarihi, 2014, s. 28)
Resmi tarih tarafından itiraf edilmeyen bir gerçek de, Arap harflerinin bugün ulaşılmaya çalışılan Türk dünyası ortak alfabesini asırlar önce pekâlâ başardığıdır. 1920’lere kadar ufak tefek istisnalar bir kenara bırakılacak olursa tarih boyunca Türk dünyasını birleştiren tek alfabe Arap elifbası olmuştu.
Önce Sovyetler Birliği, Türk cumhuriyetlerini Latin alfabesine geçirerek bu zinciri kırdı, bir hamle daha yaparak Kiril alfabesi mecburiyetini getirdi. Türkiye de 1928 sonunda bu birlikten ayrıldı.
Sovyetler Birliği sınırları içinde bulunan ve bağımsızlığına kavuşuncaya kadar Kiril alfabesi kullanan Türk cumhuriyetleri 2000’li yıllardan itibaren Latin alfabesine geçmeye başladı.
Şu anda bildiğim kadarıyla sadece Uygur Türkleri ile Irak Türkmenleri ve kısmen İran’daki Azeriler Türkçe yazarken Arap alfabesini kullanıyor.
Şimdi öğreniyoruz ki, Türk dünyası artık Latin alfabesi etrafında halkalanacakmış.
Çin değiştirmedi, Rusya değiştirmedi, Japonya değiştirmedi alfabelerini ama hem birliklerini korudular, hem de başarılı bir şekilde modernleşebildiler.
Bize öyle bir aşağılık kompleksi pompalandı ki, bin yıl boyunca kullandığımız Arap yazısına yalnız yabancı değil, düşman da olduk. Muhtemelen bu yazının altında o düşmanca tavrın yansımalarını okuyacaksınızdır.
Arap harfleri çok zordu, kargacık burgacıktı, öğrenemiyor, cahil kalıyorduk…
Hâlâ aynı mavalı okutuyorlar.
Siz nüfusunun yüzde 90’i Müslüman olan bir ülkede Müslümanların kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim’in yazıldığı alfabeye hakaret etme hakkını nereden alıyorsunuz?
Haa, siz saklı seçilmişlerdendiniz, öyle değil mi?
Namaz kılmaz ama Cumada hutbenin nasıl okunacağına, ezanın Arapça mı Türkçe mi olacağına siz karar vermek istersiniz.
Bizim de küçük bir alfabe devrimi yapmamız anlamına gelecek yeni adımda kafama takılan asıl husus şu: O zaman milliyetçilik, Türkçülük, üstün milletiz vs. söylemleri nerede kalıyor?
Bu sene ders kitaplarına girdiğini görerek sevindiğimiz Nihal Atsız, 1940 yılında öyle demişti:
“12 yıllık harfler Türk harfi oluyordu da 1000 yıllık harfler neden gayr-ı Türk sayılıyordu?”