BIST10.045,74%-0,37
USD32.4193%-0.01
EURO34,5854%-0.03
ALTIN2.385,62%0.23

Fatih önce muhaliflerini, sonra da destekçilerini tasfiye etmişti

Mustafa Armağan

Abone OlGoogle News
18 Nisan 2024 11:11

İktidar partisinde seçim başarısızlığının ardından tasfiyeler konuşulurken tarihe bakmakta fayda var.

Fatih Sultan Mehmed Han’ın yarım asrı bulmayan hayatı bir ders gibi dönüp dönüp okunması gereken bir kitap gibidir. O yalnız İstanbul’u fethetmekle kalmamış, bir cihan devleti de kurmuştur ki, temellerini attığı bu devlet 20. asrın ilk çeyreğine kadar ayakta kalacaktır.

Halil İnalcık’ın deyişiyle aynı zamanda saltanatın da fethi demek olan İstanbul’un fethinden sonra Fatih’in giriştiği radikal askerî, idarî ve malî reformlar devleti, merkezinde padişahın mutlak yetkiyle donanmış, tartışmasız lider olarak oturduğu klasik bir imparatorluğa dönüştürecekti.

Fatih biliyordu ki köklü adımlar atmayıp sistemi yenilemezse kadrolarda pıhtılaşma başlayacak, sonuçta olan yine devlete ve kendisine olacaktı. Onun için gerekirse en sert tedbiri almakta tereddüt göstermeyecek, kardeş katli uygulaması dahil olmak üzere devletin bekası uğruna cesurca adımlar atarken gözünü budaktan esirgemeyecekti. Biliyordu ki torunları kendisine bunu emrediyordu.

Peki, ne yapmıştı devlet-i ebed-müddet uğruna?

Para politikasından donanmaya kadar çok şey. Ama bunlardan İstanbul kuşatması sırasında fethin bu şekilde ve bu zamanda yapılmasına karşı çıkan Sadrazam Çandarlı Halil Paşa’yı tasfiyesi, üzerinde durulmaya değer.

İstanbul’un çiçeği burnunda Fatihi, Çandarlı Halil Paşa’yı fethin hemen ertesi günü tutuklatıp hapsettirmişti. Çocukları ve akrabaları da tutuklanmıştı. Mallarına el konuldu ve Enez’in fethinden 40 gün sonra idam edildi. Böylece Murad-ı Hüdavendigar zamanından beri Osmanlı saltanatının en büyük dayanağı olan bu köklü aile devreden çıkarılıyordu. Meydan, Fatih’in kayınpederi Zağanos Paşa ve Hadım Şahabeddin Paşa’ya kalmış gibiydi.

Rakiplerinden kurtulmanın sevincini yaşıyorlardı ki, Fatih’in ikinci darbesi gecikmedi. Tasfiye sırası şimdi destekçilerindeydi. Onlardan da kurtulmalıydı.

Şaşırtıcı biridir Fatih Sultan Mehmed. Muhaliflerini İstanbul’un fethi gibi muazzam bir başarıdan sonra tasfiye etmesini anlayabilirsiniz ama yanında durmuş olanları tasfiyesini nereye koyacaksınız?

İşte İnalcık hoca Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar I adlı 1954 tarihli kitabında Genç Sultanın bu radikal adımını müthiş bir netlikte yakalamıştır. Kısmen sadeleştirip özetleyerek aktarıyorum aşağıya ibretlik satırlarını (s. 134-136):

“Çandarlı’nın idamından kısa zaman sonra koca vezirin ortadan kaldırılmasına o kadar çalışmış olaneski rakiplerinin hepsinin azledilip her birinin bir tarafa sürüldüğünü görmekteyiz. Çandarlı’nın katlinden sonra ikinci vezir Zağanos’un birinci vezirliğe gelmesi, yani veziriazamlık mevkiine geçmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Fatih Mehmed, bir müddet sonra “Zağanos Paşa’yı dahi” vezirlikten azletmiş, eş olarak aldığı kızını boşamış, her ikisini Balıkesir’e sürmüş ve yerine devşirme Mahmud Paşa’yı tayin etmiştir. İhtiyar Şahabeddin Paşa da aynı yıl içinde azlolunmuş ve son günlerini Filibe’de tamamlamıştır. Nihayet eski lalası Nişancı İbrahim Paşa da Halil Paşa’nın idamında kirli işlere karışmış olduğundan bir sene sonra emekliye sevk edilmiştir.”

Hoca orada zikretmiyor ama teyit için söyleyelim, İstanbul’un alınmasında kendisine bütün gücüyle destek vermiş olan Saruca Paşa da aynı tasfiyeye tâbi tutulmuş, ertesi yıl çekildiği Gelibolu’da gözlerden uzakta vefat etmiştir.

Biri üstelik kayınpederi olan bu dört yüksek bürokrat ve komutanın fetihten hemen sonra tasfiyesinin sebebi nedir? İnalcık Hoca onu da şöyle açıklıyor:

“Görünüşe nazaran bu, koca vezirin idamından sonra asker ve ulema arasında görülen üzüntü ve tepkiyle açıklanabilir. Rivayetler ulemanın büyük kısmı itibariyle daima Çandarlı’nın siyasetini desteklediğini göstermektedir. Öyle görünüyor ki, devlet gemisini o kadar vartalardan kurtarmış, ulema ve yeniçerilerin gözdesi emektar vezirin katli bir garez eseri sayılarak asker ve halk arasında derin bir üzüntü ve hoşnutsuzluk yaratmış ve genç Fatih, sorumluluğu tamamıyla onun eski düşmanları üzerine yüklemek için kamuoyuna bir taviz olarak hepsini devlet kapısından uzaklaştırmıştı.”

Burada ulema ve yeniçerilerin yerine halkı koyun, paşaların yerine de siyasetçileri. Denklem birebir yerine oturacaktır.

Mustafa Armağan

Akit TV köşe yazarı