BIST9.716,77%-0,05
USD32.491%-0.23
EURO34,9197%0.19
ALTIN2.438,48%0.63

Aziz Nesin’in Tek Partili CHP’den çektikleri

Mustafa Armağan

Abone OlGoogle News
07 Ağustos 2022 09:25

Aziz Nesin’i tanıtmama gerek yok sanırım. Bu yazıda üzerinde duracağımız tarafı, Tek Parti devrinde çektikleri ve özellikle İsmet İnönü dönemindeki Tek Parti Faşizmine karşı verdiği mücadelede yaşadıklarıdır.

1948 yılının 5 Şubat’ına gidelim. O tarihte çıkarmakta olduğu Zincirli Hürriyet adlı gazetede yayınlanan “Ey Türk Faşisti!” başlıklı yazısı sütunlarımıza aynen alınmaya değer vuruculuktadır. Metin şudur:

“Ey Türk faşisti!

Birinci vazifen Türk matbaalarını yıkmak, makinelerini ısırmak, demirlerini dişleyip duvarlara saldırmaktır. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli, gazeteleri çamurlara serip üzerinde ağzın köpürünceye kadar tepinmektir. Bu temel, partinin hazinesidir.

Bir gün nümayiş (gösteri) yapmak için emir alırsan, bütün polisleri yanı başında bulacaksın.

Meydanlarda kitaplarını yaktığın namuslu insanlar, bütün dünyada eşi emsali görülmemiş şekilde işkenceye tabii tutulabilir. Emniyet müdürlüğümüzde dövülebilir. Demir Ahmet tarafından sövülebilir. Bütün malları mülkleri zapt edilmiş, matbaaları yıkılmış, gazeteleri kapatılmış, evleri tarumar edilmiş, çoluk çocuğu dağıtılmış, haneleri işgal, kendileri perişan edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, Amerika`dan borç dahi alınabilir. Hatta bu borç alınan paralar, ziyafetlerde yenebilir.

Ey faşist yumurcakları! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi, bütün bu yapılanları kâfi görmeden; vazifen matbaaları yıkmak, makineleri ısırmak, namuslu vatanperverleri parçalamaktır. Muhtaç olduğun kazma, balta, Halk Partisi`nin ambarlarında mevcuttur.”

Hürriyet gerçekten de zincirlidir yazının çıktığı yıllarda.

Düşünün ki, bu yazıdan sadece iki ay sonra Aziz Nesin’in gazeteyi beraber çıkardıkları yazar Sabahattin Ali başı ezilerek öldürülecektir.

Düşünün ki, bu yazıdan iki ay önce Tan Matbaası CHP idaresi tarafından yönlendirilmiş ve kışkırtılmış bir gençlik kitlesi tarafından basılmış, makineleri kırılmış, bazı kitabevleri de tahripten nasibini almış ve çok sayıda insan yaralanmıştır. Bir araştırmada şöyle değerlendirildiğini okuruz Tan Olayı’nın:

“Sonuçları açısından bakıldığında Tan Olayı’nın gerçek işlevi, DP’nin sol etkilerden uzak tutulması için bir uyarı niteliği taşımasıdır. Bu eylemin hükümetin bilgisi içinde gerçekleşmiş olması, hatta hükümetin düzenlediği bir eylem olması kuvvetle muhtemeldir.” (Ali Ulvi Özdemir, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Serteller ve Tan gazetesi”, Atatürk Yolu Dergisi, sayı 49, Bahar 2012, s. 179-216.)

Asıl adı Mehmet Nusret olan Aziz Nesin’in Sabahattin Ali ile birlikte çıkardığı Marko Paşa kapatılacak, yukarıdaki ağır yazının çıktığı Zincirli Hürriyet’e de zincir vurulacaktır.

Tek Parti idaresine karşı yalın kılıç yazmaya devam eder Aziz Nesin. Mesela şunları: “’Ey Türk Faşisti!’ başlıklı bu küçük yazımı, cezaevi koğuşunda, Atatürk’ün nutkundaki Gençliğe Sesleniş bölümünden, aklımda kalanlara göre, esinlenerek yazmıştım. O yıllarda, CHP örgütlerinin kışkırtmalarıyla basımevlerini yıktırıyor, baskı makinelerini kırdırtıyor, gazete dağıtıcılarına muhalefet gazetelerini dağıttırmıyor, gazete satıcılarına dergi ve gazetelerin satışlarını zorbalıkla önlüyordu.”

Peki, Nazım Hikmet’in de bugün kendisine sahip çıkar görünen CHP için de bir şiir yazdığını biliyor muydunuz? Yazmış, yazmış. Nazım “6 Aralık 1945” adlı şiirinde aynı gün vuku bulan Tan Olayı üzerine CHP’nin bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gideceğini beş yıl öncesinden öngörmüştü. Şöyle ki:

Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,

akar suyun,

meyve çağında ağacın,

serpilip gelişen hayatın düşmanı.

Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına:

-çürüyen diş, dökülen et-,

Bir daha göre dönmemek üzere yıkılıp gidecekler.

Nazım Hikmet’in CHP’yi toprağa gömdüğü bu şiirinden sonra yine Aziz Nesin’e dönelim ve 17 Haziran 1975 tarihinde yazdıklarına göz atalım:

“Atatürk’ün kurduğu CHP’nin buyruğuyla gazeteler yıktırılıyor, basım makineleri kırdırılıyordu. Bu kışkırtmayı CHP örgütlüyordu. Ayaklanan saldırganlar, CHP’nin sağladığı demir çubuklar, sopalarla donatılmıştı. Çok açığa çıkan bu örgütlü kışkırtıcılığın hiçbir gizlenecek yanı kalmamıştı. İşte bütün bu durumları “Ey Türk Faşisti!” başlıklı kısa yazıda belirtmeye çalışmıştım.”

Ancak çilesi bitmemiştir Aziz Nesin’in. Marko Paşa dergisi sık sık kapatıldığı gibi yazarın Azizname adlı eseri de toplatılmıştır. Bunun üzerine Marko Paşa’da “Sansür istiyoruz” başlıklı ilginç bir yazısı çıkar ki, mealen ‘Kurban olalım Sultan Abdülhamid’in sansürüne’ demektedir. Yazı şöyledir:

“Sayın Başbakan! Bu sayısıyla 17 sayı çıkabilen Markopaşa’nın yedi sayısı toplatılmış bulunuyor. Başdan gazetesinin de üç sayısı toplatıldı. Bir de Aziznâme adlı kitabımız toplatıldı. Öyle görülüyor ki, Türkiye’de var olduğu söylenen basın özgürlüğü bir tuzaktan başka bir şey değildir. Biz saltanat döneminin sansürüne çoktan razı olduk. Sansür istiyoruz, sansür! Mahkemelerde sürünmek, sorgularda üzülmek, cezaevlerinde çürümek istemiyoruz, sansür istiyoruz!

Türkiye’de de demokrasi olduğunu dünyaya tanıtlamak (ispatlamak) için, olmayan işlerle uğraşacağınıza, sansür koyun. Ulusun yararına yapacağınız en olumlu iş budur; sansür koyunuz, sansür! (Geriye Kalan, Adam: 1992, s. 106.)

Türkiye’yi Amerikan yardımına bağlayan iktidar Demokrat Parti olarak bilinir ama yanlıştır. 1945’ten itibaren Türkiye’yi ABD’ye bağlayıp Marshall yardımlarını almak için anlaşma yapan ve ilk yardımları almaya başlayan iktidar CHP iktidarıdır ki, Aziz Nesin de Nereye Gidiyoruz? adlı bir broşür yayınlayarak hükümetin Truman doktrini kapsamında Amerika’dan yardım almasını eleştirir ama Tek Parti idaresi tokadı yapıştırıverir. 10 ay hapis ve 4 ay sürgün cezasıyla cezalandırılan Aziz Nesin hapis yattıktan sonra Bursa sürgününe gönderilir. Bir Sürgünün Anıları adlı hatıratında Bursa’da geçirdiği aylarda yaşadıklarını zaman zaman gülünçleştirerek anlatmaktadır.

Bu kitabından sadece iki cümle aktaracağım. Yukarıda “Sansür istiyoruz!” başlıklı yazısında Sultan Abdülhamid dönemindeki sansüre çoktan razı olduğunu söyleyen Nesin, burada ise Sultan’ın sürgün politikasının daha insaflı olduğunu haykıracaktır CHP’nin yüzüne. İfadeler aynen ona ait:

Padişahlık döneminde de hükümet, işine gelmeyenleri sürermiş ama o zaman daha insaflılarmış. Sürgün edecekleri adama taşrada bir görev verirler, daha olmazsa bir gündelik bağlarlarmış.” (Bir Sürgünün Anıları, Nesin: 2019, s. 61.)

Sultan Abdülhamid, Aziz Nesin’e de bu lafı söyletti ya, helal olsun. Hakikat konuşacağı güne muntazır demektir.

Mustafa Armağan

Akit TV köşe yazarı