Altını çizelim..

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sabah kahvaltısında ne yediğini veya nereye gittiğini merak eden var mı?

Dün akşamki menüsü neydi mesela?

Ya da kiminle buluştuğu umurunuzda mı?

Özel hayatı bizi ilgilendirmez ama pazartesi akşamı milyonlarca İstanbullu kar altında ezilirken, başkanın nerede ve kiminle olduğu ya da ne yaptığı elbette ki umurumuzda..

Hele de ünlü bir balık lokantasındaysa!..

İstanbul halkı bunu dert eder.

Yanında İngiltere Büyükelçisi varsa, bu durum dünyanın her yerinde haber de olur..

Berlin’de yaşansaydı böyle bir rezalet, birileri çıkıp istifa etme erdeminde de bulunurdu.

Ama Türkiye’de işler farklı yürüyor, çıkıp “Bir saatlik yemek molamın hesabını mı vereceğim size” deniliyor.

Otobanda aracını bırakıp 30 kilometre yürüyen vatandaşın, “böyle rezalet olur mu, hani kar küreme aracı, neden tuz atan kimse yok” tepkisi ise yaverine batıyor.

Ve o yaverin de, halkı “trol” diye aşağıladığı esnada Cenevre’de tatilde olduğu ortaya çıkıyor. Restoran sahibi olayı doğrulayınca, bir de üstüne kamera görüntüleri ortaya çıkınca yeni bir savunma metodu geliştirdiler.

“Ne var canım bunda, adam koca elçiyle görüşmüş” moduna girdi hepsi.

İmamoğlu da vites değiştirip koroya dahil oldu..

“Tarihinde ilk defa bu denli bir dış ilişki kuran İBB var. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının karla mücadele kadar, dünyanın bu tarz ülkelerinin büyükelçileriyle ya da başkonsoloslarıyla kurduğu ilişki de görevidir ve sorumluluğudur. Tarihinde ilk defa ilişkiler konusunda bu kadar ilgi gören bir İstanbul yönetimi var. O bakımdan tabi ben bunun hakkını vermek zorundayım” dedi.

Haklı!..

İngiliz elçisi dururken, karla mücadele neyimize, sizin otobandaki 20 saatlik sefaletinizden kime ne..

Otobüsler yolda kaldıysa, tuzlama araçları takla attıysa, şoförü alkollü çıktıysa bu sizin sorununuz, Ekrem Başkanı ilgilendirmez..

Beyefendi kendini Dışişleri Bakanı sanıyor zaar. Neyse.. Gelelim meselenin özüne..

Bizleri karar ve davranışlarımızda özgür kılan, hiç şüphesiz ki Rabbimizin lütfudur.

Fakat tercihlerimizin bir sonucu da var.

Dün Manşetlerin Dili’ne konuk olan Araştırmacı Yazar Mustafa Albayrak bu gerçeği şahane özetledi.

“Uzun uzadıya anlatmaya gerek yok, biz İstanbul halkı olarak Allah’tan belamızı istedik, Allah da belamızı verdi. Seçmen olarak tercihlerimizin bedelini ödüyoruz. Tıkır tıkır işleyen bir İBB vardı ‘kumar oynayalım’ diyen arkadaşlarımız tercihini İmamoğlu’ndan yana kullandı ve bunun sonucuna da 16 milyon İstanbullu olarak katlanacağız” dedi.

Vallahi ne diyeyim, adam haklı..

Şükür ki, sonsuz merhamet ve bağışlayıcılığı olan Rabbimiz, 2017’de yağan karı yağdırmadı da, İstanbul’daki yönetim rezaletinin faturası daha da derinleşmedi. Hatırlayın 2017’de bir günde 122 santim kar yağmış, merhum Kadir Başkan ve ekibinin feraseti İstanbul’un rahat bir kış geçirmesini sağlamıştı.

Peki, 2017’deki bu başarının sırrı ne? Bugün Akit’in manşetinde detaylıca anlatıyoruz.

AK Parti döneminde kar yağışının yoğun olduğu ülkelere 10 kişilik ekip gönderilerek eğitim alınıyor, bu kadrolar döndüğünde sahada 1200 personeli yetiştirip kış hazırlığı yapılıyor.

A Haber’in sevilen programı Sebep Sonuç’ta da Melih Altınok’un sorularını yanıtlayan Esenler Belediye Başkanı ve İBB AK Parti Grup Başkanvekili Tevfik Göksu benzeri şeyleri söyledi. İBB’nin İstanbul’da krize neden olan kontrolsüz çalışmalarının ardından konuşan Göksu, eski başkan Kadir Topbaş’ın faaliyetlerini hatırlattı.

Göksu, “Bakın rahmetli Kadir Ağabey bu karla mücadele için ne yapmıştı biliyor musunuz? Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimlerinden elemanları seçti. Moskova’ya eğitime gönderdi. Moskova’ya eğitime gidenlerle telefonla konuştum. Hepsi tasfiye edildi biliyorsunuz” ifadelerini kullandı. Umarım ders olur birilerine..

Selametle..

Not: Melih ağabeyin yeni programını da tebrik ederim, özellikle yayın girişi müthiş dikkat çekici. Baştan sona karizma..