BIST9.659,31 %1.82
USD39.1763%-0,03
EURO44,7678 %-0.08
ALTIN4.208,40 %0.49

Salın Ahmet beyi!.. Zira o bir bilim adamı..

Murat Alan

Abone OlGoogle News
01 Kasım 2024 10:00

X belediye başkanının terör örgütü DAEŞ’in sözde Belçika temsilcisiyle 14 telefon görüşmesi yaptığı ortaya çıksa..

O başkanın eli kanlı terör örgütünün çeşitli seviyedeki diğer militanlarıyla da 694 irtibatı saptansa..

Hayatın olağan akışıyla izah edilemeyecek derecede bir yoğunluk oluşsa..

DAEŞ’ten haklarında defalarca soruşturma açılmış ya da yargılanıp ceza almış şahıslarla 1 milyon 289 bin 480 liralık para harekete olsa..

CHP bu işe ne der?

DEM, İP ve diğer ittifak ortaklarının tepkisi ne olur?

İstanbul 1 nolu Baro nasıl bir açıklama yapar?

Türk Tabipler Birliği (kendilerine niye sorulur ve onlar da hangi sıfatla açıklama yapar bilinmez ama) nasıl beyanat verir?

Onları da geçtim..

Bizler nasıl bakmalıyız bu soruşturmaya?

“Mehmetçiğe ve sivillere yönelik kanlı eylemleriyle bilinen teröristlerle X belediye başkanının nasıl bir ilişkisi olabilir, neden bu şahıs hâlâ belediye başkanlığı koltuğunda oturur” şeklinde bir tepki gösterilmez mi?

DAEŞ’le yoğun ilişkisi saptandığı için gözaltına alınıp tutuklanan o belediye başkanının partisi, “siyaset yargı eliyle dizayn ediliyor” çıkışında bulunursa, “hadi oradan” denilmez mi?

Yoksa Ayşenur Arslan’la eski 1 nolu Baro başkanının arasında geçen diyalogdaki gibi, “bunak demek suç mu?”, “değil tabii ama sana dedilerse elbette suç” şeklindeki bir çifte standart mı hakim olur?

Hadi biraz daha somutlaştıralım..

HÜDAPAR’ı örnek göstermiyorum..

Çünkü seçimler öncesi, Cumhuriyet’i, Sözcü’sü, CHP’si, HDP’si el birliği ile “Hizbullah meclise giriyor, falanca HÜDAPAR adayının eşinin eltisinin yeğeninin karşı komşusu, 1999’da Hizbullah’tan gözaltına alınmış” diyorlardı..

X isimli belediye başkanının MHP ya da AK Partili veya BBP olduğunu varsayalım..

Muhalefet ne yapardı?

İşi parti kapattırmaya kadar götürmezler miydi?

Götürürlerdi..

Peki şimdi ne yapıyorlar?

DEAŞ değil ama PKK/KCK’dan işlem görmüş 694 kişiyle telefon trafiği olan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i aklamaya çalışıyorlar.

PKK’nın kırmızı bültenle aranan 3 yöneticisiyle telefon trafiği belirlenen belediye başkanını savunuyorlar.

DEAŞ kötü terör örgütü de, PKK iyi bir terör örgütü mü?

DEAŞ Mehmetçiğimizi şehit etti de, PKK gül mü dağıttı?

F serisi bir dolar bile etmeyecek siyasi çıkarlarınız için teröristler arasında ayrım mı yapıyorsunuz?

Ahmet Özer’in savunması: “Tanımıyorum, bilmiyorum, ben bilim adamıyım”..

CHP lideri Özgür Özel: “Yıllarca kamuda ve akademide üst düzey görevlerde bulunmuş, daha altı ay önce aday olurken ilgili makamlardan temiz kağıdı almış, Esenyurtlu seçmenlerin büyük teveccühü ile seçim kazanmış. İddialar haksız ve temelsizdir. Bu yaşananlar son bir haftada yaşananlardan bağımsız değildir. Çirkin oyunu kumpası görüyoruz.”

Seviye bu!..

Teröristlerle görüşmesi normalmiş, tek sorun 6 ay önce YSK’ya verilen sabıka kaydı..

Yani 6 ay önce temiz kağıdı verilirse, bu kağıt, şahsın hayatının geri kalanında hakkında bir soruşturma açılamayacağı anlamına geliyor!..

Soruşturulan sizin şebekeden olunca, “bunak demek suç değil ama sana dedilerse elbette suç” durumu mu geçerli?

“Biz yaparsak suç değil, siz yaparsanız suç, suçun tanımı bizim bu konudaki fikrimizle ilintili” mi?

Bir başka savunmada “bilim adamlığı, akademisyenlik” mevzusu..

Rektör yardımcılığı yapmış profesör sıfatı bulunan bir şahıs!..

PKK’nın Belçika’daki firari yöneticisi Remzi Kartal’la defalarca telefon görüşmesi yapmasının hukuki bir karşılığı olduğunu biliyordur elbette!

Bilmiyorsa daha büyük bir skandal..

Koca akademisyen, teröristlerle 694 defa görüşecek ve savcılığa çağırıldığında; “aaaa bu suç muydu?” diyecek.

Yarın öbür gün bu görüşmelerin tapeleri ortaya çıkarsa!..

O konuşmalarda ciddi suç unsurları ifşa olursa ne diyecekler?

“Özel hayatın gizliliği” falan mı?

“Ben her teröristle görüşürüm işim bu” diyorsa orası ayrı..

O zaman da hangi maksatla görüştüğünü izah etmek zorunda kalacak..

Gerçi kime izah etmek zorunda ki?

Kitle müsait..

Ruh halleri uygun..

Erdoğan’ı devirmekse mesele, PKK da DEAŞ da bir..

Erdoğan’ı indirmekse hedef, hangi terör örgütüyle ittifak yapıldığının da bir önemi yok.

Üstat Necip Fazıl, ta 1956’da söylemiş..

“Bugün bizdeki muhalefet, iktidarı düşürmek şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır.”

68 yıldır güncelliğini koruyor bu tespit.

Selametle..

Murat Alan

Akit TV köşe yazarı