Kur operasyonu ve ekonomik saldırılar başlayınca sandık istediler..

Başkan Erdoğan seçim takvimini işaret etti..

“Savaş çıkarır, ülkeyi ateşe atıp seçimleri erteler” dediler..

Kovid salgını, dünyayı esir alan ekonomik buhran, Suriye, Irak, Libya cephesinde terörle mücadele ve peşinden Ukrayna-Rusya çatışması..

Hepsi üst üste geldi.

Dururlar mı?!

“Hemen seçim”, “Erken seçim”, “sandıktan kaçıyor çünkü diktatör” dediler..

Yetmedi, “Seçim kaybederse gitmez” iftirasını bile attılar..

Erdoğan yine aynı noktada durdu, “Seçim takvimi belli, vaktinden önce sandık gelmeyecek, koalisyon dönemlerindeki gibi her altı ayda bir olmaz bu iş..”

Kahramanmaraş merkezli 11 ili vuran büyük deprem yaşandı.

İnsanlar enkaz altında can çekişirken yine kafayı kaldırdılar..

Ne diyordu Can Ataklı, Erdoğan’ın gitmesi için “ savaş çıkmalı ya da büyük bir deprem olmalı…”

Harekete geçtiler, yüz yılın afetini bile istismar ettiler.

İnsanlarımız enkaz altında can çekişirken koro halinde bağırdılar..

Sonuç?

Başkan Erdoğan “tamam madem istiyorsunuz hadi o zaman” dedi..

“Mücahit Kılıçdaroğlu” sloganıyla çıktı kürsüye Temel Amca…

Desteksiz salladı, “yüzde 99 nokta 99 Kemal bey kazanacak”..

O da haklı, Rusya’nın Ukrayna’yı vurmasının faturasını dahi Erdoğan’a kesiyorlardı nasılsa..

Kitle de müsait..

PKK’da bile bir bayram havası hakimdi..

Selocan’a bahar geldi, Kavala bavulunu hazırladı..

FETÖ’cüler 15 Mayıs sabahı iş başı yapacaktı..

Newyork İstanbul biletleri alındı..

Arkasına HDP’yi, TİP’sizleri, İP’i, DEVA’yı, Saadet’çileri, halasını dahi ikna edemeyen Ahmet ağabeyi, gölgesi kendisinden büyük Gültekin kardeşi ve ismini anmayı israf saydığım bir sürü çalgı çengiciyi alıp yürüdü Kemal Kılıçdaroğlu.

“Ben Kemal geliyorum” dedi..

14 Mayıs’ta sandık kuruldu..

“Koyun” deyip aşağıladıkları bu millet, öyle bir koydu ki zarfları sandığa!..

Sonuçlar açıklanınca hepsi şok oldu.

Parlamentonun ezici çoğunluğunu Cumhur İttifakı aldı.

Seçmen, Millet İttifakının yegâne vaadi olan “Güçlendirilmiş (ne demekse) Parlamenter Sistem”i çöpe attı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde de benzeri bir tablo ortaya çıktı.

54 milyon 724 bin oyun, 27 milyon 362 binini Başkan Erdoğan aldı.

Geçerli oyların yüzde 49.5’ini alıp, Kemal Kılıçdaroğlu’na 2 milyon 794 bin oy fark attı.

274 bin oy daha alıp yüzde 50+1’e ulaşsaydı seçim 2. tura da kalmayacaktı.

Şok oldular..

Olay gecesi sahneye fırlattıkları Ekrem’in “Öndeyiz” numarası bile yetmedi..

Hile hurda muhabbeti de tutmadı.

Pazartesi sabahı hınçlarını depremzedelerimizden çıkardılar.

Küfürler, hakaretler gırla..

Belediyeleri yardımı kesti, evini barkını kaybetmiş insanları sokağa attı.

Seçimden önce “Kalp yapan kazanacak” başlığını atan Sözcü’nün seküler yobazları da maskesini attı.

“Demek ki Millet Toggmuş!” manşetiyle milleti aşağıladı.

Pazartesi sabahı Cumhuriyet Gazetesinin birinci sayfası…

Siyah zemine baskı..

“Dürüst!”, “objektif!”, “tarafsız!” gasstteeciler..

Neyin yasını tutuyorsunuz?

Daha bir hafta önce birinci sayfanızdaki baş yazıda sallıyordunuz..

İsmet İnönü Menderes’e karşı kaybedince çok mutlu olmuştu da, hani demokrasi, çok partili hayata geçiş, milletin tercihlerinin özgürce sandığa yansımasından dolayı büyük sevinç içindeydi de..

Çok partili hayat işte..

7 başlı canavarla girdiniz seçime..

Cumhur ezdi geçti..

Her biri TGC’nin milyon tane ödülüne muhatap büyük gassstteeci arkadaşların birinci sayfasındaki, siyah zemine döşenmiş köşe yazısına ilişti gözüm.

Yine aynı aşağılama..

Örsan Öymen’in köşesi..

“Siyaset ve eğitim ilişkisi. Eğitim cephesindeki mücadeleyi kazanmadan siyasi mücadeleyi kazanmak olanaklı değildir. Atatürk bu nedenle cehaleti, en büyük tehlike olarak görmüştür” diyor beyefendi.

Tabii tabii..

Atatürk oy kullanma hakkını yalnızca ordinaryüs profesörlere vermişti ama bu gözü kör olasıcılar gelip çobana bile seçme seçilme hakkı verdi!..

Kafayı görüyorsunuz değil mi?

“Cahil bu millet”, “göbeğini kaşıyan adamlar”, “koyun bunlar” diyen diplomalı cehalet bekçileri..

Utanmasalar, “CHP’ye üye olmayanın seçme hakkı olmasın” diyecekler.

İşte bu yüzden millet size selam bile vermiyor.

Her defasında sandığa gömülüyorsunuz..

Ve millet 28 Mayıs akşamı yine sandığa gömecek hasta zihniyetinizi..

29 Mayıs sabahı bir kez daha siyah zemine baskı yapacaksınız.

Bu büyük gassteecilere bir sorum var..

Diktatörün ülkesinde, diktatör 2. tura kalır mı?

Cevap veremezler, remler kasar, mavi ekrana düşerler..

Sonra yeniden format at, lisanslı yazılım yükle falan..

Uzun iş.

Selametle..