BIST9.645,02%-0,50
USD32.5774%0.07
EURO34,9106%0.14
ALTIN2.438,31%0.34

Balıkçılıkta Norveç modeli,denizlerimizi kurtarabilirmi ?

M.Serhat Durmuş

Abone OlGoogle News
06 Eylül 2021 10:02

Son zamanlarda yaşadığımız müsilaj felaketi şimdilerde insanların balık tezgahlarına bakarken tedirginlikle yaklaşmalarına neden olan bir belirsizlik yaratırken , avlanan balık sayısındaki yetersizlik fiyatları anormal seviyede yukarı taşımış durumda .

Oysa uzmanlar balıktan gelecek omega 3 ,A,D,B,K vitaminleri ile kalsiyum ve fosfor gibi pek çok minerallerin bulunmasını, diğer hayvansal proteinlerle karşılaştırılamayacak kadar zengin olduğu konusunda hemfikir .

Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın Norveçte’ki balıkçılık konusunda yaptığı araştırmaya göre ;

Devlet, özel sektör ve bağımsız kurumların her birinin görevi , sorumlulukları belli. Dolayısıyla yetki karmaşası yok. Bugünden çok geleceği konuşup planlıyorlar. 2050 yılında artan dünya nüfusunun su ürünleri ile nasıl besleneceğine kafa yoruyorlar. Konuştuğumuz herkes ülkenin en önemli gelir kaynağı olan petrolün bir gün biteceğini ama balıkçılığın devam edeceğini söylüyor. Balık üretiminin önemi anlatılırken çevrenin korunması gerektiğine mutlaka vurgu yapılıyor. "Çevreyi koruyamazsak gelecekte çocuklarımız balıkçılık yapamaz" diyorlar.

Ülkede balıkçılık çok prestijli ve para kazandıran bir iş olarak görülüyor. Norveç Kralı'nın da balıkçılık yaptığını öğreniyoruz . Balıkçılık kota ve lisans uygulamaları ile korunuyor. İsteyen herkes istediği yerde balıkçılık yapamıyor. Avlanma ve çiftlik balığı üretimi belli kotalar çerçevesinde yapılıyor. İnceleme gezisine katılanlarla sık sık Norveç'teki uygulamalarla , Türkiye'nin balıkçılık politikasını karşılaştırdık. İki ülkenin elbette, kültürel, sosyal, ekonomik ve en önemlisi iklim bakımından önemli farklılıkları var. Fakat, balıkçılık politikasına bakıldığında Norveç'te ilkeleri , kuralları belirlenmiş somut bir politika uygulanıyor. Görev ve sorumluluklar , sınırlar belirlenmiş. Herkes kurallara uyuyor. Kota uygulamasında kimse kotayı delmeye , özel imtiyaz almaya çalışmıyor. Kural neyse ona uyuyor.

Norveç Deniz Ürünleri Konseyi’nin verilerine göre, Türkiye’nin Norveç’ten somon balığı ithalatı artarken, bu yılın ilk 7 aylık döneminde Türkiye, Japonya’dan sonra Norveç’ten en çok uskumru ithalatı yapan ikinci ülke oldu.

Türkiye’nin en önemli hızlı yemek ürünlerinden biri olan “Balık-ekmek”te halk arasında Norveç palamudu olarak bilinen Norveç uskumrusu tüketiliyor. Norveç Deniz Ürünleri Konseyi Direktörü , Türkiye’nin, Norveç uskumrusuna en fazla rağbet gösteren ülkeler arasında yer aldığını belirterek şunları söyledi:

Norveç son zamanlarda toplamda 97 bin ton uskumru ihracatı gerçekleştirdi. Uskumru mevsiminin başlangıcından itibaren, yağ ve Omega 3 seviyesi açısından en iyi seviyeye ulaştığı sonbahar ayları boyunca Boğaz kıyılarında çok daha fazla uskumru tüketileceğine eminiz.” dedi.

Türkiye'de ise balıkçılık ve su ürünleri politikasında bir dağınıklık var. Yetki karmaşası yaşanıyor. Denetimler yetersiz. Avlanma sezonunda isteyen istediği kadar balık avlıyor. Bu nedenle bir çok tür yok olma tehlikesi ile karşı karşıya…

Şimdi içinizden bazılarının aklına şunlar gelebilir ;

Norveç’in nüfusu 5 milyon civarında ,

Enflasyonu , %1.9

İşsizlik oranı , %4.2

Kişi başına gelir : 71.831 $ , evet ekonomik göstergeleri iyi ve nüfusu az fakat ,

Norveç’in deniz ürünleri ihracatı : 2.449.962 ton ve ihracattan geliri , 10.8 milyar $ .

Dünyada su ürünleri tüketimi kişi başına 20 kg iken , Avrupa Birliği ülkelerinde kişi başı tüketim , 25 kg . Oysa üç yanı denizlerle kaplı , akarsu ve gölleri ile hatırı sayılır bir su alanına sahip ülkemizde bu oran maalesef6 kg. civarındadır.

Ayrıca son zamanlarda önüne geçmekte ciddi anlamda zorlandığımız , denizlerimizde kirliliğin artmasından ve küresel ısınmanında etkisini göstermesinden dolayı sıklıkla muzdarip olduğumuz müsilaj problemi bu konuda ki fikirlerimizi kökten değiştirmemiz için bir milat olmalıdır . Bir zamanlar denizlerimizden en çok çıkan ve omega 3 bakımından en zengin balıklardan biri olan uskumruyu bile vatandaşlarımıza ekmek arası balık diye verebilmek için Norveç’ten ithal edecek kadar kötü durumdayız şuan .

Müsilaj vakası bana göre milat kabul edilip . Ülkemizde , Su Ürünleri Bakanlığı kurularak bu konuya ayrıca bütçe ayırmak ve denetlemek noktasında farklı bir açıdan değerlendirilmelidir . Gerekli çevresel tedbirler alınarak denizlere göllere ve akarsulara arıtma yapılmadan gönderilen sanayi atıkları en ağır şekilde cezalandırılmalıdır .

Bana göre ülkemizinhayvansal protein ihtiyacının karşılanmasında balık tüketimi hem ekonomik hem de sağlıklı olması açısından birinci sırayı almalıdır .

Ancak kirlilik ve avlanma kurallarına uymamak konusunda ciddi önlemler alınmazsa korkarım balık tezgahlarında hamsi , istavrit , lüfer yerine Norveç’ten ithal ettiğimiz diğer balıklar olan , somon , ringa ve morina’yı görmek zorunda kalacağız , üstelikte daha yüksek fiyatlara …

M.Serhat Durmuş

Akit TV köşe yazarı