BIST9.722,09%0,80
USD32.5363%-0.06
EURO34,7985%-0.19
ALTIN2.430,99%0.04

Göllerimizin kuruyarak yok olması neden hiç önemli değil ?

M.Serhat Durmuş

Abone OlGoogle News
03 Mayıs 2021 09:46

Ülkemizde göllerin kuruyarak yok olması hakkında yapılan en son araştırmalar gösteriyor ki son 60 yılda 70’den fazla göl maalesef kuruyarak yok olmuştur . Kuruyarak yok olan bu göllerimizin toplam alanı Marmara denizinin kapladığı alandan daha büyüktür.

Sanılanın aksine ülkemiz giderek su kaynaklarını kurutan ve bu konuda kaynakları sınırsızmış gibi davranan , bu durumun sonuçlarını önemsemeyen bir vurdum duymazlıkla yoluna devam ediyor.

Bende buradan soruyorum o zaman ;

‘Göllerimizin kuruyarak yok olması neden hiç önemli değil ?’

Yoksa benim bilmediğim ciddi su kaynaklarımız varda bu konuda duygusal davranıp abartıyormuyum ?

O zaman göllerimiz neden hızla kuruyor , sebeplerini inceleyelim ;

*Göllerin yıllık su bütçeleri vardır ve bu kullanım oranı hiç ciddiye alınmayarak pancar , kabak , mısır gibi çok su gerektiren tarımsal ürünlerin sulaması maalesef göllerimizden vahşi sulama yapılarak karşılanıyor.

*Gölleri besleyen dere ve çaylara setler çekilerek , barajlar kurularak göllerin tabii beslenme kaynakları engelleniyor.

*Yeraltı sularının azalması ve kuruması göllerin beslenme kaynaklarını azaltıyor.

*Küresel ısınmadan dolayı göldeki buharlaşmanın artması , buharlaşan su miktarından daha az kaynakla beslenen gölün sularının giderek çekilmesine ve hızla kurumanın artmasına neden oluyor.

*Alabalık , tatlı su istakozu , kerevit çiftliklerinin göllerde kurulması ve bunlara bağlı kirliliğin artması .

*Göl kenarlarının yol yapılarak doldurulması .

Göllerin sularının çekilerek kuruması sadece gölün yok olması anlamına gelmiyor. Gölün ev sahipliği yaptığı canlı popülasyonuda yok olup tükeniyor.

Bu yürekler acısı yok olmaya Dünyadan verebileceğim en dramatik örnek ise dünyanın 4.büyük asya’nın 2.büyük gölü olan 68,000 km² yüz ölçümüne sahip Aral gölünün toplam yüzölçümünün %90’ının kuruyarak yok olmasıdır.

Sovyetler birliği döneminden başlayarak pamuk rekoltesinin arttırılması amacıyla pamuk tarlalarının vahşi sulama yöntemiyle sulanması koskoca bir kaynağı içinde yaşayan canlılarla birlikte yok etmiştir.

Ülkemizdeki kayıp ise 3 Van gölü büyüklüğünde olmasına karşılık kimsenin umurunda değildir maalesef.

Şimdi bu umursamazlığın altında ne yatmaktadırbuna bakalım isterseniz ?

Abraham Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisini 1943 yılında yayınladığında çok önemli bulunmuştu.

Bu ihtiyaçlar hiyerarşisinin ilk 2 basamağı insanın en temel ihtiyaçlarını kapsıyor yani fizyolojik ihtiyaçlar ve güvenlik ihtiyacı bunları basitçe tanımlarsak yemek , içmek ve barınmak. Maalesef ülkemizde yaşayan insanların büyük bir kısmı halen bu iki basamaktaki ihtiyaçlarını karşılamak ile ilgili sıkıntıları aşamadıkları için göllerin kuruması su kaynaklarının yok olması gibi daha ileri ki basamaklarda ele alabilecekleri konularla ilgilenemiyor.

Sanırım biraz daha refah seviyesinin artması insanların tüm hayatlarını para kazanma mücadelesine harcamadıkları bir zamanda biraz daha kültürlü olabilmek gerekiyor. Tabii ki bunları destekleyen bir devlet yönetim anlayışı da olmalı . Bakınız , Rusya’da bu yoktu devlet halkına ve doğaya değer vermiyordu insanlarsa sadece yaşamaya çalışıyordu.

Sonuç olarak , artık Aral diye bir göl yok .

Bizde ise yukarıda anlattığım nedenleri önemsemediğimiz için göller bölgesinde bulunan 65 gölden 35 ‘i artık yok .

Albert Camus’unda söylediği gibi ‘İnsanlar gösterdiğiniz nedenlere , içtenliğinize ve acılarınızın ağırlığına ancak siz öldüğünüzde inanırlar .’

Sanırım doğa içinde aynı şey geçerli…

M.Serhat Durmuş

Akit TV köşe yazarı