BIST8.994,44%2,13
USD32.3305%0.12
EURO35,0525%-0.07
ALTIN2.281,65%0.18

Teşekkür edebi

Latif Erdoğan

Abone OlGoogle News
06 Mart 2021 06:52

Şükre sebep, teşekküre gerekçe sayısız, sınırsız ve sonsuzdur. İlmi vücuttan harici vücuda, “aynı sabite” denilen ilk varlık ürpertisini benliğimizde hissedişimizden içinde bulunduğumuz görünürler evrenine (alemi-i şuhut) gelişimize dek geçirdiğimiz oluş ve bulunuş serüvenin bütününde söz konusu gerçekle iç içeyiz.

Böylesi yakınlık bazen konum körlüğüne sebep olsa da, her daim kayıplarımızın hatırlatıcı etkisinin devreye girmesi, fıtri bir yönelişle şükre meyletmemize yeterlidir. Bu bağlamda, kazandıklarımız da kaybettiklerimiz de şükre birer gerekçedir. Yokluk varlıkla, darlık bollukla, yaşlılık gençlikle, hastalık sıhhatle, ölüm hayatla eşdeğer nimetlerdir.

Yetinme etiği ile şükür psikolojisi arasındaki döngüsel ilişki açıktır. Elde edilen her nimetin üzerindeki ilahi lütuf mührünü görmek, okumak, bütün kainatta tecelli eden umumi vahdet yanında teker teker her varlıkta yansıyan hususi birlik işaretini idrakle yakından irtibatlıdır. Rabbimizle aramızdaki özel bağlantıyı da ele veren bu idrak seviyesi, bize ulaşan nimetlerin bütününü özel birer hediye formatında algılamamıza da özel dayanaktır.

Bize gelen hediyeye karşı saygı, hediyeyi gönderenin bizim yanımızdaki değer ve kıymetiyle doğru orantılıdır. Her nimete, bize o nimeti gönderen Rabbimize saygımız ölçüsünde değer ve kıymet atfetmiş olacağımız gerçeği bu zaviyeden de çok önemlidir. Ayrıca, nimete saygı, O’nun bize layık gördüğünü hem nitelik hem de nicelik yönleriyle rıza ve sevgiyle kabulümüze emaredir. Böylesi kabul, O’nun hoşnutluğunu celbe ve dolayısıyla üzerimizdeki nimetlerini artırmasına vesiledir. Ve bir başka döngüsel netice de kanaattir ki, bitmez, tükenmez hazinedir.

Makroekonomiyi, “tüketim ihtiyaçlarının azlığı, sınırlılığı, kaynakların ise çokluğu, bolluğu” tezini savunan düşünceyle temellendirmek, konuyla ilgili en gerçekçi yaklaşımdır. Yetinme etiği ile şükür psikolojisi arasındaki döngüsel ilişki, bu düşünceyi pratiğe dökebilmenin ve antitezi olan kavgacı, çıkarcı, emperyalist, oportünist zihniyetle fiili mücadele edebilmenin en reel yoludur. İsrafa, savurganlığa, faydasız harcamalara geçit olmamalıdır. Tutumluluk ahlakı esas tutulmalı, zaruret kriteri şart kabul edilmeli, adil paylaşım yaklaşımı öncelikli ilke haline getirilmelidir.

Teşekkür edebi, toplum bireyleri arasında karşılıklı hürmet ve muhabbetin tesisi adına da önemli işleve, misyona sahiptir. “İnsanlara teşekkür etmesini bilmeyen, Allah’a şükretmesini de bilmez” hadis-i şerifi teşekkür kültürünün geliştirilmesi adına söylenmiş Nebevi uyarıdır. Küçük-büyük verilen her desteğe teşekkürle mukabele kadirbilirlik göstergesi seçkin davranıştır. Kendi verdiklerine mukabil muhatabından herhangi bir karşılık veya teşekkür beklememe ise kemal ve olgunluk göstergesi zarif, saygın duruştur.

Yokluk ve yoksulluk vetiresinde sürdürülen şükür bir çeşit sabır olduğu gibi, bolluk, zenginlik döneminde savurganlığa zorlayıcı fantezilere kapılmama yönünde gösterilen direnç ve sabır da bir çeşit şükürdür. Bu bağlamda sabırla şükrü eş anlamlı saymak yanlış değildir.

Rabbimizin ikram ve lütuflarına karşı bir kulluk vecibesi olarak bize düşen görev arasında sayılan “zikir-fikir-şükür” üçlüsünün gerçek nimet veren Allah’ı anma, hatırlama adına yekdiğerini etkileyen, tetikleyen sebep-sonuç ilişkisi içinde birbirleriyle irtibatlı bulunduklarını söylemek mümkündür. Bu tespit, şükürle elde edilmesi muhtemel manevi kazanımları işaretlemesi bakımından da ayrıca önemlidir. Zaten, bütün nafile ibadetler, ritüeller aynı zamanda birer şükür, birer teşekkür fırsatıdır.

Latif Erdoğan

Akit TV köşe yazarı