Gündemde ABD Başkanı Biden’in “soykırım” kelimesini kullanması var. Bunun neticelerini 14 Haziran’da Brüksel’de yapılacak NATO Zirvesi’nde göreceğiz. Erdoğan-Biden görüşmesi aksilik olmazsa gerçekleşecek. Buradan ne çıkar?

İpucu olması açısından yerinde bizzat şahitlik ettiğim iki görüşmeyi hatırlatayım:

1) ABD, 14 Kasım 2019, Beyazsaray’da Trump-Erdoğan ortak basın açıklaması var. Basın mensuplarının yarım saatlik bekleyişinden sonra ABD-Türkiye yetkilileri salona girdi, ardından Emine Erdoğan Hanımefendi ve Melania Trump salona girdi. En son Başkan Erdoğan ve Donald Trump kürsüye geldiler. Herkes verilecek mesajları ve Trump’ın Erdoğan’a gönderdiği “üslubu bozuk” mektuba cevabı merak ediyor. CHP ve İyi Parti Başkan Erdoğan’ı “Mektuba suskunlukla” suçluyordu. Erdoğan orada Trump’ın gözünün içine bakarak; “Bu mektupları bugün Başkan Trump’a ben tekrar takdim ettim” diyerek cevabı çok net verdi. Ne yaptı muhalefet? “Hah işte, eline sağlık, mektup böyle yüze çarpılır” dediler sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Görmezden geldiler ve hatta “Mektuba cevap veremedi” yalanını sürdürdüler.

Bu buluşmada Trump; “Başkan Erdoğan ülkesini düşünüyor ve ona hayranım” demişti.

2) Japonya, 29 Haziran 2019, Osaka’da G-20 Zirvesi’nde Trump-Erdoğan görüşmesi gerçekleşti. S-400 konusunun gerilimli günleri ve herkes görüşmeden ne çıkacağını merak ediyor. Meral Akşener o günlerde; “Aldığım duyuma göre S400’ler Saray’ı koruyacakmış” diye manipülasyon peşinde! İkili görüşmeden sonra Türkiye’nin haklılığı teyit edildi ve birçokları Trump’ın açıklamalarına şaşırdı, çünkü ABD Başkanı; “Türkiye S400 almakta haklı, Obama döneminde Patriot verilmeyince onlar da Rusya’dan S400 almak zorunda kaldı” demişti. Türkiye’ye karşı adil olamadıklarını itiraf etti. Türkiye muhalefetinin beklediği gerilim olmadı ve avantajlı taraf Türkiye oldu.

Peki, 14 Haziran 2021 Pazartesi gerçekleşecek olan Erdoğan-Biden görüşmesinden ne çıkacak ve Türkiye’nin tavrı ne olacak? Edindiğim izlenim ve şahsi yorumlarım şunlar:

1) Biden’a “soykırım” hatırlatması yapılacak, tarihçilerin alanına siyasetçilerin girmesinin yanlışlığı vurgulanacak. Biden muhtemelen; “Bunu sizi suçlayıp hak iddiası için değil, ABD’deki Ermeni seçmene söz verdiğim için yaptım. Takılmayalım..” tarzında ifadeler kullanacaktır.

2) Türkiye tarafı Biden’ın mazeretini kabul etmeyecek; şerh düşüp görüşmeye geçecektir.

3) Türkiye tarafı “NATO’dan çıkmak” gibi bir seçeneği masaya sürmez, ancak İncirlik Üssü ile ilgili güncelleme sinyalleri verilebilir.

4) Trump’a anlatılan argümanlar yine S400, F35, YPG, FETÖ konularında Biden’a da anlatılacaktır. Burada Biden’in “şahsi yaklaşımına” bakılarak en güncel yol haritası çizilecektir.

5) CAATSA yaptırımlarının saçmalığı ve Biden yönetiminin daha ileri giderek ilişkileri zedeleyecek boyuta varılmaması gündeme gelecektir.

6) Görüşme neticesine göre Türkiye’nin vereceği cevaplarla ilgili strateji belirlenecektir. Herhangi olumsuzluk karşısında Türkiye tarafı aceleci davranmadan, itidalle ve akl-ı selimle gereken cevapları “zamana ve sahaya yayarak” verecektir. Şimdiden ihtimallere dair seçeneklere çalışıldığını tahmin edebiliyoruz.

“GÜNDEM HIZLI DEĞİŞİYOR; ÇÜNKÜ…”

Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin güncellenmesi, 104 Amiral Bildirisi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi, TBMM fezlekeleri, HDP’ye kapatma davası, Türkiye’nin ortak olduğu F35 projesinden çıkarılması, S400’lerin aktivasyonu, Doğu Akdeniz’de Türk donanmasının hâkimiyeti, Suriye’nin 33 kilometre içerisinde TSK’nın mevcut saha hakimiyeti, sözde soykırım iddiaları, Karabağ’ın 30 yıl sonra özgürleşmesi, an itibariyle Türkiye’de sadece 282 PKK’lı terörist kalmış olması, Diyarbakır HDP Binası önünde 220’nin üstünde ailenin evlatları için 600 günü aşan evlat nöbeti, Karadeniz’de ısınan gündem ve daha fazlasına baktığımızda hepsinin “puzzle parçası” gibi olduğunu görüyoruz. Bunlar bir bütünün parçaları! Hiçbiri diğerinden tamamen bağımsız değil!

“Türkiye’de gündem hızlı değişiyor” diye olayları birbirinden müstakil hareket ediyor sanmayın!

Batı’nın içimize gönderdiği tilkilerin kuyrukları yıllardır birbirine değmiyordu. Şimdi 40’ının da kuyruğu birbirine değiyor. Bu Türkiye’nin başarısıdır.

Esas mesele bundan böyle “Ermeni Diasporası, Yahudi Lobisi” gibi söylemlerin yanına “Türkiye Diasporası, Türkiye lobisi” kavramlarının eklenecek olmasıdır.

NETİCE: Türkiye, 14 Haziran 2021 günü yeni mevzulara devam edecek ve görüşme nasıl geçerse geçsin kendi müstakil ve bağımsız gündemini koruyarak “ilgi ve etki alanını” genişletmeye devam edecektir.

Libya meselesi Karabağ’dan, DAEŞ mevzusu PKK/YPG’den, HDP mevzusu FETÖ’den, Kudüs mevzusu Ayasofya’dan tamamen bağımsız değil; hepsi “Büyük Türkiye bütününün” parçaları! Türkiye artık Recep Tayyip Erdoğan dönemiyle birlikte “parçaları birleştiren küresel güç” noktasındadır!