BIST9.937,83%2,28
USD32.4654%-0.22
EURO34,7256%-0.71
ALTIN2.444,84%0.35

Siyasette ahlâk; “iyi” demekle iyi olunmuyor

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
08 Kasım 2021 09:37

Siyaset; Karizma, kariyer, bilgi, birikim (tecrübe) istediği kadar aynı zamanda da edep, üstün ahlâk, görgü kuralları ister. Hele hele vekili olduğunuz asıl / asil bir milleti temsil ediyorsanız; her bir hareket – eylem ve söyleminize de daha çok dikkat etmeniz, vakur – ağırbaşlı – uhulet ve suhuletle davranmanız, her şeye bodoslama atlayarak değil tartarak – doğru düşünerek karar vermeniz gerekir.

Siyasette renkli bir kişiliğe sahip olmak, bilinirliği ön plana çıkartmak – korumak – gündemde kalmak ya da unutulmamak ancak ve ancak; milletin / devletin / vatanın ve geleceğimizin hayrına olan işlerle mümkündür. Çiçek sulamakla, hakaret ve kavgalarla, teröre / teröriste destek vermelerle, Türk’e ve Türkiye’ye düşman olanları “dost” (!) bilmekle – birilerinin ekmeğine yağ sürüp değirmenine su taşımakla, devlet büyüklerine / temsil makamlarına – sırf muhalefet olsun diye – hakaret ve bir yerlere şikayet etmekle, milletin akıl – hafızasıyla alay edip sabrını test etmekle, ulu orta gelene gidene küfür etmekle, millî ve manevî değerlere alay etmekle, sosyal medya üzerinden asıl ve asil olan “millet” i tehdit etmekle “siyaset” olmaz. Bunların adına “siyaset” değil, başka şeyler denilir.

Hayatı boyunca hiçbir siyasi partinin peşine takılmamış ancak “sağ” (milliyetçi – muhafazakâr) görüşlü biri olarak siyasetle ve onun gündemleriyle ilgili defalarca yazı yazan / uyarılarda bulunan bir kardeşiniz olarak, ben; artık Türkiye’de sağ – sol veyahut adına ne derseniz deyin siyasetteki kokuşmuşluğun / seviyesizliğin pik yapmış olduğunu görüyorum ve ne yazık ki herkes de bu durumdan şikayetçi. “Kalite” aramayı bir tarafa bırakarak, edep ve ahlâkın yerlerde sürüklendiği bir ortamda artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu öyle bir hâle geldi ki, karaktersizliğin; sağı – solu, kadını – erkeği ya da tarafı ne olursa olsun hiç mi hiç fark etmiyor, bu gidişle de etmeyecektir.

Defalarca yazıp söyledim, ben; şahıslarla değil, zihniyetlerle uğraştım, uğraşmaya da devam ediyorum ve hayatım boyunca da devam edeceğim. Bazen öyle şeyler yaşıyor ve şahısların zihniyetlerin önüne geçtiğine şahit oluyoruz. Bu gerçekten hareket ederek, bir şeylerin birilerinin kafasına dank edebilmesi için yer yer de şahıslara dokunuyor ve halkımızın bu isimler üzerine dikkatlerini toplamaya çalışıyoruz. İşte son zamanlarda İYİ Parti ve onun temsilcileri üzerinden yaşanılanlara da böyle bakıp değerlendirmeye alıyorum;

Başta lideri Devlet BAHÇELİ ve “parti üst yönetimi” olmak üzere MHP’ye muhalif davranıp parti içerisinde yer bulamayan ve bir proje partisi olarak şaibeli bir şekilde kurulan, TBMM içerisinde de boynu bükük / ezik CHP’li transferlerle “grup” kurmaya çalışan – HDPKK destekçisi / kahvaltı heveslisi İYİ parti, her gittiği yerde; ya yuhalanmış, ya bir skandala imza atmış ya da tasvip etmediğimiz ve hiçbir şekilde de etmeyeceğimiz hareket / olayların içerisinde olmuştur. Rahatsızlık verici bu tarz haberlerle ilgili yazılar yazdık, hatta “Siyasette “İYİ” Şeyler Olmuyor” diye de uyarılarda bulunmuştuk. “Bunlar; ha bugün, ha yarın düzelir!” diye düşünürken, her geçen gün bir abesle iştigalle karşılaştıkça artık bunların akıllanmayacağını ve hiçbir şeyden de ders çıkartmayacaklarını bir kez daha görmüş olduk!...

Anadolu’yu karış karış gezen ve bununla gurur duyan ama sürekli olarak “Yurdum İnsanı” na karşı hasımane tutum ve davranışların içerisinde olan ve her gittiği yerde kavga eden İYİ partililer, hiç de iyi şeyler yapmıyorlar. Daha genel müdireleri Meral AKŞENER’in Cumhurbaşkanımıza hakaretleri sıcaklığını ve Siirt – Kurtalan ziyareti sırasında HDPKK’lı bir esnafın (!) “Şu an bulunduğunuz yer Kürdistan’dır ama ne yazık ki Meclis’te inkâr ediliyor!” demesine karşı gıkını çıkartamaması içimizdeki halen daha içimizdeki öfkeyi koruyorken, art arda gelen kavga / hakaret ve küfürler de Asenanın milliyetçiliğini (!) ortaya koymuş ve bu millet küfürden de berbat olan yeni bir küfre şahit olmuştur. Neyin derdindesiniz; Ülkücülermiş, İYİ partiymişler, iktidara gelip başbakan olacakmış. Sevsinler sizin ülkücülüğünüzü, İYİ’liğinizi, bekleyin iktidara geleceksiniz (!), yemezler artık!...

İYİ partililer, gittikleri / ayak bastıkları her yerde; ya halkla polemiğe giriyor, ya kavga ediyor ya da galiz küfürler / tehditler savurarak mağduru (!) oynamaya – zeytinyağı gibi üste çıkmaya ve bunun üzerinden de “savunma” yapmaya çalışıyorlar. En son 5 Kasım 2021 de Bingöl’de AKŞENER’in HDPKK’yla dansından / desteğinden dolayı rahatsızlığını dile getiren ve sosyal medyadaki paylaşımlarından dolayı Asenayla mahkemelik sürecini anlatıp tepki gösteren bir şehit yakınıyla önce sarılarak gezen ve sonrasında da o acılı yüreğin bacısına küfreden İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü TÜRKKAN’ın bu hareketi bırakın siyaseti; ne insanlıkla, ne milliyetçilikle ve ne de adamlıkla bağdaşmaz, yazıklar olsun!.. Bir de çıkıp utanmadan “savunma” mesajları yazıyor, suçu bir taraflara atıyor ve aynı gün akşamında da “özür videosu” yayınlıyorsunuz, ne diyelim!...

Şehit Kaymakam Muhammed Fatih SAFİTÜRK’ün - davetli olarak 18 Aralık 2019’da Meclis’e gidip TBMM seyirci locasında oturan - babasını kastederek onun cübbe ve sarığıyla “Ziyaretçi sıralarında yer alan bu sarıklı cübbeli arkadaş kimdir acaba?” deyip dalga geçen ve cevaben de o mübarek zatın “ben arkadaş değil, şehit babasıyım!” diye haddini bildirdiği,işgal ettiği Kocaeli – Dilovası’ndaki devlet arazisi üzerindeki 15 kaçak yapının yıkımını 22 Haziran 2021’de yerinde görüntülemek isteyen ve bununla ilgili haber peşine koşan İHA muhabiri Mustafa USLU’yu korumalarına dövdüren ve bir şekilde bunun da üstesinden (!) gelen - yaptıkları unutulmayan ve bunlarla birlikte bir dizi iğrençliklerle sabıkası dolu olan TÜRKKAN ve buna benzer siyasiler bir an önce hak ettikleri cezaları almalıdırlar, yeter artık!..

Milletimize, vatanımıza, devletimize ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimize kalıcı eserler bırakabilmek, tarihe doğruları emanet edebilmek için ahlâklı siyasetçilere var gücümüzle destek olmaya ve “iyi” liği parti tabelalarında değil de hayatlarında tatbik etmeyenlerle de sonuna kadar mücadele etmeye ve zorda olsa doğruları haykırmaya çalışacağız. Bunun içindir ki; Ormanlar kalem, denizler mürekkep, topraklar kâğıt olsa ve bunlar da yazmaya yetmese de ömrümüz vefa ettiği sürece yazmaya devam edeceğiz, ta ki ahlâk ve ahlâkî değerler hak ettiği saygıyı bulana – görene kadar!...

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı