BIST10.247,75%-0,86
USD32.2537%-0.04
EURO34,6947%0.04
ALTIN2.392,70%-0.02

“Katran kaynamakla olur mu şeker?”

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
20 Aralık 2020 08:20

Bazen bir şiir, bazen bir mısra, bazen bir deyim ve bazen de bir atasözü destanlar dolusu yazılarla anlatamadığımız - ifade edemediklerimizi bir çırpıda anlatır ve küçük dilimizi de yutacak gibi oluruz. Darda kaldığımızda bu söylediğimiz edebi sözler öyle bir imdadımıza yetişir ki, kırk yıllık ifade hararetimiz dinmiş ve ferahlamış oluruz, başlığımızdaki söz de tam da böyle bir örnek olmuştur.

Milletin gönlünde taht kuran ve “tiryaki” haline gelen sevda bağlılığıyla 19. İktidar yılına giren AK Parti ve meşru iktidarını; “seçim” gibi demokratik yollarla alaşağı edemeyen ve her girdiği sandıktan – “yenilen pehlivan güreşe doymazmış!” misali- mağlup bir şekilde çıkan, askeri – yargı ve medya kuvvetlerinden umduklarını bulamayan ve denenen geçmiş vesayet örnekleriyle de artık bir şeylerin yapılamayacağı bilincine varan, “bu sefer düzelir!” umuduyla sürekli bir beklenti içerisine girdiğiniz CHP ve tayfası akıllanacağa benzemiyor. Son yaptıkları hakaretlerle birlikte şaşırdık mı, tabii ki hayır!...

Doğumundan ölümüne kadar asker, millet ve memleket sevdalısı olan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah / dava arkadaşları başta olmak üzere, bu devleti enkazdan kurtaran / karanlıktan aydınlığa kavuşturan zihniyet gitmiş, onlardan sonra yerlerine tam tersi bir zihniyet gelmiş, zuhur etmiştir. Millet – memleket - din ve devletine bu kadar ters, her şeye jakoben bakan, 19 Ağustos 1923 tarihinde İsmet İnönü’nün söylediği “Gençliğin kafasını Allah ve peygamber gibi boş laflardan ve kavramlardan kurtarmış olacağız” densizliğini politika olarak belirleyen ve bu çerçeveden bakarak laikliği de “din düşmanlığı” algılayacak ve uygulatacak kadar gözleri kör ve beyinleri küf tutmuş /secdeye eğilmeyen başlarıyla CIA bozması FETÖ ve artıklarıyla hareket etmekten imtina etmeyen cemaatçi (!) politik tipler, parti tabelalarında “halk” yazmasıyla halktan yana oldukları izlenimini verseler de, halkı; sadece “oy deposu” olarak görmüşlerdir. (Gerçi onları destekleyen ve elit geçinen bir “yüzdelik” kesim olsa bile onlar da artık “eski tüfekler” olarak kıyıda köşede ölümü beklemeye başladı). Geçmiş dönemlerin vesayetçi gruplarını bir müddet arkalarına alanlar, böyle devam etmiş olsa da maymun gözünü açmış ve bunların niyetleri – Çarşamba pazarındaki çürük sebzeler gibi – bir bir ortaya dökülmüştür.

Kaset komplosuyla birlikte başlarına gelen genel müdürlerinden sonra hızlı bir “değişim” e (!) giren, 90 yıldır “din” le uğraşıp duran / sonrasında da mahmur uykusundan uyandığı hissini veren (!) ve “dindar” geçinen CHP; tek başına alt edemediği AK Parti ve iktidarını, yanına aldığı benzemezler ile anti demokratik söylem ve eylemlerle sandığa gömmenin hesabını yapmakta ve bu uğurda yaptıkları her şeyi meşru / mubah görmektedirler. Bu uğurda yeri geldiğinde devletini, Türkiye ve Türk düşmanı olan kanı bozuk devlet ve insanlara şikâyet etmekten utanmayanlar (içlerindeki bazı tipler kaldı ki, bu devletten diplomat – bürokrat ve teknokrat gibi üst düzey memur olarak yıllarca maaş alarak geçinmiş), bunu pişmiş kelle gibi “biz onu demek istemedik!” cümlesinin arkasına saklanarak söylüyorlar, hem de utanmaz / arlanmaz bir yüz ifadesiyle!... Yüzlerine tükürsen – onların iflâh olmaz inançlarına göre - “Tanrım, yağmur yağıyor!” diye karşılarlar!...

Aziz milletimiz, mübarek coğrafyamız ve 100. kuruluş yılını yakın bir zamanda kutlayacak olan devletimiz, adına CHP denilen bu pimi çekilmiş bombadan çektiği kadar hiçbir şeyden çekmemiştir. Necip Fazıl’ın deyimiyle bu parti; “Bir parti değil; Türk’e dinini, dilini ve özünü kaybettirmeye memur, bir katliam müessesidir.” Bu parti çok büyük – tövbesi kabul edilmeyecek beddualar almış olmalı ki girdiği her seçimden kaybederek çıkıyor ve bir türlü iktidar yüzü görmüyor. Milletine hainlik düşünen, sırf iktidar olma uğruna meşru iktidar üzerinden devletin tüm kurumlarını başka yerlere şikâyet ederek medet uman, kendi iktidar yollarını açacaklarını zanneden zihniyet; her bir kapıdan elleri boş bir şekilde dönmüştür, bu mantıkla devam ettiği sürece de dönmeye de devam edecektir.

Milletini tanımayan / tanımamakta da ısrar eden, gelenek – görenek – inanç ve tercihleriyle sürekli olarak alay eden, aşağılayan, halka hizmeti kendi ilke ve inkılâplarına hizmet olarak algılayan, “sanat” ı sadece heykel dikmek – yapmak olarak algılayan, anti demokratik her türlü plan / eylem ve darbenin arkasından “çapanoğlu” gibi çıkan, her seferinde bir şekilde paçaları sıyıran – yırtıp kaçan CHP ve temsil ettiği zihniyet; hiçbir zaman başarıya ulaşamayacak, yanına / yakınına aldıklarıyla birlikte ait olduğu muhalefet çöplüğüne gömülmeye devam edecektir. Yüzleri (simaları) değişse – nakil yapsanız da bir türlü zihniyetleri değişmeyen bu tayfanın, katran gibi defalarca kaynatılsa da şeker olmayacağıaşikârdır. O yüzden kimse bunların değişeceği ve bunlardan bir şey de olacağını beklemesin!...

Nasrettin Hoca’nın maya çaldığı göl belki tutar yoğurt olur ama CHP ve temsil ettiği zihniyet - yanına kimi alırsa alsın ve hangi kapıdan medet umarsa umsun - hiçbir zaman iktidar olmayacaktır, bekleyelim ve hep birlikte görelim!...

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı