“Büyük balık, küçük balığı yer!” diye diye kendi büyüklüğümüzü unutup neredeyse Japon balığına dönmüşüz. Biz Türkler, Osmanlı gibi bir devletin mirasçıları olarak dünyanın neredeyse 3/2’sine hükmetmiş, adil ve hoşgörü içerisinde yönetmişiz. Bunun “övgü” süne bile mazhar olmak, başlı başına bir nimet iken kendi büyüklüğünü görememek kadar acziyetin içerisine girmek de neyin nesi, kimin fesi?!..

Adalet, hoşgörü, merhamet gibi duyguların dışında tüm sistemini birebir Osmanlı’dan kopya ederek alan ve bunlarla “devlet yapısı” nı dizayn edip dünyanın başına musallat olan ABD, sahibi olduğu “kanlı tarih” ine sabıka üstüne sabıka eklemekte, petrol – dolar ve silah gücünü kullanarak her türlü girişimi / saldırı ve savaşı da “meşru” bir hak olarak görmektedir. Böyle bir “güç” karşısında birleşemeyen, birleşmiş olsa bile değişik senaryolarla paramparça olan kurum – pakt gibi yapılanmalar, artık “demode” olmuş ve yaptırım gücünü de yitirmiştir. İşte bu çerçeveden bakarak başta BM ve onun alt birimleri olmak üzere bunlara alternatif olarak kurulan tüm küresel yapılanmalar miadını doldurmuş, sahibine kafa tutamamanın ve kanlı diktatoryaya karşı bir şey yapamamanın ezikliği içerisinde kıvranıp durmuştur.

Gücünü bilmeyen, geleceğinden endişe eden, asker – silah karşısında korkak davranan lider ve devletler “parya” olmaktan öteye gidemez. ABD, bu devletleri ve zenginliklerini çok iyi bildiği için babasının çiftliği gibi istediği ülkeye giriyor, putunu dikiyor, sonrasında da o putu yiyip enkazını da o devletlere miras olarak bırakıyor. Bunu da - hiçbir zaman olmayan ve oldukları da bir türlü ispatlanamayan - “nükleer silahların bertaraf edilmesi”, “demokrasi” ve “insan hakları” nı götürme adına yaptığını söylüyor. Böyle bir putperest devletin, hangi devletlerin başına çorap ördüğünü görmek istiyorsanız dünyanın dört bir tarafına değil sadece İran, Irak, Suriye ve Venezuela’ya bakmanız yeterli olur, daha doğrusu petrol ve altın gibi değerli madenlerin olduğu ülkeler ile Türkiye gibi cennet vatana – CIA ve yerel hain işbirlikçiler üzerinden – yaptıklarına bakabilirsiniz.

Asker, silah, mühimmat gönderme, deniz filosunu (uçak gemisini) harekâta hazır halde tutma ve sürekli olarak lojistik destek sağlayıp savaşlarla bölgeye yerleşme maliyetinin yüksek olması, mal ve can kaybına uğraması ve o şanlı (!) ABD Ordusu’nun yerelde mağlup olmasının ayyuka çıkmasıyla birlikte iç ve dış politikada başarısızlığa uğrayan – deşifre olan / kan kaybedip güçsüzleşen, bunlarla yapamadıklarını yerel darbelerle yapmaya çalışıp umduğunu elde edemeyen – CIA eliyle FETÖ üzerinden 15 Temmuz’da ülkemizde yapılmaya çalışılan adı konmamış “kalkışma” unutulmuş değildir –ABD ve onun desteklediği “yenidünya” (!) dizayncıları, artık metot değiştirmiş ve salgınlara sebep olan eski virüslerden medet umar hâle gelmişlerdir. Bugünkü korona virüs (kovid – 19) salgınının arka planında hep “düşük maliyet” le dünya devletlerini / insanını “yenidünya düzeni” safsatası içerisinde yeniden dizayn etmek / şekillendirmek ve bu yolla kendilerine “ilaç – aşı bulundu!” diyerek mahkûm etme gerçekleri yer almaktadır.

ABD, arka plandaki derin Amerika, yenidünya dizayncıları, küresel tarikat – lobi ve şirketler ile istihbarat teşkilâtları gibi o kendini “büyük balık” zanneden baskın gruplar, el birliğiyle “yeni tip korona virüs (kovid – 19)” u imal edip dünyanın başına musallat ettiler. Yaptıkları deşifre olunca suçu birbirlerine atmaya ve bu işten sıyrılmaya çalışıyorlar. ABD, 100 bine yaklaşan ölü ve 1 milyonu aşan “resmi” vaka sayılarıyla oturmuş olduğu dalı kesmeye çalışsa ve ipin ucunu kaçırmış olsa bile, bu, onu “suçlu” olmaktan kurtarmaz, kurtaramaz, kurtaramayacaktır.

“Rutin” hâline getirdiğimiz yabancı menşeli bilim insanları, virüsle ilgili araştırma yapanların görüş ve tespitleri ile medyaya deşifre olan arka plan gelişmelerinden bahsetmeye ve “tarih” adına bunları “not etme” ye devam edeceğiz. Hani sürekli olarak “biz bu işin peşini bırakmayacağız!” diyoruz ya, emin olunuz ki bu konuda üstümüze düşeni fazlasıyla yapmış olacağız. İşte bu gerçekten hareket ederek ABD’li bayan viroloji uzmanı Dr. Judy MİKOVİTS’yle yapılan röportajı 9 Mayıs 2020 tarihinde sitelerine taşıyan www.haber7.com adlı haber portalında yayınlanan gerçekleri birebir sizlere aktarmaya çalışacağım;

Devamı yarın…