BIST9.809,30%0,90
USD32.5055%-0.19
EURO34,9548%0.29
ALTIN2.428,02%0.20

Virüs salgını üzerinden; Dünya, adı konmamış bir kıyamet mi yaşıyor?

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
23 Şubat 2020 00:05

Zamanın birinde zalim bir kral yaşarmış. Kral bütün askerlerini toplayıp ülkedeki tüm yaşlıların öldürülmesini emretmiş. Köy – kasaba demeden bütün yaşlılar kılıçtan geçirilmiş, ülke kan gölüne çevrilmişti. Yaşlılardan biri askere “- Evladım, bana dokunma. Ben bir yerde saklanır, ortalığa çıkmam, kimselere de gözükmem, zamanı gelince sana yardımım dokunur” demişti. Asker de insafa gelerek bu yaşlıya dokunmamış ve saklanmasına göz yummuştu. Gel zaman – git zaman…

Zalim kral bir gün askerlerini çağırıp; “ – Derhal bana kumdan bir halat yapın!..” demiş. Emir bu ya, askerler de deniz kenarına giderek kumdan halat yapmaya çalışmış ve kan ter içerisinde kalarak bir türlü bunu becerememişlerdi. Kellelerinin gideceğini bilen askerler cesaret edip kralın huzuruna çıkamamış ve kara kara düşünmüşlerdi. O anda askerlerden birinin aklına sakladığı yaşlı adam gelmiş. “ – Ben bu yaşlı adamı bulup bir akıl danışayım!” demiş. Durumu aynen yaşlı adama aktarmış. Adam da, kralın huzuruna çıkın ve şöyle deyin demiş; “ – Kralım, biz bayağı uğraştık, bu halatı yapamadık. Siz bir uçtan yapıp bize verseniz de biz de devamını bitirsek efendim!” Bunu krala söyleyen askerler, bir taraftan kralın nasıl tepki vereceklerini merak ederken diğer bir taraftan da tir tir titriyorlardı. Kral, oturduğu tahttan fırlayarak; “ – Siz, başta emrettiğimde kumdan halat yapılmayacağını bilmeliydiniz. Uğraştınız, yapamadınız ve bir yaşlıdan akıl aldınız. Söyleyin yaşlıyı nereye sakladınız?” Öyle ya da böyle bir şekilde kellenin gideceğini anlayan asker, krala yaşlıyı sakladığı yeri göstermiş. Kral da insafa gelerek yaptıklarının yanlış olduğunu anlamış ve askerle – yaşlıyı da affetmişti.

Biz bu hikâyeyi niye anlattık biliyor musunuz? Dünya, Çin menşeli bir virüs yüzünden adı konmamış bir kıyameti yaşıyor. Başta Çin olmak üzere çok sayıda ölümlerin yaşandığı ve çaresinin bulunamadığı, her geçen gün ölü sayılarının katlanarak arttığı, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre de etkili aşısının bulunmasının bir yıldan fazla bir zaman alacağının da açıklanmış olması, bu kıyametin nerelere varacağını da düşündürmektedir. Bu bekleyiş, kan davalı insanların bekleyişi gibidir; düşmanın ne zaman, nereden ve ne şekilde çıkıp sizi öldüreceği belli olmaz. Virüs yüzünden tedirgin ve korkulu bir bekleyişin içerisine giren insanoğlu, artık olayın Çin’in olayı olmaktan çıktığı ve herkesin de taşın altına elini koymasının gerektiğini vurgulaması da virüse çare olmamış, habis bir ur gibi tüm dünyayı sarar bir duruma gelmiştir. Ne oldu da virüs bu seviyeye geldi?

İşte yukarıda anlattığımız hikâyenin bir benzeri şehir efsanesi olarak karşımıza çıkmaktadır;

Çin, dünya nüfusunun neredeyse dörtte birine sahiptir. 2 milyarı geçen nüfusuyla, hem kendi ülkesinin başına değişik sorunlar çıkartan, hem kalitesiz üretim - aşırı mal sirkülasyonu yüzünden cari fazlalık veren ve hem de işsizlik / önlenemez doğum oranlarıyla başı belada olan bu ülkede, yayılan bir “söylenti” ye göre; Laboratuarlarında icat edilen bir virüsle 60 yaşın üstünde olan Çinliler’in yavaş yavaş öldürülmeleri sağlanacak ve böylelikle “yaşlı nüfus” tan kurtulma yoluna gidilecektir. Evdeki hesap çarşıya uymadı ve yaşlıları öldürmek için icat edilen virüs, ne yazık ki selin önündeki her şeyi silip götürmesi gibi hızlı bir şekilde yayılarak, hem kendi ülkelerini ve hem de bulaşma yoluyla tüm dünyayı tehdit eder hâle getirilmiştir. Eğer bu iddia doğruysa ve zalim kral da bunun farkındaysa, o zaman dünya adı konmamış bu kıyameti yaşamaya / yaşatmaya devam edecektir. Bu iddianın bir an önce araştırılması, doğruysa da BM’nin gereğini yapması lazım. Aksi takdirde bir dönemin insanları ve dolayısıyla da “dünya” yok oluşa doğru gidecek ve ne yazık ki kimse de buna engel olamayacaktır.

Olayın bir başka boyutu da ABD’nin, İsrail laboratuarlarında ürettirdiği virüs sayesinde ticarî, siyasî ve dinî olarak alt edemediği Çin’i, virüs yoluyla alt etmeye çalıştığı iddiasıdır. Çin’in yaşadığıekonomik kayıplara ve kaybettiği 3 trilyon dolarlık zarara bakılınca, bu iddia Rahmetli Kadir MISIROĞLU’nun yıllar önce “Çin ve Hindistan’ın nüfusunu virüsle azaltacaklar” sözünü de bir kez daha hatırlatmaktadır.

Yukarıdaki hikâyede anlattığımız ve yaşlıları öldüren zalim kral - Çin’in böyle bir şeyi yapmış olduğu iddia edilse ve bir adım ötesinde yaptığını kabul (!) etsek bile - bugünkü Amerika’dır. Amerika, bir şekilde dize getirilmediği, karıştırdığı ülkelerdeki sıkıntıların aynılarını yaşamadığı ve aynı acıların bu ülkeye yaşatılmadığı sürece, dünya bu tarz kıyametleri yaşamaya devam edecektir.

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı