Övünülecek kahramanları, zaferleri ve tarihi olan milletler, bunlarla övünür ve bunu haklı bir gururla milletin gözüne soka soka gösterir.Yaratıldığı günden bu yana Türk olmak başlı başına bir “övünç kaynağı” olsa bile, Müslüman olduktan sonra da “adil yayılmacı” politikalarıyla “yurt” tuttuğu tüm topraklarda adını altın harflerle yazdırmış, silinmez izler bırakmıştır. Tarihiyle, tarihine vurmuş olduğu kahramanlık mühürleriyle, Müslüman Türkler; dili – dini – rengi – ırkı ne olursa olsun her milletin tarihine örnek alınacak “gerçek kahramanlar” ı miras olarak bırakmış ve dededen torununa anlatılır olmuştur.“Türk olma” nın; Mazlumun yanında yer almak, karıncayı bile incitmeyecek derecede merhamet sahibi olmak, garip gurebaya sahip çıkmak ve “düşenin dostu olmak” olduğunu bilenler tarih boyunca hiç yanılmamışlardır. Türkî - İnsanî ve İslamî vasıflarla donatılan bu varlık, savaşlarda bile incinmiş incitmemiş, harama dokunmamış, yağma – talan yapmamış, her gittiği yere de adaleti götürmüş ve “Bu sayfalar tanır beni, ha bu kitaplar tanır; Şanlı tarih dile gelse, bütün dünya utanır!” dedirtmeyi de bilmiştir. Ayrıca“Bana Türklerden kurulu bir ordu verin dünyayı rehin alayım!”diyen Napolyon ile “Türkler doğunun en temiz, en dürüst, en namuslu milletidir.” diyen Pierre Loti’yi de unutmayalım.Bizi “biz” den daha iyi çözen, tanıyan, analiz eden hani “elin gâvuru” dediklerimiz var ya bizim kahramanlarımızı o kadar çok benimsemiş, bağırlarına basmış, örnek almışlar ki, biz, bazen onları unutmuş, bazen de “aman canım, boş ver, biz de onlardan çok var!” deyip es geçmişiz. Hani her şeyi çok bilme huyumuz var ya!...Geçmişi övünç - gurur kaynaklarıyla dolu olan aziz milletimizin “gerçek kahramanlar” ının hikâyelerini anlatmaya ne satırlarımız ve ne de ömrümüz yeter, kimi çok bilinmesine rağmen kimileri de tarihin tozlu sayfalarında unutulup gitmiş. Meselâ; Ulubatlı Hasan desem herkes bilip hatırlar ama Mezamorta Hüseyin Paşa desem kimse hatırlamaz ya da çok az kişi bilir. Yine aynı şekilde Seyit Onbaşı desem herkesin tüyleri diken diken olur ama Rodos Başkonsolosu Selahattin Ülkümen desem “O da kim?” dersiniz. Böyle binlercesi var, say say bitmez!...Tarihimize altın mührünü vuran – derin etkiler bırakan kahramanlarımız, öyle ya da böyle bir şekilde bize unutturuldu, onların yerine de He – Man, Superman, Spiderman, Batman, Zoro, Rambo – Rocky gibileri de kahraman diye yutturuldu. Çizgi film karakterlerinden değil de çocukluğumuzdan beri bizlere VHF – UHF video kasetleriyle izlettirilen ve oldum olası sevmediğim – tiksindiğim Rocky ve Rambo filmlerinden bahsedeceğiz.Silâh, film ve sinema sektörüyle ayakta duran – sömürgeciliğini bu yollarla dünyanın dört bir tarafına yayan – götüren, Amerikalılar; önce at sırtında “kovboy” kahramanlıklarıyla (!) Kızılderilileri katletmiş, sonra Rocky – Rambo karakteriyle Vietnamlılar’ı – Afganlılar’ı yenmiş (!), daha sonrasında da “dedektif polis” karakteriyle de “zenciler” i alt etmiş (!). Kovboy – asker – polis tiplemeleriyle halkına ya da başka halklara devrin silahlarıyla zulmeden bu “vahşi yankee” ler, “tek başına ordu” edasıyla yıllarca insanları Rocky – Rambo üzerinden kandırmış. Aslında onlara bu filmleri, kendi ideoloji ve düşünce dünyalarının dışında yaptırtanın – ilham kaynağı olanın, gerçek bir kahraman hem de bir Türk olduğunu biliyor muydunuz?Türkiye, 1945 yılında BM’ye katılıp “üye devlet” olmuştu. Kuzey ve Güney Kore arasındaki savaşın patlak vermesi üzerine, BM kararı ve 25 Temmuz 1950’de Bakanlar Kurulu’muzun onayıyla Güney Kore’ye asker göndermiştik. Bu karar, BM çatısı altında ilk kez “yurtdışına asker gönderme” yle tanışan Türkiye’nin dillere destan kahramanlıkları sürekli anlatılmış, birileri de bizler üzerinden gurur duymuştu. İşte bu kahramanlardan en çok bilineni Kars – Sarıkamış – İslamsof köyünden Karakalpak Türkleri’nden bir Kafkas Kartalı olan Hacı ALTINER. Kahramanlığın bundan sonra olan kısmını, TRT yapımcılarından İsmail GÖÇMEN’in hazırladığı “Kutup Yıldızı” adlı belgeselinden aktarmaya çalışalım:“Kunuri Bölgesi’nde düşmanla karşı karşıya kalan Türk Alayı iki gün boyunca olağanüstü savaştı. Dünya tarihinde yoktur ki 1730 Komünist Çinli’yi süngü ile imha et, onun yanında sadece 12 şehit ver. ABD ordusu ilk defa böyle savaşçı bir askerle karşılaşmaktadır. Ama Türk askeri ne yaptığının farkında bile değildir. Aslında iki gün boyunca akıllara durgunluk veren Mehmetçik, Amerikan’ın ikinci kolordusunun imha edilmesini önlemiştir. Amerikan alayının geriye çekilerek kaçması üzerine 105 esir verilmiş, Türk Alayı da beşte ikisini şehit vermiştir.Bu arada bir kahraman vardır ki on dört yerinden yaralanmıştır. Arkadaşlarına rica eder; “Bana bir ağır makineli tüfek ve bir sandık mermi bırakın ve çekilin. Ben nasıl olsa bu yaralardan kurtulmam. Düşmanı şu boğazda oyalar sizin çekilmenizi sağlarım.”Çaresiz arkadaşları da onun dediğini yaparlar. Hacı ALTINER tüfeğinin başına geçer, yüzü koyun yere yatarak düşmanı beklemeye başlar. Tetiğe basmasıyla amansız bir çarpışma başlar. Karşısında binlerce Çinli’yi hedef alarak vücudundaki şarapnel parçalarına aldırış etmeden savaşır. Allah’ın verdiği ömür bitmemiş, saatler boyu vuruşur düşmanı boğazdan geçirmez. Hacı ALTINER’in mermisi bitmiş hava kararmıştır. Düşman da ateş etmeyi kesmiştir. Yaralı olan Hacı ALTINER tüfeğin kayışını boynuna dolar, dilinde Fatiha, kalbinde rabbinin sevgisi, bedeninde imanı yaralarına aldırmadan sürünmeye başlar. Peşi sıra vücudunda ardından akan kan izlerini bırakarak.Gün açmıştır… Etrafını kolaçan eder, kimsecikler yoktur. biraz daha sürünerek bir yola ulaşır. Artık takadı tükenmiştir. Yorgun bedeni daha fazla direnemez ve gözlerini kapatır. Bir Amerikan konvoyu yol üstünde Hacı ALTINER’i fark eder. Makineli tüfeğini boynuna öyle bir kavramıştır ki, çaresiz makineli tüfeği ile birlikte en yakın sahra hastanesine yetiştirilir.Amerikalı doktorlar saatlerce uğraşarak vücudundaki bütün mermileri çıkarırlar. Olağanüstü bir olaydır bu ABD askerleri için. “Bir insan buna nasıl dayanır? Nasıl bir inanç bunu başarabilir?”Hacı ALTINER iyileşir. Türkiye’den önce Amerika’da kahraman olur. ABD Hükümeti tarafından göğsü madalyalarla donatılır. ABD şehirlerinde bir yıl boyunca dolaştırılarak ahaliye “Olağanüstü Kahraman” olarak takdim edilir. Kendi ordusu içinden bir kahraman çıkaramayan Amerika’nın “hayali kahramanları” na ilham kaynağı olur. Rambo efsanesinin doğuşu bu kahraman Türk askeridir. Hacı ALTINER’e öyle üst düzey ilgi gösterilir ki, Başkanlarla görüştürülür. Amerikan vatandaşlığı ve generalliği teklif edilir. Ancak Hacı ALTINER bu teklifleri “Burada general olmaktansa ülkemde er olmayı tercih ederim.” diyerek geri çevirir.Hacı ALTINER, 1969 yılında Kıbrıs’ta Rumların yapmış olduğu katliamlardan sonra şu açıklamayı yapmıştır:“İnsan Hakları uğrunda Kore’de müttefiklerimizle omuz omuza birbirimiz için can verdik, kan verdik. Aynı şeyi yapmakta olan BM’nin vaadini tutmadığını görüyorum. Kunuri Savaşı’nda yanı başımda savaşan Amerikalı Albay Camby’nin yaptığı konuşmalarının aldatıcı olduğunu belirtir, Oban vadisinde hayatının benim tarafımdan kurtarıldığını hatırlatmak isterim.Kızıl Çin akınını 13 saat durdurup panik halinde ki Amerikan kuvvetlerinin yeniden cephe almasını sağlayan Kore Türk Tugayı’nın tek askeriyim. İcap ederse Kıbrıs’ta da bu durumumu muhafaza etmeye hazırım.”diyerek Başkan Truman tarafından kendisine verilen Silver Star madalyasını, Kore Reis - i Cumhurunun Liyakat madalyasını, BM Hizmet Madalyası ve New York şehrinin Lejyon Döhonor madalyasını, Sinsinati şehrinin Altın anahtarını ve Amerika’nın muhtelif şehirlerinde kendisine verilen Fahri Tuğgenerallik rütbelerini de sahiplerine iade etmiştir.Türkiye’ye döndükten sonra yani Kore Savaşı’ndan tam 18 yıl sonra Meclis tarafından 500 lira maaş bağlanmış daha sonra da fakr – ü zaruret içerisinde hayata gözlerini yummuştur.”Evet, Hacı ALTINER böyle bir Türk evlâdı, kahramanıydı. İşin enteresan kısmı da nedir biliyor musunuz; şanlı tarihimizde yer alan böylesi kahramanlar sürekli olarak “tokluk” ları ellerinin tersiyle itip hep “yokluk” ları seçmişlerdir. Kalplerindeki vatan ve iman sevgisi hiçbir zaman yok olmamış, onlar sayesinde de hep diri kalmışlardır.Hadi yine siz Ramboları – Rockyleri ya da bilmem neleri izlemeye – takip etmeye devam edin. Kendi tarihinden – kahramanlarından utanan millet, zelil olup yerin dibine batsın!.. Bu arada başta tarihimizdeki tüm kahramanlarımız olmak üzere, PKK ve diğer terör örgütleri ile FETÖ darbesinin şehit ettiği - sembol ismi Ömer Halisdemir de dahil – kahramanlarımızın da mekanları cennet olsun, Allah (c.c.) onlardan razı olsun. Ne uğurda kan döktüğünü bilip rahmet – i rahmana kavuşan gazilerimize de Allah (c.c.) rahmet eylesin, kalanlarına da şifa versin!...