BIST10.616,09%0.00
USD40.4465%0,07
EURO47,4689 %-0.13
ALTIN4.446,10 %-0.27

“MÜDÜR” OLMAK KOLAY DEĞİL  

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
22 Şubat 2025 13:23

Beni yakinen tanıyanlar vatan – millet – devlet karşı olan sevdamı bildikleri gibi memleketim / yeşil vatanım Rize’me olan düşkünlüğümü de iyi bilirler. Fırsat buldukça oralarla – hemşehrilerimle ilgili yazılar yazar, İstanbul’dan oraya müdahale (!) etmeye – önerilerde bulunmaya çalışırız, çalıştık da ve defalarca bunu da yaptık. Yine böyle bir mevzu için kalemimizden dökülecek olanları, daha doğrusu serzenişlerimizi sizlerle paylaşmaya çalışacağız.

Devlet kadrolarında görev yapmak yani piyasa diliyle memur olmak; ciddiyet ister. Herkesin, görevi; temsiliyet gücüne, kabiliyetine, yetişme – yetiştirilme tarzına, devlet kutsiyet ve kurumlarına karşı olan bağlılığına göre şekillenir, şekil alır. Bir de temsil ettiğiniz görevinizi, “amir”, “müdür” veya “başkan” gibi vasıflarda yapıyor ve bunu da uzun uzadıya devam ettiriyorsanız; etrafınızdakileri, üstünüzdekileri ve sair sizden medet umanları memnun etmek de ayrı bir kabiliyet – ciddiyet – maharet ve meziyet gerektirir. “Bunu yapanlar var mı?”, tabii ki vardır!...

Sabredin devam ediyoruz;

Rize yerelinde birkaç gündür – hatta son bir haftadır il sağlık müdürü Dr. Mustafa TEPE’yle ilgili bir gündem oluşmuş, oluşturulmuş. Rize – Rizeli, hiçbir şeye benzemez. Rizeli bir konuyu gündemine taşıyor ve bunun üzerinden sıkıntılarını / beklentilerini dile getiriyorsa buna kulak verilmesi lazım. Kulak vermediğiniz zaman üstüne üstelik bir de kulak asar ya da tıkarsanız, Rizeli de sizlere bunun cevabını önüne konulacak ilk sandıkta verir. Herkesin tercih ve görüşlerine olan saygımız bir tarafa bir önceki sandıkta (2023 genel seçimlerinde) 47 yıl sonra CHP’den milletvekili çıkartan Rizelinin dersinden bir şeyler alınmamış olmalı ki yine sabır testlerine devam ediliyor.

Başı – dişi ağrıyanların, ilaç yazdıramayanların, randevu alamayanların istediği gün ve saatlerde aradığı, onunda gocunmadan cevap verdiği bir sağlık müdürü düşünün. Şöyle de devam edelim; bebeğe beşik, hastaya döşek, ölene tabut, taziyeye mevlit olan kaç tane il sağlık müdürü tanıyorsunuz? Hemşehri canlısı, hümanistliği köküne kadar yaşayan / yaşatan bir insanı, hastasına nefes – şifa olacak kadar görev aşkıyla yanıp tutuşan bir hekimi kısacası böyle bir adamı “il sağlık müdürü” görevine getirip 16 yıl orada tutar ve tabirimiz caizse makamında da unutursanız, sonuçta büyük bir sabır göstermesine rağmen istifa (!) mekanizması devreye girer ve arkasına bakmadan gider.

Ne oldu, hep birlikte bakalım;

Aldığımız duyumlar ve Rize’den gelen haklı eleştirilerden öğrendiklerimize göre; Rize İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa TEPE’yi yine bir Rizeli olan Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Kemal MEMİŞOĞLU, farklı bir makamda görevlendirmek üzere Ankara’ya çağırır. TEPE de kendisine teklif edilen bu görevi kabul etmeyip mevcut görevine devam etmek istedi. Sonrasında da memur tayin – atamalarında bilindik sahneler yaşandı, TEPE görevi kabul etmediği gibi de istifaya zorlandı. Orada bir şeyler oldu ama hani AK Parti sözcüsünün de dediği gibi “Bir şeyler oldu ama ne olduğunu biz de anlayamadık!” hadisesinin en iyi (!) yaşanıldığı an oldu. Sonuçta TEPE de kararını verdi ve çok sevdiği “Rize’ye – Rizeliye hizmet etme” görevinden yani il sağlık müdürlüğünden istifa etti ya da ettirildi, sonuç değişmez.

Rize enteresan bir il olduğu gibi Rizeli de tam bir “sosyolojik laboratuvar” dır. Rize’yi bilmeden, Rizeliyi tanımadan yapacağınız her yorum ters tepebilir, ummadığınız cevap ve tavırlarla karşılaşmış olursunuz. Bunu neden söylüyoruz, biliyor musunuz; Siyasî ağırlığı olan ve her istediği makama rahat bir şekilde ulaşabilen Rizelilerin memleketinde bir insan 16 yıldır görev yapıyorsa bunu Rizeli bağrına basmış, sevmiş ve “kendi uşağı” olarak da sahiplenmiştir. TEPE’yi de böyle değerlendirmek gerekiyor, sevilmesi ve uzun süredir o makamda tutulması – durması boşuna değildir.

İstifa ettikten – ettirildikten sonra bile Rize – Rizeli, TEPE’yi; bağrına basıp sahiplendi, manevi olarak her türlü desteği verdi. O da bu sevgi ve sahiplenmenin karşısında mahcup olduğunu dile getirdi. Ancak başta CHP olmak üzere muhalefet de TEPE’ye sahip çıktı. Rize’de bilinen bir doğru vardır, o da şudur; Adı – sanı – siyasî görüşü ne olursa olsun kim işini düzgün yaparsa Rize’de ona sahip çıkılır, kim de tam tersini yaparsa bir gün bile Rize’de barınamaz. Muhalefet de bu düşünce de olduğu için TEPE’yi destekledi. Buna bile kulp takanlar, “muhalefet sahip çıkıyorsa demek ki biz de doğru yoldayız!” diyen iktidar yanlısı – yalaka ve şakşakçıları kıs kıs gülmeye devam ettiler, olsun siz böyle yapmaya devam edin ama Rize – Rizeli; bunları yemeyecek – unutmayacak beyler, yanlış yoldasınız, yapmayın!...

Sonuç itibariyle şunları söyleyip mevzumuzu noktalamaya çalışalım;

Benim bildiğim kadarıyla en az beş bakanla görev yapan TEPE; eğer ki başarısız olduysa onu neden 16 yıl orada tuttunuz (bunun tersini söylerseniz kendinizle çelişmiş olursunuz), yok eğer başarılı olduysa bıraksaydınız da o çok sevdiği görevinde emekli olsaydı. Her yönüyle orijinal – ismiyle müsemma olan bir Rizeli, halkının – hemşehrilerinin sevdiği ve gönül dünyasında yer edindirdiği bir idareci, sağlık sektöründe göz dolduran – il dışına bile sevk ettirdiği hastalarını takip eden / ettiren bir hekimden başka ne istenilebilir ya da neleri bekliyordunuz? Sahi, sizler, bunlardan başka TEPE’den ne istediniz ki ya da bizlerin bilmediği neler vardı, bunları çok da merak ediyorum?!...

Müdür var, müdür var. Devlette idare etmek, görevi idame ettirmek ve üstlere de yaranmak da ayrı bir maharet – meziyet – tecrübe ve beceri ister. Demek ki TEPE kardeşim bunları sağlayamamış (!) olmalı ki istifaya zorlandı, hayırlısı olsun be müdürüm, önümüzdeki maçlara bakacağız artık!..

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı