Perşembenin gelişini çarşambadan haber verip bunu bağıran bağıra yapan ve AK Parti tarihine kara bir leke olarak kaydedilen 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin üzerinden üç hafta geçti. Seçim sonrası hep aşina olduğumuz tabloların aynısını yaşadık; itirazlar, kısmî el değiştirmeler, üç beş ötelenmiş seçim tekrarları, yanıldık mı; HAYIR!...

Seçimlerin üzerinden değil üç hafta üç asır geçse de akıllanmayacak olanlara ne derseniz deyin, siz, seçmenlerin; canhıraş bağırmalarına, ötelenmiş beklenti ve taleplerine kulak tıkar, üç maymunu oynar ve “öküzler ekim zamanı, eşekler çekim zamanı, insanlar seçim zamanı değerli olurmuş!” sözünün yolundan giderseniz, o seçmen bağırmalarıyla sizlere veremediği dersi oylarıyla verir, sandığa gitmez ve tavırlarıyla size ders verir. ALDINIZ MI DERSİNİZİ?!...

Seçimlerden önce 31 Aralık 2023 tarihinde “İstanbul Yeni Fatihlerini Arıyor” ve 09 Ocak 2024 tarihinde de “Adaylar da Kimdur?” diye yazılar yazdık ve TV programlarına çıkıp bir dizi teklif ve tavsiyeler de bulunmuştuk. Bizi takan da, dinleyen de olmadı, varsın olmasın. Hani Temel’in “hastayım, dedum dedum, inanmadunuz, şimdi ne oldi, eldum?!” demesi gibi ders alabildiniz mi? Evet, bu hazin kaybedilişin sorumluları kimdir? REİS’in arkasına saklanıp onun nimetinden nemalananlar, bu hezimetin kınasını nerenize istiyorsanız oranıza yakın, bilmem anlatabildim mi?!...

Domuz yiyenleri eleştirip bunlardan kendilerine paye çıkarmaya çalışanlar, bilmem ne adasında istediğiniz kadar tatil yapıp ıstakoz yemeye devam edin. Bir amaç uğruna siyasete giriyorsanız, yaptığınız her şeye dikkat edecek paçanızdaki yamaları da gizleyeceksiniz, yok öyle yağma!... Fikri ayrı, zikri ayrı olanların AK Parti’de yerinin olmaması lazım. Sizler bu davayı Dr. Ali ŞERİATİ’nin; “demokraside yüz bin fakir sandığa gider, sandıktan bir zengin çıkar” sözü gibi mi algıladınız? Eğer böyle anladıysanız, milyon kere yazıklar olsun!...

14 Mayıs 2023 genel seçimlerinde millet size ıstakoz yiyin diye oy verdi, ERDOĞAN’ı da 28 Mayıs 2023 tarihinde tekrar cumhurbaşkanı seçmenin arkasında da bu ıstakoz gerçeği yatmıştı, öyle mi? Evine ekmek götürmek için enflasyon karşısında inim inim inleyenlerin artık size karşı güvenleri kalmadı. “Devletin imkânlarıyla yemedim, gitmedim!” demek de sizi kurtarmaz. Öncelikle millet aç gezerken sen böyle şeyleri yemeyeceksin, yiyorsan da paylaşmayacaksın. Milletin gözüne soka soka bunları yapmayacaksın. Yapıyorsan da yapılan tüm eleştirileri kabul edeceksin. AK Parti; bildiğimiz kadarıyla böyle bir parti değildi, yoksa böyleydi de biz mi göremedik. Çok büyük bir güven sorunu oluştu. Bir an önce bunların gereği yapılmalı ve parti aslına rücu ettirilmelidir.

Seçimlerden önce “genç kadrolar” ın getirileceği ve eskiyen yüzlerin değiştirileceği söylenmiş olmasına rağmen her ne hikmetse aynı yüzler milletin karşısında çıkartıldı ve seçmen de “bu yüzleri istemiyoruz!” diye büyük bir şamarı sandıklara patlattı. Ya sandıklara hiç gitmedi ya da gidenler de farklı partilere oy verdi. Çünkü bir kere güven sorunu yaşanmaya başlandı. Daha önceden kazanan başkanlar ile orada kalmaya devam edenler; oldukları yerleri değil, kendi ceplerini doldurup kendilerine kazandırdılar. Göreve gelmeden önce “mal beyanı” ndan bulunanların varlıklarını görevden gittikten sonra kontrol ettiğinizde karşınıza nasıl bir tablonun çıkacağını hayal bile etmek istemiyorum. Bunlar; şeytana uymadılar, şeytanın ta kendisi oldular. Hani Dostoyevski ne demişti, hatırlayalım; “Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgâr sert esti. Üç tüy düştü şeytandan. Biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa. O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı.” Sizce de böyle olmadı mı; Para, mevki ve ihtirastan başka şey düşünenler oldu mu? Olduysa bunlar neden kazanamadı da kaybetti, güldürmeyin insanı Allah aşkına!...

“ERDOĞAN ve AK Parti, söz verdiyse yapar!” diye düşünenler artık öyle söylemiyor. Şimdi ne diyorlar biliyor musunuz; “ERDOĞAN çok hasta, o gidene kadar bizler bir daha burayı göremeyiz, ceplerimizi iyice dolduralım, eş – dost – akraba herkesi iş güç sahibi yapalım, bu devran bir daha gelmez, bu kervan bir daha yola çıkmaz!” ama bunu söyleyenler ERDOĞAN’ın vefa duygusu kadar nasıl bir kine sahip olduklarını da unutmuşa benziyorlar, şamarı çok kötü olacaktır. Eğer ERDOĞAN, şamarı atmazsa emin olunuz ki tarih yazan AK Parti, hem tarih olacak ve hem de çeyrek asırdır yapılan hizmetler de heba edilecektir. Bugün güven bunalımından dolayı verilmeyen her bir oy, bu hezimetin ekmeğine yağ sürmüştür. Sonraki seçimler de aynı acı kaderi yaşamamak adına tespit ve önerilerimize karşı üç maymunun oynanmaması elzemdir ve bir o kadar da acildir.

En yakın seçimlerin 2028 ve 2029 yıllarında yapılacağını göz önünde bulundurarak uzun gözüken bu kısacık süreyi çok iyi değerlendirmek, cephe – kamp ve saflarımızı da buna göre belirlememiz gerekir.