BIST10.276,88%0,67
USD32.3389%-0.12
EURO34,8566%0.20
ALTIN2.385,84%-0.46

YEREL SEÇİMLERİN ANALİZİ

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
22 Nisan 2024 11:51

Hayırlısıyla, kazanan ve kaybedenleriyle birlikte yine bir seçimi geride bırakmış olduk. Bir taraf kazanırken diğer bir tarafın kaybetmesi işin doğasında vardır.

“Oylama” yla birlikte yapılan ve önünüze konulan sandıklara yansıyan iradenin yansıtmış olduğu “seçimler” i basit bir müsabaka gibi de düşünebilirsiniz. Sahaya çıktıktan sonra sonucuna katlanacak, yenildiğinizde topu taca atmayacak ve “hakem bizi yaktı!” demeyeceksiniz.

Ülke genelinde 64 siyasi partinin yarışa girdiği 31 Mart 2024 seçimlerinde herkes istediğini – beklediğini aldı mı, alabildi mi? Hep birlikte bakalım;

Öncelik İstanbul’un olsun;

Her seçim de olduğu gibi bu yerel seçimde de tüm gözler İstanbul’un üzerindeydi. İstanbul’a düşen pay elbette ki büyük olacaktır ya da şöyle diyelim; “İstanbul demek, Türkiye demektir!”. Bu şehrin; hem siyasî, hem ticarî ve hem de manevî bir ağırlığı – etkisi vardır. Aynı zamanda “kutsallık” atfedilen bu mabet, üç dine ev sahipliği yaptığı gibi aynı zamanda da nüfus yoğunluğu ve jeopolitik – jeostratejik önemi bakımından da herkesin / her partinin büyük bir iştahla yönetmek istediği, birkaç ülkenin (hatta birden fazla ülke nüfusun toplamından fazla) nüfusuna sahip büyük bir şehirdir. Buraya şehr – i emin olan aynı zamanda da siyasî ikbalinin önünü açmış oluyor, açmıştır. Tüm kavgalar da sırf bu yüzden yapılmıştır, yapılmaktadır.

Genel bir yelpazeden baktığımız İstanbul’un bu gerçekliğine hiçbir parti itiraz etmiyor, etmez. Bu durumu, İBB’yi kendi kadrolarıyla birlikte çeyrek asır yönetip sonrasında (31 Mart 2019 seçimleriyle) Millet İttifakı’nın adayı CHP’li Ekrem İMAMOĞLU’na teslim etmek zorunda kalan ve beş yıllık bu dönemi “kısa bir tatil süreci” olarak değerlendiren AK Parti, bu seçimde de umduğunu bulamadı ve daha büyük bir hezimetle sandığa gömülüp kaldı.

Başta İBB olmak üzere Türkiye genelinde birçok büyük şehri kaybeden AK Parti, bu kayıplarla birlikte elbette ki bir dizi hata ve sorunun ceremesini de çekmiş oldu. Hatırlayın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN – adı geç açıklanıp seçmenlerin karşısına çıkartılmış olsa da - İBB adayı tanıtımını yaparken “İstanbul, Murat’ına kavuşacak!” demişti. İstanbul, Murat’ına kavuşmadığı – kavuşturulamadığı gibi alınan sonuçla birlikte çok büyük bir hezimet de yaşanılmış oldu.

Sadece İBB’mi, seçim sonuçlarıyla birlikte Türkiye geneli haritasında “yeşil” olan ve AK Parti’yle birlikte anılan iller artık “kırmızı” ya boyandı ve CHP’ye teslim edildi. Hem İBB ve İstanbul’un ilçeleri, hem diğer büyükşehirler ve hem de illerin büyük bir kısmı kaybedildi.

Seçimlerin kaybediliş nedenleri olarak; adı her ne olursa olsun seçmene bahane bulmak, sandıklara gitmemeyi tenkit etmek, “vefasızlık gösterildi” anlayışının arkasına saklanmak ve “bu millet, hizmetleri görmüyor ya da hak etmiyor!” demek ve bunlar gibi birçok nedeni sahaya sürmek - kelimenin tam manasıyla -ahmaklık ve bir sonraki seçimlerin kaybedilmek istenmesine zemin hazırlamaktır. Seçmenlerin istek ve şikayetlerine sandıklardan önce kulak vereceksiniz, sonrasında ahlanıp vahlanmak işe yaramaz, yaramadığını da tecrübe ettiniz.

Seçimlerden önce o kadar çok yazdık, konuştuk ama bir şeye yaramadı. Kayıp ve kazançlarıyla birlikte bu seçimleri de geride kaldı.Seçimlerden sonra herkes bir şeyler söyledi. Seçimlerin neden kaybedildiği konusunda - tarihe not düşmek ve sonraki seçimlerde yeniden “kaybediliş” i izlememek adına - bazı tespit ve gerçekleri biz de sıralayalım;

1 – Sumen altı edilip her seçim öncesi sahaya sürülen ve “alışkanlık” haline getirilen bazı “sandık doping” leri vardı. Bu seçimde de bu beklendi ama yapılmadı. Seçim kayıplarının ana nedeni olarak “ekonomik koşulların iyileştirilmemesi” gösterildi ama bunlardan ziyade beklenen dopingler sahaya sürülmedi. Neydi bunlar, bir hatırlayalım;

“EYT (emeklilikte yaşa takılanlar)”, 14 Mayıs 2023 genel seçimleriyle ile cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce çıkartıldı ve bir kısım memnun edilirken, beklentiye giren 1999 mağdurlarının seslerine kulak verilmedi. Bu, ciddi manada tepki topladı. Aynı zamanda korona virüs sürecinden başlayıp devam eden ve her ne hikmetse bir türlü dizginlenemeyen yüksek enflasyon – döviz kuru ve astronomik faiz oranlarının sebebiyet verdiği hayat pahalılığının altında inim inim inleyen “emekli kesimi” nin seslerine daha doğrusu feryatlarına kulak verilmedi.

“10 bin TL maaşla geçinin!” demek, “sandığa bizi gömün!” demek olduğu görülmedi, görülemedi. En düşük emekli maaşı, en az asgari ücret seviyesinde olmalıydı, bu yapılmadı. Emekli maaşlarının asgari geçim seviyesinin kat kat altında kalması; vicdanları derinden yaralamış, gönüllere su – ceplere para serpiştirilememiştir. 1999 mağduriyetini giderip, emeklilere de hakkaniyet ölçüsünde zam yapsaydınız, bu; doping olmaz, gönül kazanmak olurdu, yapmadınız, yapamadınız ama bu kesimler üzerlerine düşeni yaptı; SANDIKTA KALDINIZ!...

2 – İstanbul özeli ve Türkiye genelindeki ilçe ile bazı yerlerdeki il belediye başkan adayları, yaptıkları lobiler ve baskıları yüzünden yeniden aday olmuş ve bu da millet nezdinde bir karşılık bulamamıştır. Her ne hikmetse seçim öncesi tepkilere kulak vermeyen il yönetimleri ile genel merkezin bu kayıplardan sonra ne yapacaklarını gerçekten de çok merak ediyorum. 2019 seçimlerinde kıl payı kazananları hangi akıl ve mantıkla 2024 seçimlerinde tekrar aday gösterdiniz.

“Gece yarısı operasyonları” yla aday belirleyenler, yerelde başarılı olan adayların yerine farklı isimleri aday gösterip seçimin kaybedilmesine sebep oldukları halde halen daha görevlerinde kalmaya devam ederlerse, bu; sonraki seçimlerin şimdiden kaybedilmesi anlamına gelir. Sahaya ineceğini ve kaybedilişin nedenlerini tespit edip çözüm bulacağını açıklayan ERDOĞAN’ın, bir an önce partiye “taze kan” getirmesi ve başarısız kadroları tümden değiştirmesi gerekir. Üç beş kendini bilmezin partiyi getirdiği – getireceği nokta bu olmamalıydı. AK Parti’ye gönül ve oy verenleri; kırdınız, küstürdünüz, kızdırdınız ve partiye oy veremeyecek hâle getirdiniz. Sonuçta; SANDIKLARA GİTMEYEN SEÇMENLER YÜZÜNDEN OY VE MAKAM KAYBETTİNİZ!...

3 -Her seçim öncesi büyük bir beklenti içerisine girilip yolu gözlenen sicil affı ile genel af, sürekli olarak dillendirilmesine rağmen bir türlü çıkmadı, çıkartılmadı. Hayat pahalılığının ve inandırıcılığını kaybetmiş enflasyon oranlarını düşürmenin bir yolu da mal alımı – edinimine kolaylıkla giden kredi yolundaki engelleri ortadan kaldırmak ve devlete büyük bir malî yükü bulunan cezaevlerini boşaltmak gerekmez miydi? Bunu yapmayıp tam tersi kredi faiz oranlarını ha bire yükseltip durdunuz, “malî disiplin” adı altında “kemer sıkma politikaları” nı devletin ilgili kurumlarına ve şahıslara değil millete uygulattınız.

Devletin sırtındaki yükü alan ve büyük bir istihdam sağlayan “özel sektör” den yükselen feryat ve figanları duymazdan geldiniz. Faizleri sürekli yükselttiğiniz gibi kredi musluklarını da kapattınız ve ticareti zapt – ü rap altına alıp piyasayı daralttınız ve millete “nefes” olacağınıza milletin nefesini kestiniz. Bu da ciddi manada bir tepki doğurdu ve sandıklara yansıdı; SEÇİMLERİ KAYBETTİNİZ!...

4 – Her seçim öncesi olduğu gibi bu seçimlerden önce de başta kentsel dönüşüm olmak üzere birçok yeni (!) proje açıklamaya başladınız. Neredeyse çeyrek asra yaklaşan süre içerisinde sizler muhalefet değil, iktidarsınız. Ayrıca “yap – işlet – devret modeli” nde “müşteri garantili” olarak yapılan havaalanı – köprü – otoyol ve hastane projeleriyle ilgili ortaya atılan iddia ve serzenişler muhatapları tarafından ikna edici bir şekilde cevaplanmadı, cevaplandırılamadı. Millet artık bunları yemiyor ve haklı olarak “niye yapmadınız?” diye size serzenişte bulunuyor. Sizler, bunu da görmediniz ve en basitinden milleti “trol” – “FETÖ’cü” ve “zillet ittifakı” ndan olmakla suçladınız. Bu, halk nezdinde bir karşılık görmedi ve cevabını da sandıklarda verdi; KAYBETTİNİZ!...

5 – Belediyecilik; cepleri doldurma – zengin olma yolu değil, gönül işidir. Hani diğer bir ifadeyle; Karun olma değil, Harun olma işidir. Millî Görüş’le birlikte başlayan bu süreçte bayrak AK Parti’ye teslim edildi ancak son zamanlarda kazanan adaylar, halkın gönlünü değil kendi ceplerini doldurma yarışlarına girmiş ve belediye kapıları halkın yüzüne kapanmış “kale kapısı” yapılmıştır. Makam odalarının kapılarınısöküp merdiven altına koymak ve magazin gündemine oturmak, ancak tribüne karşı oynandığını gösterir, bırakın bu ucuz paparazzi numaralarını, kimi kandırıyorsunuz? Halkın gönlünde yer edinemeyenler, ister kapı söksünler ve isterlerse koltuk yerine yerde otursunlar. Artık o devran geçti ve atı alıp geçtiğiniz o Üsküdar’ı bile kaybettiniz.

Bunlara benzer çok sayıda kayıp nedeni sıralayabiliriz. Şunu unutmamak gerekir ki;

31 Mart 2024 mahalli idareler (yerel) seçimleri; Sadece CHP’nin başarısı değil, aynı zamanda da AK parti ve cumhur ittifakının diğer bileşenlerinin kaybetme vesikasıdır ve tarihe de böyle geçecektir.

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı