BIST10.208,65%1,62
USD32.4174%0.12
EURO34,8080%0.07
ALTIN2.397,82%0.04

Belediye seçimleri, vefa ve tercihler

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
04 Şubat 2024 12:36

Siyaset; “Körün, fili tarif etmesi” gibi olmaz, olsa da adına “siyaset” denmez. Hele hele “başarı” ya giden yolda çekilen çileler unutulur, yola çıktığınız kadroları yolda bulduğunuz menfaatperest – çıkarcı zümrelere değiştirir ve dava arkadaşlarınızı bir kenara itip vefasızlık duygusuyla dönülmez bir tatile gönderir, bunların yerine referans olarak da “cemaat” – “tarikat” – “dernek” ve “vakıflar” gibi yapılanmalardan medet umar, hatta onların bir dediklerini iki etmezseniz işte o zaman “yenilgi” yi peşinen kabul etmişsiniz demektir, geçmiş olsun!...

Yerel seçimlere iki aydan az bir zaman kaldığı şu günlerde belediye başkan aday listelerine son şekilleri verilip bunun için de 10 Şubat tarihi beklenirken kulaklarımıza gelen çirkin dedikodu ile burnumuza gelen pis kokulardan çıkardığımız netice; her partiden kırgın – kızgın ve küskün saylarının yadsınamayacak derecede artmış olmasıdır. Söz konusu “koltuk” – “makam” olunca koro halinde hep aynı şarkıyı söyleyenler, tarih sizleri affetmeyecektir.

Sol kesime alıştık; “ön seçim” deyip yandaşlarının önüne sandıkları koyarlar ama o kutulara kendi iradeleri bile yansımaz, yansıtılmamıştır. Son zamanlarda kendi cenahlarından çıkan çatlak ses ve çirkin kavgaların en bariz örneği de budur. Bu, bizleri ilgilendirmez. Onlar, referans olarak “vesayet odakları” ile eskiden olduğu gibi kıyıda – köşede ne kadar köhnemiş artıklar varsa onları tercih ederler. Bunlar için sandığa giden her yol, “demokrasi” olarak algılanmaz ve çıkan sonuçlar aleyhlerine olduğu zaman da bu “millî irade” yi yansıtmaz. Bu o kadar ileriye götürülür ki, bunlar aşağılayıcı bir ifadeyle herkesin “oy” unu “çobanın oyu” olarak görür ve hatta “sandıkla demokrasi gelse, sebze hali parlamento olurdu” anlayışını hüküm sürerler. Demokrasimizin unutulmaz (!) anlı şanlı tarihi bu tür örneklerle doludur.

Peki, AK Parti’nin başı çektiği cumhur ittifakı – bilhassa AK Parti kanadı – aday belirlerken ne ya da hangi kriterleri baz alarak tercihlerde bulundu. Bunu yaparken “vefa duygusu” nu referans olarak kabul etti mi, kırdığı – kızdırdığı – küstürdüğü kişi ya da kesimler oldu mu, “üç dönem” kuralı rafa mı kaldırıldı (mevcut başkanların yerleri değiştirilerek bu kural hokus pokus cambazlıklarla nasıl delinmeye çalışıldı), partinin etkili ve yetkili kişi ve kurulları “aday belirleme” de ne kadar etkili oldu, “gece yarısı” baskınıyla hangi listeler hazırlandı ve bu listeler çok kısa bir süre içerisinde kaç kez değiştirilip düzenlendi, nerelere telefonlar edildi ve bunlar neticesinde hangi adaylar daha baskın çıktı, “REİS” e yaklaşmaya çalışanları nasıl bir akıbet bekledi – etrafındaki delinmez zırhı kimler tarumar etti ya da edebildi mi, önce iptal edilip sonra “cep sineması” nı andıran salonda açıklanan İstanbul adayları tanıtım toplantısını kimler istedi – düzenledi ve seçimlerden istenilen / beklenilen “başarı” sağlanamazsa bunun hesabı 31 Mart’tan sonra mı sorulacak, “parti teşkilatları” ndan gelen seslere mi kulak verildi yoksa cemaat ve tarikat şeyhlerinden gelen ricalara mı kulak verildi, sorular, sorular, sorular!...

Belediye seçimleri; “taş, yerinde ağırdır” misali “yerel” için çok önemlidir. Bu makamlara seçilecek olan isimlerle ilgili tercihler yaparken halkın beklenti – talep ve isteklerine kulak tıkamayacak, onların inadına iş yapmayacak, makamları “zenginleşme” aracı olarak kullanmayacak, zaaf ve açığı olmayacak isimler ön plana çıkartılmalıdır. Hiçbir işe yaramayan, şöhret ve tanınmak için makamları kullanmak isteyen kişileri millete rağmen seçip “vitrin süsü” gibi çıkartırsanız, sandıklarda hezimete uğrar ve halkın sizi anlamamasından dem vurursunuz. Ankara’dan “yerel” i belirlemeye çalışmak; hem ihmalkârlık, hem aymazlık ve hem de kendi insanını tanımamaktan başka bir şey değildir.

Belediye seçimleri; Ülkenin ve bir adım sonrasında gelecek seçimlerin kaderini belirler. Hatta birçok iktidar, belediyeler eliyle geldiği gibi belediyeler eliyle de gitmiştir. (Seçimlerdeki zafer; Mevcut durumunuzu korumak değil, karşı partinin kalesini yıkmaktır.) AK Parti’yi iktidara taşıyan gerçek, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın İBB Başkanı olduğu zamanda fitilini ateşlediği “Gönül Belediyeciliği” olmamış mıydı? Korkarım ki 31 Mart 2024 seçimleri, tam tersi bir durumu oluşturup hayal kırıklığı yaşattırmaz. Böyle bir sonuç olursa bu vebalin altında kalanlar, mutlak bir şekilde bunun hesabını vereceklerdir. Hiçbir şey, yapanın yanına kâr olarak bırakılmamalıdır.

Eğrisi - doğrusu, günahı - sevabı, tercih şekil ve hatalarıyla listeler oluşturuldu ve seçim meydanına çıkartıldı. Bu kısacık süre içerisinde davaya gönül verenler ile kazanmaya çalışılan seçmenler üzerinden sandıklarda hezimet yaşamak, sonrasında da kırgın – kızgın ve küskünlerin sayısını arttırmak istemiyorsanız; bir an önce herkes üzerine düşeni yapmalı ve gönüllere dokunularak kampanya ve çalışmalar düzenlenmelidir.

Lider ve dava etrafında birleşmek, koltuk - mevki ve makamları dikenli yolları temizlemek için kullanmak ve “halka hizmeti Hakka hizmet” olarak görmek, referans olarak “halk” ı tercih etmek, vefa duygusuyla donatılarak aşkla – şevkle var güçle çalışmak için geleceğimizi / kaderimizi belirleyip “hak edene hak ettiği” ni verelim, vesselam!...

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı