BIST9.911,50%2,00
USD32.4494%-0.27
EURO34,7322%-0.69
ALTIN2.443,99%0.32

Bu günler de geçer ya Hu!

Ali Karahasanoğlu

Abone OlGoogle News
02 Aralık 2021 06:59

Sözün aslı “Bu da geçer ya Hu” şeklinde.

Genellemeden çıkarıp, içinden geçtiğimiz zor günleri tanımlaması açısından “Bu günler de geçer ya Hu” başlığını kullandım.

Gerçekten samimi olarak çalışıyorsak..

Kafamız tilkiliklere değil..

Dürüstlüğe odaklı ise..

“10 dönüm bostan, yan gel yat Osman” mantığı ile hem yatıp, hem de vıdı vıdı etmeye kendimizi kurgulamadı isek..

Sahtekarlığı, ahlaksızlığı ilke haline getirmemiş isek..

Azami çalışma ile.

İlkelerimizden taviz vermeksizin dik duruşu sergilemeye kararlı isek..

“Bu günler de geçer ya Hu” demeye hakkımız da vardır..

Bu sözün meyvelerini toplamaya ümidimiz de vardır.

Neler görmedik, neler geçirmedik..

Sana yağı kuyruklarında, bakkalların gözünün içine bakıyorduk.

“Acaba bizi de hatırlı müşterileri olarak görüp, bir tane 250 gramlık sana yağını lütfedip bize satar mı?” diye..

Evet evet..

Parası ile verecekti..

Resmi fiyatından değil, karaborsa fiyatından verecekti..

Ama yine de..

Bakkalımız, margarin yağlarını, vitrine değil.. Müşterinin görebileceği yere de değil..

Sadece kendisinin uzanıp alabileceği,sota bir yere koyup..

Gelen müşterilerin pozisyonuna göre..

Dükkanda başka müşteri olup olmadığına bakarak..

Size 250 gramlık bitkisel margarini verdiği de oluyordu.. Vermediği de..

Ekmek için kuyruğa girdiğim günleri de hatırlıyorum..

Tüpgaz için (yanlış anlamayın, büyük tüp bile değil, küçük tüp için), erken saatlerde tüp bayiine gelecek dağıtım kamyonundan daha tüpleri indirmeden yapılacak satıştan bir tane alabilmek için sabahın 5’inde kuyruğa girdiğimiz de olmuştu..

O günler geçti.

Evet geçti..

Ama o günlerin sorumluları, hesaplarını vermeden, geçip gitti.

Bu ülkeyi sadece kuyruğa, karaborsaya mahkum etmediler..

Onların yanı sıra, bu ülkeyitemel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir vicdansızlıklar arenasına da çevirdiler.

Verdiğim örnekler, 1980 öncesi ağırlıklı günlerdi..

12 Eylül askeri darbesinde de “Bu da geçer ya Hu” demesek..

O günleri nasıl atlatabilirdik?

3 sene, bu ülkeyi askeri yönetimle idare ettiler..

Sıkıyönetim mahkemeleri ile..

Mahkemelerin üstünde mahkemeler kurdular..

1990’lara geldiğimizde..

Turgut Özal’ı Cumhurbaşkanlığı koltuğundan indirmek için, CHP (SHP) ile DYP’nin nasıl koalisyon ortağı olduklarını gördük..

Sivas’ta Madımak olayı sonrasında, tüm ülkede dindar insanlara karşı yürütülen cadı avlarını bire bir yaşadık..

Bugün hâlâ, Madımak olayı sebebi ile cezaevinde olan masum insanlar var..

Bu gerçeği inkar etmeksizin söylemeliyim..

O günlerde tüm dindar insanlara yönelik vicdansızlıklar, artık tarih oldu..

Seyfi Oktay dönemindeki adliyeler, tepeden tırnağa bir mezhebin temsilcileri ile dolu idi..

Mehmet Moğultay kendisi itiraf etmişti:

“CHP teşiklatına değil de, MHP’lilere mi vereceğim?”

O günler de geldi, geçti..

Evet, yıprandık..

Ama geçti..

Refahyol dönemindeki darbe günlerini bir köşe değil, yüzlerce köşe dolusu yazsak, tam aktaramayız..

Gözümüzün içine baka baka..

“Bu cumhuriyet size izin vermez. Size başörtülü okuma hakkı bu ülkede tanınmaz” diyen, darbeci generalleri boşverin..

Bilim insanı olduğu iddiasındaki profesörler.. Hatta onların içinden kadın profesörler..

“Mümkün değil, boşuna çaba sarfediyorsunuz.. Türkiye Cumhuriyeti’nde, başörtünün serbest olması imkansız. Başörtünün serbest olması için, Anayasa’daki laiklik ilkesinin kaldırılması gerekir” diye yazan hem de dindar insanlara sempatisi varmış gibi tavır sergileyen gazeteciler gördük..

“Laiklik, otomatik olarak, başörtü yasağını mı emrediyor? Niye laiklik kaldırılmadan, başörtü yasağı kaldırılamasın” dedik.

Dediğimizle kaldık.

O günler de geçmişte kaldı..

“Bu ülkede imam hatibe gidenlerin hukuka, tıpa girmesi diye bir şey yok. Lisede tercihini yapmışsın. Sonra o tercihini değiştiremezsin. 8 yıl kesintisiz çıktı, o eski defter kapandı” dediler.. Katsayı ile, getirdikleri zulmü kendilerince taçlandırdılar..

O günler de geride kaldı..

Şimdi her ilçede, imam hatip de var, o liseye gidenlerin üniversitede hakettikleri fakültelere kayıt olma hakkı da..

O günler de geride kaldı..

AK Parti iktidarında da..

Neler yaşadık, neler geçirdik.

Büyük ümitlerle AK Parti iktidarı işbaşına geldiğinde..

Bir yıl.. İki yıl.. Üç yıl..

Başörtü yasağı da.. Katsayı zulmü de..

Nerede ise değiştirilmesi gündeme bile getirilemedi.

Ümitsizliğe kapıldık..

“Bu ülkede, mümkünü yok, temel hak ve özgürlükler hakkıyla uygulamaya alınamaz” dedik..

“Cumhurbaşkanlığı seçimi ile, belki bir şeyler değişir” hayalini avunma vesilesi yaparken..

367 kararı ile büyük bir şamar yedik.

Oysa istediğimiz neydi?

Bu ülkenin çocukları, bu ülkenin üniversitelerinde, devlet dairelerinde, kıyafet özgürlüğü ile okusunlar, çalışsınlar..

Ardından 27 Nisan muhtırası ile..

“Araba yine duvara tosladı” dedik.

Köşem bitiyor..

Ben de hızlanmam gerekir..

Yakın tarihe atlayayım.

17-25 Aralık darbe girişimi ile..

Bu ülkede daha yeni, başörtü yasağı kalkmış iken.. Meslek liselerindeki katsayı zulmü sonlanmış iken..

Bu hakları teslim eden iktidarı devirmek istediler..

Yolsuzluk iftiralarını ortaya saçarken..

Öyle bir bombardıman yaptılar ki..

“Bu operasyonun karşısında, bir tane AK Parti değil, 10 tane AK Parti olsa, ayakta duramaz” denildi.

Hatırlayın ki..

İstanbul’da CHP’li Mustafa Sarıgül’e, sözde cemaatçi, gerçekte CIA kuklası FETÖ’cü, aldanmış, aldatılmış tesettürlü ablalar oy topladılar da, yine kazandıramadılar..

2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde..

CHP ile MHP ortak aday çıkardı da..

Yine başörtü yasağını kaldıran Erdoğan’ı deviremediler..

15 Temmuz’u yaşadık..

“Genelkurmay Başkanı esir alınmış” denildiğinde..

Kendimizi Afrika ülkesinde sandık..

“Buraya kadarmış” dediğimiz dakikalar oldu..

Elhamdülillah o günler de geçti..

Patatesi 7 TL’den aldığımız günler oldu.. “Soğan da mı yiyemeyeceğiz” diye dövünülen tanzim satış yerlerinde bile 3.5 TL’den soğan satıldığı günleri yaşadık..

3 sene sonra, patates 2.5, soğan 1.5 TL.

Bunları yaşadığımız için diyorum: “Bu günler de geçer ya Hu!”

Doların 14 TL olduğu günler de geçer!

Ali Karahasanoğlu

Akit TV köşe yazarı