Bir “virgül”; adamı rezil de eder, vezir de!
Ali Karahasanoğlu
Dünkü yazımda, Ekrem İmamoğlu’nun Akit’e yaptığı saygısızlığı özetleyerek vermiştim..
Bizde, kısır tartışma yapmak üzere, “Sen dedin, ben dedim” kavgasına prim verme alışkanlığı yoktur..
“Ben dedim ama, sen önce dedin” karşı çıkışı ile üste çıkma uyanıklığı yoktur..
Çok net bir ifadeyi, Ekrem İmamoğlu, Türkçe dil bilgisi eksikliği sebebi ile olsa gerek, anlamamış..
Hani tam da..
Şeb-i Arus törenlerinde, Kuran-ı Kerim’in ayetlerinin, orjinal şekli ile değil, Türkçe olarak ve makam ile okuması üzerine..
Önce “Arapça okunmalı idi..”
Ardından da kuyruğu dik tutmak için..
“Dilimiz bizim için önemli. Dilimizi yok sayarak, anlatırken Türkçe’mizi düşmanlaştırma çabalarıyla tanımlama yapmanın da büyük bir yanılgı olduğunun altını çizmek isterim!”
Diyor ya..
Çok doğru söylüyor, Ekrem Bey..
“Dilimiz bizim için çok önemli..”
Birbirimiz ile nasıl anlaşabiliriz ki, dilimizi bilmezsek?
Dilimizi doğru kullanmaz isek, ben derim, “Anya”.. Ekrem Bey anlar, “Konya..”
Sonra da başlar kavga..
Son tartışma da, böyle oldu zaten..
Hayvan barınakları ile ilgili bir haber yapmışız..
Seçim öncesinde, Ekrem İmamoğlu’nun, hayvanseverlere verdiği sözlerin tam aksine..
Sokak köpeklerini toplatıp, İstanbul sınırına bıraktırması ile ilgili haberin başlığını, şöyle koyduk:
“Hayvan, Ekrem’in umurunda değil!”
Başlığı daha netleştirelim..
“Hayvan + virgül + Ekrem + kesme işareti + in eki + umurunda + değil + ünlem işareti”
Kusura bakmayın..
İlkokul çocuğuna anlatır gibi anlatmak durumundayım..
Karşımızdaki kişi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı..
Ve çıkmış karşımıza, 18 aylık icraatını anlatırken..
Muhabirimizin sorularını, kapris yaparak cevapsız bırakıyor..
Muhabirimizin Halk Ekmek ve toplu ulaşım ile ilgili can alıcı iki sorusuna, şöyle cevap veriyor, Ekrem İmamoğlu:
“Bugünkü Akit Gazetesi’nin manşetinin içinde altında bir haber var okudunuz mu ? ‘Hayvan Ekrem’ yazıyor okudunuz mu? Onun için ben sizin kurumunuza cevap dair vermeye tenezzül etmiyorum.”
Duyunca, bir an tereddüt ettim..
Hani olur ya..
Biz sayfamızı hazırlarken, “Hayvan” ile “Ekrem” arasına virgülü koymuşuzdur da..
Hatta operatör, sayfada bunu doğru olarak yerleştirmiştir de..
Bazen istisnai olarak, font uyumsuzluğu sebebi ile, bazı harfler uçabiliyor, bazı noktalama işaretleri yok olabiliyor..
Tereddüt ettim ve gazeteyi elime alıp bir daha baktım..
Yooo..
Bir yanlışlık yok..
“Hayvan” ile “Ekrem” arasına yerleştirdiğimiz “virgül” yerli yerinde basılmış..
Hiçbir sorun yok..
Ama belediye kapısına “T.C.” yazarken pek hevesli hareket eden ulusalcılar..
Kuran-ı Kerim’i asli dilinde okumadıkları için eleştirildiklerinde, zeytinyağı gibi üste çıkmak için, “Dilimizi yok sayarak, anlatırken Türkçe’mizi düşmanlaştırma çabalarıyla tanımlama yapmanın da büyük bir yanılgı olduğunun altını çizmek isterim” diyenler..
“Virgül”ün anlamını bilmiyor olmalılar ki..
“Virgül”süz okuyorlar, başlığı..
Bir “virgül”, adamı vezir de eder, rezil de, Ekrem Bey..
Bir “virgül”, kişiyi “adam” da eder, “eşek” de, Ekrem Bey..
Günlük hayatımızda da, çokça kullandığımız bir örnek..
Kelimelerin hepsi aynı..
Hatta kelimelerin dizilişi de bire bir aynı..
Ama aradaki bir “virgül”ün, farklı bir yere konulması ile birlikte, anlamı taban tabana değişen somut cümle örneğimizi verip, Ekrem Bey’in sinirini yatıştıralım..
Kelimelerin tümü aynı, sadece aradaki “virgül”ün yeri değişik iki cümleden birincisi şöyle:
“Oku da adam ol, baban gibi eşek olma!”
Bu cümlede, ne anlatılmak isteniyor?
Karşımızdaki çocuğa; okuması öneriliyor.. Sonuçta da adam olması öneriliyor.. Ve “babası gibi eşek sıfatını üstleneceği bir duruma düşmememesi” de hatırlatılıyor..
Aynı kelimelerin, sadece aradaki “virgül”ün farklı yerde konulmuş, ama bu farklılık sebebi ile anlamı bambaşka bir hale dönüşen ikinci şekli ise şöyle:
“Oku da adam ol baban gibi, eşek olma!”
Bu cümlede ise, “çocuğun babası kendisine örnek gösteriliyor ve onun gibi okuyup, adam olması gerektiği hatırlatılıp, aksi takdirde eşek kalacağı uyarısı” yapılıyor..
Evet, sadece bir “virgül”ün yeri değiştirilerek, bire bir aynı kelimelerle, aynı dizilişle iki birbirine zıt cümle üretmiş oluyoruz..
Birisinde babaya “eşek” demiş oluyoruz.
“Baba”nın okumadığını söylemiş oluyoruz.
Diğerinde ise..
“Baba”nın okuduğunu, ideal bir kimliği olduğunu söylüyoruz..
Haydi şimdi buyrun, yüksek lisanslı Ekrem Bey’e, soralım..
“Hayvan, Ekrem’in umurunda değil” cümlesindeki “virgül”ü mü görmedin?
Yoksa ilkokul çocuklarının bile ezbere bildiği meşhur “virgül” kaydırması ile bambaşka anlama gelen, “oku, baban gibi, adam ol, eşek olma” ifadeleri etrafında oluşan örnek mi aklına gelmedi?
Ekrem Bey ilkokulu bitireli, yıllar olmuştur..
Bu ayrıntıyı atlamış olabilir..
Ama şu an o çağda çocukları var..
Onlara ders çalıştırırken de, görmüş olmalı idi..
“Virgül çıkarıldığında anlamı bozulan cümleler” konusunu..
Şu örnekler veriliyor, ders kitabında:
Önce “virgül”lü örnek:
“Hasta, doktora seslendi. (Bir hasta, bir doktora seslenmiş.)”
Bu da “virgül”süz örnek:
“Hasta doktora seslendi. (Biri, hasta olan bir doktora seslenmiş.)”
Bu örnekler, Ekrem Bey’in çocuklarının ders kitaplarından alınan örnekler..
Bilmiyorum, uzatmaya gerek var mı?
Bizim açımızdan yok..
Biz, çiğ yemedik ki, karnımız ağrısın..
Ama birileri, sabah akşam karınlarını çiğ ile doldurup, sonra da “niye ağrıyor” diye soruyorlarsa..
Yediklerine bir baksınlar.. Sebebini anlarlar..
Bu vesile ile..
Bir gazeteye, saygısızca bir üslupla saldıran bu belediye başkanına karşı..
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden başlayın..
Diğer meslek bağlantılı tüzel kişiliklere kadar..
Nasıl sessiz kalındığını görüp, bunların “Objektiflik” kavramından ne anladıklarını da tespit etmiş olalım..
Bu siyasilerin, “mahalli idareler”den, Allah korusun bir de “merkezi idarelere” seçilmesi halinde..
Gazetecilere neler yapabileceklerini, bugünkü uygulamalarından yola çıkarak tahmin etmiş olalım..