BIST9.079,97%3,10
USD32.4322%0.27
EURO35,0288%0.03
ALTIN2.325,38%0.21

PKK’nın barosu zaten var, bıraksınlar da bizim de olsun!

Ali Karahasanoğlu

Abone OlGoogle News
07 Temmuz 2020 09:51

Baro yönetimindeki ideolojik isimler..

“Biz savunmayız, biz hukuk adamıyız” diyorlar.

Yalan söylüyorlar..

En aktüel örneği...

Madımak’ta 33 kişi öldürüldüğünde kınama üstüne kınama yapıyorlar.. Madımak’ın yıldönümlerinde, sektirmeden açıklama yayınlıyor, tekrar tekrar lanetleme yapıyorlar..

Başbağlar’da 33 kişi öldürüldüğünde ise, görmezden geliyorlar.. Yıldönümlerinde küçücük bir açıklamayı bile gereksiz görüyorlar.. Suskun kalıyorlar..

Ölenlerin sayıları bile aynı..

Ama onlar, ideolojik davrandıklarını ispatlamak için, böyle militanca tavır alıyorlar..

Önceliklerinin hukuk değil siyasi görüş olduğunu kanıtlıyorlar..

Baroların yönetimindeki militanlar..

“Biz savunuruz, biz avukatız” diyorlar..

Yalan söylüyorlar..

Madımak’tan dolayı yargılananların avukatlığını almıyorlar.. Hatta alanları fişliyorlar.. Müştekiler lehine açıklama üstüne açıklama yapıyorlar.. Mahkeme heyetlerini suçluyorlar.. Savunmadan değil, savcıdan yana tavır alıyorlar..

Başbağlar’da ise, müştekilerin yanında değil, sanıkların yanında duruyorlar.. Eli kanlı katillerin yanında duruyorlar, teröristlerin avukatlığını üstleniyorlar..

Baro yönetimindeki hukukçu görünümlü isimler..

Düşünce özgürlüğü açıklamalarında çifte standardın kralına imza atıyorlar..

Sol görüşlüler ile ilgili açılan her davayı, “Düşünce özgürlüğüne kısıtlama” diyerek kınıyorlar.. Onların bedava avukatlığını üstleniyorlar.. Bu ülkenin askerine/polisine/yöneticisine küfür edenlerden bir tanesi için, suç duyurusunda bulunmuyorlar.. Bu suçlardan yargılananlar mahkum olursa, “Niye indirim yapılmadı, niye daha hafif ceza verilmedi, düşünce özgürlüğü kısıtlandı, diktatörlük uygulamasına geçildi” diye, mahkemeleri sorgulamaya tabi tutuyorlar..

Sözkonusu Akit’in yazarları, Akit TV’nin sunucuları olduğunda.. Suç duyurusunu kimseye bırakmadan, hemen kendileri yapıyorlar. Düşünce özgürlüğü, akıllarına hiç gelmiyor. mahkemelerde “Biz Akit çalışanlarının cezalandırılmasını istiyoruz” dilekçeleri ile boy gösteriyorlar.. Mahkemelerden, “Cezalandırın, cezalarını azami sınırdan verin.. Cezalarda indirim uygulamayın.. Cezaları ertelemeyin, direk hapse atın” taleplerinde bulunuyorlar..

Sonra çıkıyorlar karşımıza..

“Hukuk.. Demokrasi.. Özgürlük.. Basın hürriyeti.. Düşünce ve ifade özgürlüğü” söylemleri ile suç bastırıyorlar..

Samimi değilsiniz beyler..

Dürüst değilsiniz..

Başörtü yasağını bizzat kendiniz, üyeniz avukatlara, stajyer avukatlara yıllarca uyguladınız.. İnsanları kıyafetlerinden dolayı yargıladınız.. Disiplin cezası verdiniz, duruşmalara girmekten men ettiniz.. Ruhsatını vermediniz..

Ama açık giysisi sebebi ile toplu taşıma aracında sözlü hakarete uğrayanları gördünüz mü, kırmızı görmüş boğa gibi, ortada sizi ilgilendiren hiçbir konu olmadığı halde, açıklama üstüne açıklama yaptınız..

İnsanları kıyafetlerinden dolayı, farklı muameleye tabi tuttunuz..

Açık giysilileri el üstünde tutup, tesettürlü insanları ikinci sınıf vatandaş gibi gördünüz..

Aslında bunların açıklamalarını masaya yatırsanız..

Ne kadar ideolojik konu var ise, onlarla ilgili açıklama yaptıklarını..

Ama hukukla ilgili konu var ise, oralarda ise suskun kaldıklarını görüyoruz..

Eşcinseller ile ilgili açıklama yapan barolara bakın..

Bir adli olay olan Madımak hakkında sürekli toplumun bir kesimin suçlayan baroların açıklamalarına bakın..

Bir de..

Türkiye’nin haklarını savunmada elini güçlendirecek konulardaki suskunluklarına bakın..

Münhasır Ekonomik Bölge Sözleşmesi tam da baroların görev alanı ile ilgili bir konu değil mi?

Türkiye’nin elini güçlendirecek paneller düzenlemesi gereken barolar..

Türkiye’nin tezini dünya hukuk kamuoyuna kabul ettirecek uluslararası toplantılar düzenlemesi gereken barolar..

Bu konuda tek bir etkinlik düzenlediler mi?

Hayır..

Hatta, Türkiye’nin sınır ötesi harekatının haklılığının hukuki gerekçeleri için, hangi baronun, hangi etkinliği düzenlediğine şahit oldunuz?

Bir tane baro bile, bu konuda bir açıklama yapmadı..

Ama aynı barolar..

İzmir Barosu’ndan başlayın, Ankara Barosu’na, Diyarbakır Barosu’na kadar..

Sınır ötesi harekatı engelleyecek açıklamalar yaptıklarını gördük..

Adeta Türkiye’nin baroları gibi değil..

Başka ülkelerin baroları gibi çalışıyorlar..

Bakmayın siz bunların, “Çoklu baro olursa, marjinal gruplar ayrı barolar açarlar” itirazlarına..

Bugün tam da, kendilerinin yaptıkları, barolar marjinal grupların elinde imiş gibi yönetiyorlar..

“Yarın çoklu baro olduğunda, PKK’lılar ayrı baro kurabilirler” diyorlar..

Sanki kendileri şu an, PKK’lıların barosu imiş gibi, her olayda teröristler lehine açıklama yapmıyorlar..

Sanki şu anki mevcut barolar, eşcinseller baro kurduklarında, hangi sapkınlıkları temel hak olarak göstereceklerse, onların aynısını hak olarak göstermiyorlar..

Sanki DHKP-C’liler baro kurduklarında, ne tehditler savuracaklarsa, aynısını bugünkü mevcut baro yönetimleri yapmıyor..

Hatta şunu da belirtelim; bugünkü durum, yarın gelecek olan çoklu barodaki “eşcinsellerin barosu”, “PKK’lıların barosu”, “DHKP-C’lilerin barosu” kurulma ihtimalinden daha kötü..

Yarın eşcinseller baro kurarlarsa, sadece eşcinseller ve onları destekleyenler o baroya üye olacak ve açıklama yaptıklarında da, herkes bilecek ki o açıklama, “Eşcinsellerin barosunun açıklaması”..

Tüm avukatlar adına açıklama yapamayacaklar..

Üstelik onların karşısında da..

“Eşcinsellerin barosu”nun yaptığı açıklamanın yanlışlığını dillendirecek, diğer barolar olacak..

Aynısı, PKK’lılar lehine yapılacak açıklama için de, DHPKP-C’liler lehine yapılacak açıklamalar için de geçerli..

Onlar çıkacak açıklama yapacaklar..

Muhafazakarlar da çıkacak, “Bunların dedikleri hukuka aykırı. Doğru değil” diyecekler..

Böylece toplum, eşcinsellerin açıklamalarını, tüm avukatlara fatura etmeyecek..

PKK lehine açıklamaları, DHKP-C’liler lehine açıklamaları, tüm avukatlara fatura etmeyecek..

Ali Karahasanoğlu

Akit TV köşe yazarı