“Virüs”te ortada olmayan BM, FETÖ’cülere özgürlük istiyor!
Ali Karahasanoğlu
Affedersiniz, şu Suriyeli göçmenler hakkında, siz Birleşmiş Milletler’den ciddi bir açıklama duydunuz mu?
Ben duymadım..
“Suriye’den göç eden 4 milyon insanı, Türkiye misafir ediyor. Yazıktır, günahtır.. Bir ülkenin başına yıkılmaz bu kadar insan.. Dünya devletleri çok acil olarak, bu göçmenlerin tüm masraflarını üstlenmeli. Pamuk eller cebe” denildiğini duydunuz mu?
Ben duymadım.
İlk göçmen dalgasını gargaraya getirdiler..
Peki ya sonrası..
Her an patlamaya hazır bekleyen, Suriye rejimi ve Rus kuvvetlerinin baskısı altındaki İdlib’den Türkiye’ye göç etme ihtimali olan 3 milyon nüfus için, “Bundan sonrasını Türkiye kaldıramaz. Ya yeni dalgayı kabul edecek ülkeleri bulalım. Ya da idlib’i karıştıracak, oradaki sivil halkı tedirgin edecek hareketlerden rejim de Rusya da kaçınsın” diye bir açıklama duydunuz mu?
Ben duymadım.
Haydi o konuyu geçelim..
Koronavirüs konusuna gelelim..
Koronavirüs salgınının başlamasından bu yana, dünya genelinde konuyu bir merkezden yönetecek bir adımı, Birleşmiş Milletler attı mı?
“Bütün bilgiler bana gelecek, ilaç çalışması da, aşı çalışması da, tedavi yöntemleri de, tanı testleri de.. Dünyada olağanüstü hal ilan ediyoruz. Bütün bilgileri tek elde topluyoruz. Aksi hareket edenler için, bu salgın sorunu çözüldükten sonra uygulayacağımız müeyyideler, ne kadar ciddi olduğumuzu gösterecektir.. İnsan sağlığı, birkaç devlet başkanının yanlış tercihlerine terk edilemez” deyip, ciddi bir tavır ortaya koydular mı?
Hayır..
Bu; “ilgisiz kalan” tavırlar.
Bu; “seyirci konumundaki” tutumlar..
“Dünyada insanlığı tehlikeye götüren bir şeyler oluyor ama. Biz acaba, bu işin neresinden tutsak ki. Bilemedik” şeklindeki kararsız tepkiler..
Ve en sonunda..
Birleşmiş Milletler kendisini gösterdi..
Belki diyebilirsiniz ki, “canım klasik bir açıklamaları. Niye böyle büyütüyorsun ki?”
Ben büyütmüyorum..
Türkiye’de yayın yapan ve kendilerini ısrarla FETÖ karşıtı yayın organları olarak gösteren internet siteleri büyütüyor..
Televizyonlar büyütüyor.
Bugün elimize alacağımız, sol tandanslı gazetelerde de göreceğimiz üzere, muhalifler büyütüyor..
Neymiş Birleşmiş Milletler’in açıklaması?
İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet vasıtası ile yapılmış.
Koronavirüs ile ilgili bir açıklama ama..
Beklediğiniz üzere, insanlığı ilgilendiren bir açıklama değil..
Kendi halinde yaşayan değişik ülkelerde yaşayan insanları bu tehditten kurtarma amaçlı bir açıklama değil..
“Çocuklarımızı, yaşlılarımızı, bu tehditten nasıl kurtarabiliriz” başlığı altında bir açıklama değil..
Ya ne?
Tam da, Türkiye içinde her olumsuz olayda yaptığımız, “Acaba bu da mı FETÖ’nün bir operasyonu” dediğimiz üzere..
Her karışık işte imza atana sorduğumuz, “Bu da mı FETÖ’cü acaba” sorusundaki gibi..
Şimdi ben de..
Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Komiseri Michelle Bachelet’e soracağım:
“Abla, sen de mi, Fetö’cüsün?”
Niye soruyorum bunu?
Çünkü Michelle abla, BM adına yaptığı açıklamada diyor ki:
“Yeni tip Koronavirüs(Covid-19) salgını sırasında kalabalık cezaevlerinde sosyal mesafenin korunması imkansızdır. Cezaevindeki kalabalıkların azaltılması gerekir. Salgının bakımevleri ve psikiyatri hastanelerinin yanı sıra cezaevlerini ve (göç) geri gönderme merkezlerini vurmaya başladığı açıktır. Cezaevlerindeki kalabalığın azalması için hükûmetlere siyasi ve düşünce tutuklularını serbest bırakma çağrısında bulunuyoruz.”
BM’den Michelle abla bu açıklamayı yapar da..
Bizdeki FETÖ karşıtı gibi yayın yapan, ama FETÖ lehine her fırsatı değerlendirmeye kalkışan medya organları boş durur mu?
Onlar da hemen, ana manşetlerine, bu çağrıyı yerleştirdiler..
“Bakın bakın.. BM acil çağrıda bulunuyor, cezaevlerini boşaltın diyorlar” başlıklı haberler yaptılar..
BM, darbe yapıldığı günlerde bizim elimizden tutmuş olsa idi.
Kaçan darbecilerin sığınma talepleri, başka ülkeler tarafından incelendiği günlerde, “Türkiye’de meşru hükümeti devirmek isteyenlerin talepleri, üyemiz devletler tarafından geri çevrilmelidir. Aksini kabul etmek mümkün değildir” şeklinde bir açıklama yapıp, Türkiye’deki meşru sisteme destek vermiş olsalardı..
Belki bugünkü çağrılarına da, samimi bir uyarı gözü ile bakabilirdim.
“O tarihte darbeye karşı çıkmışlardı. Bugün de, dünya devletlerine, iyiniyetli bir çağrı yapıyorlar” derdim. Ama o gün, darbecilere kucak açan devletler sessiz kalıp, şimdi ülke içindeki tutuklanmış darbecileri çıkartmak için, “siyasi suçlu” tanımlaması yaparak, Türkiye açısından özellikle FETÖ’cüleri tahliye ettirmek için çaba sarfediliyorsa..
Sorumuz çok daha anlamlı hale geliyor:
“Michelle abla.. Sen Fetö’cü müsün?”
Hatta..
BM’ye sormamız lazım:
“Sayın BM yetkilileri.. Siz FETÖ’cü müsünüz?”
Hani Türkiye’nin gündeminde olan, hemen birçok suç cinsi için, genel olarak bir ceza indirimini tavsiye ediyor olsalar..
Biz yine de, “terör suçluları hariç tutulsun” deriz de..
Onların genel anlamda bütün suçlular için erken tahliye teklifi yapmalarında bir artniyet aramayabiliriz.
Ama sadece “siyasi suç tutukluları için” tahliye talebinde bulunuyorlarsa..
Artniyetlerini dört dörtlük ispat etmiş olurlar..
Hani soracağım, “Siyasi suç tutukluları kimlerdir, Michelle abla..”
“Pensilvanya’da özgür şekilde düşüncelerini açıklayan, hakkında hiçbir tutuklama kararı infaz edilmeyen Fetullah Gülen var ya.. Ona bağlı olduğu için Türkiye’de tutuklu olanları kastediyorum” diyeceğinden, eminim..
O zaman, ne biz soralım, ne de onun cevap vermesini bekleyelim..
“Bas git Michelle. Sen işine bak” diyelim..
Türkiye’de darbe yapmak isteyenleri serbest bıraktırmak isteyenlere fırsat vermeyelim.