Emeklilikte yaşa takılanlar vardı..

Sorunları çözüldü..

Şimdi sıra, siyaseti kirletenleri, müteahhit kafalı politikacıları, sandıkta kazanamadıkları başarıları kaset-şantaj metodları ile elde etmeye çalışanları emekli etmek..

Tarih de 31 Mart akşamı..

31 Mart akşamında, 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce’ye kaset şantajı yaparak adaylıktan el çektirenler kimlerse, hepsi tek çırpıda emekli edilmeli..

Devamında, Hatay’da acemi bir senaryo ile TİP’ten aday olarak CHP’nin oyunu bölme ihtimali güçlü olan Gökhan Zan’a şantaj yapılarak sergilenen oyunun aktörleri emekli edilmeli.,..

Gökhan Zan adaylıktan çekilmedi ama..

TİP onu adaylıktan çektiğini açıkladı.

Bu mümkün mü?

TİP adaylıktan çektiğini açıklayabilir de.

Gökhan Zan yine seçime girer..

TİP’in açıklaması, kendi tabanına bir mesajdan ibaret kalır: “Bize oy vermeyin.”

Siyaset bunu da mı yaşayacaktı?

Bir parti, seçmene çağrı yapıyor: “Bize oy vermeyin.”

Aslında bu karanlık ilişkilerin arkasında ne var?

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Kocaeli Gebze Belediye Başkan adayı olduğunu açıklarken, CHP ve HDP de bu ilçede aday çıkarmadı..

TİP, CHP’lilerin destekleyeceği genel başkanları ile Gebze’de seçime girerken..

CHP’ye bir şeyler vermesi gerekmiyor mu?

Onlar da, Hatay’da, kendi adayları olarak açıkladıkları Gökhan Zan’ı geri çekmeye kalkışarak, diyetlerini ödemiş oldular.

Ama o kadar çapaçul işler yapıyorlar ki..

3 Mart’tan sonra, partilerin adaylarını geri çekemeyeceklerini bile bilmiyorlar..

Onlar “adaylığı geri çektik” diyorlar..

Gökhan Zan ise, “Adaylığım devam ediyor” diyor..

Siyaseti ne kadar kirlettiler, ne kadar pespaye duruma düşürdüler, görüyor musunuz..

Ve nihayetinde, gelelim balya balya avrolara. Demet demet dolarlara..

“Dürüst siyaset” yapacaklarını iddia edenler.

“Şeffaf siyaset yapacakları”nı öne sürenler..

Çamurun en reziline imza atıyorlar..

Özel hayatları için bir taşınmaz satın almış olurlar..

“Partiyi ilzam etmez” derim.

Adamlar, CHP’ye, il binası satın alıyorlar..

Tapuda 24 milyon.

Gerçekte 41 milyon..

İl Başkanı Özgür Çelik, “Bir işadamı, ismini gizleyerek 15 milyon verdi. Açıktan yapılan ödeme, işte o 15 milyondur” diyor.

Parayı teslim eden Fatih Keleş ise, “Beylikdüzü İlçe Başkanımız Turan Taşkın Özer, ilçede toplanan paralardan, kendisinde olanı vereceğini söyledi” diyerek, il başkanının bir işadamından geldiğini iddia ettiği paranın, aslında tüm Beylikdüzü’nde toplanan para olduğunu söylüyor..

Çıkın çıkabilirseniz işin içinden..

Hani Boğaz’da bir balıkçıda buluşup, bu işi çözebilirlerdi ama.

Her biri ayrı bir telden saz çalıyor..

Ve son olarak, dün mal sahibi şirketin tek ortağı Ali Rıza Braka çıkarıldı sahneye.

Bu kişi de, bambaşka bir senaryo ile karşımıza çıkıyor..

Tapu belgelerinde taşınmazın sahibi şirket olarak kayıtlı göründüğü halde, şirketin tek ortağı, “Taşınmazın sahibi Hasan Can isimli emanetçi” diyor..

Kafamız hepten karışıyor.

Taşınmazın önceki sahibi, Beylikdüzü’nde birçok inşaatı olan ve Ekrem İmamoğlu’nun da kankası durumundaki Ali Gül olunca.

Ali Gül; şu an yine CHP’li Büyükçekmece Belediye Başkanlığı sınırları içinde kaçak inşaatlar ve onlar için verdiği rüşvetten dolayı tutuklu olunca..

Motoru hepten yakıyoruz..

Hasan Can, acaba Ali Rıza Braka adına mı emanetçi?

Yoksa..

Ekrem İmamoğlu adına mı emanetçi?

Gelin çıkın işin içinden..

Ki, milyon dolarların konuşulduğu taşınmaz satışında, Ali Rıza Braka isimli muhterem, bir de demesin mi ki, “Noterde 24 milyon üzerinden taşınmaz satış vaadi yapıldı. Bunun sakıncalı olduğunu düşünmedim.”

Abi, sen kafayı mı yedin?

Noterde, 24 milyona satış vaadinde bulunmak demek..

Karşı tarafa, 24 milyonu verip, taşınmazı alma hakkı vermek demek..

Sen noterde o sözleşmeyi yaptıktan sonra, elini güçlendirmiyorsun.

Tam aksine, taşınmazı ucuza satmak konusunda, kendini bağlıyorsun..

Milyonlardan bahseden bir işadamı, bu kadar ucuz bir hataya nasıl imza atar?

Ama görüntüdeki bu isim de.

Gerçekte emanetçi ise..

Arkasında zaten tüm işleri kotaran Ekrem İmamoğlu var ise..

Her şey mümkün.

Tam bu sırada, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, dünkü konuşmasındaki “Siyaset tembellerini emekliye ayıracağız” sözü ajanstan önüme düşüyor..

Ama ben “siyaset tembelleri” yerine.

“Politika üçkağıtçıları” ifadesini tercih ediyorum..

Kendi partisinin bir önceki seçimdeki cumhurbaşkanı adayına, yeni seçimde cumhurbaşkanı adayı olmaması için şantaj kaseti servis edenler mi dersiniz..

İyi Parti’den milletvekili adayı olan birisini, TİP gibi diğer uçtan bir partiye belediye başkan adayı olarak transfer edenler mi dersiniz.

Sonrasında da, TİP’in genel başkanı lehine Gebze’den aday göstermeyen CHP’ye jest yapmak için, Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayını, geri çekmek için sahte telefon konuşmaları üretmek mi dersiniz..

Ve bir il binası satın alınırken, olayın içindeki 10 kişiden, 10 ayrı ifade ile karman çorman olmuş bir satış hikayesi mi dersiniz..

Bunların hepsini, emekliye ayırmak zorunlu..

EYT çıktı. Emekliler çoğaldı.

31 Mart akşamı da, politikayı kirletenler emekli edilse, kötü mü olur?