Türkiye’nin milli muharip uçağı Kaan, ilk uçuşunu yaptı..

İngiliz haber ajansı Reuters tüm abonelerine haberi geçiyor: “KAAN, gökyüzüyle buluştu. Türkiye’nin ilk milli savaş uçağı olan KAAN, ülkenin hava kuvvetlerini geliştirme çabalarının bir parçası olarak ilk uçuşunu tamamladı.”

Alman Welt gazetesi “Bu dönüm noktası, Türkiye’nin bir savaş uçağı ülkesi olarak yükselişine işaret ediyor.. KAAN ilk uçuşunu başarıyla tamamladı” diyor, ekliyor: “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan için bu, ABD’ye karşı kazanılmış bir zafer anlamına geliyor.”

Çin devlet televizyonu konuşuyor..

Yunan devlet televizyonu ERT, KAAN’ın ilk uçuş görüntülerini paylaşıyor.. Teknik özelliklerini anlatıyor..

Azerbaycan Kafkas İnfo haber sitesi, KAAN’ın Türkiye’nin en önemli teknoloji projelerinden biri olduğuna aktarıyor.

İran’ın TASNİM haber ajansı haberini veriyor. İtilaat gazetesi “Türk ordusunun ilk milli savaş uçağı Kaan, Ankara semalarında uçtu” başlığını atıyor.

Rus haber ajansları İnterfax “Türk beşinci nesil avcı uçağı ilk uçuşunu yaptı” diyor. TASS haber ajansı, Rus şirketlerin KAAN avcı uçağı projesinde Türkiye ile çalışmaya hazır olduklarını açıkladığını yazıyor.

Fransız medyasında var..

Peki ya savaştan kaçarak, yurdumuzda geçici bir süre kalmak için yardım isteyen Suriyeli göçmenlere “Burası Türk yurdu” diyerek, ırkçılık yapıp, kovmak isteyenler ne yapıyor?

İki satır Kaan’ın haberini yapıp, gurur duyduklarını yazabiliyorlar mı?

Cumhuriyet gazetesi, birinci sayfasından, Kaan diye bir kelimeyi geçiriyor mu?

Geçirmiyor..

Göçmenlere karşısınız, anladık, çünkü onlar insan..

Peki Türkiye Cumhuriyeti’nin gururu Kaan’a niye karşısınız..

Niye iki satır haberini yapamıyorsunuz?

Nazım Hikmet için yer bulduğunuz sayfada, Kaan’a niye yer bulamıyorsunuz?

Sözcü gazetesi, ülkeye gelen yabancı sermaye arasında ayrımcılık yapıp, İngiliz sermayesi getirecek olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu manşetten verirken.. Katar’dan gelen milyar dolarlar için ise, “Katar Katar satıldık” derken.. Yerli sermaye ile, yerli beyin ile, yerli emek ile, önceki gün ilk uçuşunu başarı ile tamamlayan Kaan’ı niye görmüyor?

Onlar görmedi diye, Kaan yok sayılacak değil.

Kaan, yurdumuzda gözü olanları titretiyor..

Ama Sözcü, Kaan’ı görmüyor, göstermiyor, gizliyor..

Marx ile yatıp, Lenin ile kalkan Birgün gazetesi de benzer tavır içinde..

İçimizi esas acıtan ise, Kaan’da da, dünyanın gözlerini Türkiye’ye çevirten İHA’larda ve SİHA’larda, diğer tüm teknolojik üretimlerde, sanayinin hemen her dalında, savunma sanayimizin tamamında; temelleri atan Erbakan hocamızın talebeleri olduğunu iddia eden Milli Gazete..

Erbakan hocamızın tabiri ile, “Kibrit kutusu kadar” görebilmiş Kaan’ı..

Adnan Menderes’in izinden gittiğini öne süren Yeni Asya, hiç görmemiş..

Stratejik Derinlik kitabı ile, dünyanın yeniden yapılanmasında felsefi tezler üreten Ahmet Davutoğlu’nun gazetesi Karar da, Kaan’ı pek kayda almamış, o da küçücük bir fotoğraf ile, resimaltı yapıvermiş, Türkiye’nin gururunu.

Halk TV mi?

Onlar, CHP ile DEM arasındaki ittifakı gizlemek için 24 saat perdeleme operasyonuna dalmış..

Kaan uçuyormuş, F13 ile yarışacak özelliklere sahipmiş..

Halk TV’nin ilgisini çekmiyor..

Halkı, suni sorunlarla meşgul etmekle ilgileniyor..

Ya Sözcü TV?

“Aman ne yapalım da, millet Kaan’ı görmesin” derdinde..

Hani nerede okuru bilgilendirme.. İzleyiciyi gelişmelerden haberdar etme görevi?

Yunan gazetesinin bile kıskançlıktan patlayarak verdiği haberi, Türküm diyen, hatta bunu ırkçılık boyutuna vardıran Sözcü TV niye vermez?

Sözcü TV, Ersan Şen’i ekrana çıkartıp, gırtlağını patlatarak, “Kardeşim yaptı işte.. Türkiye bir şey yapamaz diyenler patlasın. Yaptık, uçurduk.. Hem de tüm engellemelere rağmen. Sadece yurtdışından değil.. Yurtiçinden de yüzlerce engellemeye rağmen, başardık. Adam başardı.. Helal olsun” diye niye konuşturmuyor..

Fatih Altaylı denilen hokkabaz..

“Bir tane uçak karada ‘tar, tar, tar’ diyerek gidiyor. Daha yerden tekerlerini 10 santimetre bile kesmedi.. Motorla mı gidiyor tekerleklerine motor mu koymuşlar onunla mı gidiyor. Belki 2030’da deneme uçuşuna başlayacak. Belki 2035’te.. İnsanlara hayal satmayın. Büyük yalanlar söylemeyin” diyen şarlatan.

“Tar tar tar gidiyor” dediğin uçak.

Gözünü açıp kapatana kadar 8 bin feet’e yükseldi mi?

Yükseldi.

“Daha yerden 10 cm lastikleri yukarı çıkmadı” dediğin uçak, gökyüzünde gözlerinden kaybolana kadar yükseldi mi?

Yükseldi..

“Deneme uçuşu bile 2030’da ya olur, ya olmaz” dediğin uçuş, 2024’de başarıldı mı?

Başarıldı..

Togg yerli arabası ile benzer şekilde yaptığı alayların hepsini yalayıp yutmak zorunda kalan Altaylı, şimdi Kaan’ın ilk uçuşu sonrasında, niye özrünü tekrarlamıyor?

Bunlara, yalan yazdıkları için, niye bir ceza verilmiyor?

Yok yok hapse atmaya gerek yok..

TOGG fabrikasına çağırıp, ağırlamayın yeter..

Atatürk Kültür Merkezi’ne çağırıp, akşam yemeğinde beraber olmayın yeter..

Kaan uçağını gezdirmeyin yeter..

Gitsinler Yunanistan’a.. Orda Yunan dostları ile birlikte yas tutsunlar..

“Yapamazlar. Başaramazlar. Bitiremezler” korosu ile duvarlara bağırsınlar..

Biz de soralım:

“Kaan’ı yazamayanlar Türk olabilir mi?”

Sorumuzu devam ettirelim:

“Kaan’ı itibarsızlaştırmaya çalışanlar, Anadolu’nun çocuğu olabilirler mi? Vatanperver olabilirler mi?”