BIST10.370,71%2.46
USD40.36%0,12
EURO46,9832 %0.41
ALTIN4.334,39 %0.18

Köpek balıkları kan kokusunu alınca

Ali Karahasanoğlu

Abone OlGoogle News
20 Haziran 2023 14:55

Gazetelerde ardı ardına haberler var.

Türkiye’de yayımlandıkları halde, kendi bulundukları ülkeyi; Türkiye’yi kötüleyen, itibarını zedeleyen haberler.

Avrupa’yı ise göklere çıkartan, Amerika’yı adeta tabulaştıran haberler.

Karar gazetesinden bir haberle başlayalım.

Karar gazetesi, birinci sayfasında çok önemli bir haber gibi sunmuş. İngiliz turistler, Antalya’da bir otelde zehirlendiklerini iddia etmişler. Seyahat acentesinden açıklamalar alınmış, mağdur olduğu iddia edilen turistler konuşturulmuş, sonuçta da İngiliz turistlerin dava açma hazırlığı içinde oldukları belirtilmiş.

Dersiniz ki; Karar gazetesi Türkiye’de çıkan, Türkiye’nin menfaatlerini koruyup-gözeten bir gazete değil de, İngiltere’de çıkıp, İngilizlerin haklarını savunan bir gazete.

Neyse ki birinci sayfalarında, haberin son satırına sıkıştırmışlar; Antalya’daki otel yetkilileri, İngiliz turistlerin hastalanmalarının sebebinin, otel kaynaklı değil, virüs kaynaklı olduğunu açıklamış.

Otel yetkililerinin bir cümlesini koyarak, böylece savunmaya da yer vermişler.

Ne diyelim buna da şükür.

Ama Antalya’daki otel yetkilileri virüsün kaynağı neresi, onu açıklamamışlarsa da..

Biz tahmin edelim; Türkiye’nin turizmde rekor üzerine rekor kırması, batılı sömürücüleri korkutmuş olmalı.

Onun için de, Türkiye’deki uşaklarına emir vererek, İngiliz turistlerin zehirlendikleri haberini birinci sayfadan verdirtmişler.

Almanya’da Türkler yakıldı, cinayetlere hedef oldular. Kaç Alman gazetesi, kaç defa birinci sayfalarından, o katliamları, o cinayetleri yazabildi?

Alman gazeteleri, Türklere yönelik cinayetleri yazamadılar ama, Türkiye’deki uşaklar, daha İngiltere harekete geçmeden, durumdan vazife çıkartıp İngiliz turistlerin cinayet de değil hastalık haberlerini yapıveriyorlar..

Türkiye’nin turizm gelirlerini dizginlemek için yapılan haberler, İngiliz turistlerin rahatsızlandıkları ile sınırlı değil.

Antalya’da bir tekneden, köpek balığı görüldüğüne ilişkin haberler de sırada bekliyor. Heyecan arayan turistler, böyle bir haber üzerine, özellikle Antalya’yı tercih edebilirler. Ama üç tane heyecan arayan turist böyle bir tercihte bulunabilir de, üç bin tanesinin ise tam aksine, tercihini değiştirip bir başka ülkeye tatile gideceği aşikar.

Kan kokusu alan köpek balıklarının da amacı, işte tam olarak bu!

Hele hele, “Kıyıya 200 metre mesafede köpek balığı” derseniz, burdaki amacın, Türkiye’deki turizmi baltalamaya yönelik bir çaba olduğunu uzun uzun izaha hiç gerek kalmaz.

Kan kokusu alan ve hızla saldırıya geçen köpek balıklarının aktiviteleri bitti mi?

Ne mümkün?

Soldan çarklı gazeteler bir haftadır, tam da okullar tatile girerken, gerek yurt içi ve gerekse yurtdışı turizmin canlanacağı bir dönemde, uzun uzun kızamık vakalarından bahsediyorlar.

Türkiye’de kızamık vakaları patlamış, hatta iki de ölü varmış.

Sadece soldan çarklı, Türkiye düşmanı bir-iki gazetenin haberi değil bu.

Tabipler odaları da ciddi ciddi bu yönde açıklamalar yapıyorlar. Hatta isimler veriyorlar.

Açıklamanın ya da haberin başlığında, Türkiye’de Türk vatandaşı çocukların öldüğünü zannediyorsunuz.

Haberi okuduğunuzda ise, yurtdışından bir hafta önce gelen bir çocuğun, büyük ihtimalle yurtdışında kaptığı hastalık sebebiyle vefatı anlatılıyor.

Tabii ki kızamık salgını tehlikesine karşı uyanık olalım. Tehlikenin üzerine gidelim, kızamık aşısını ihmal etmeyelim.

Bunu diyebilirsiniz, ama kan kokusu alan köpek balıkları gibi, büyük bir iştahla, koşa koşa bu olayların üzerine gelip, olayları da çarpıtarak, Türkiye’nin kötülenmesi için, Türkiye’nin itibar kaybetmesi için bunları malzeme yaparsanız, kimse kusura bakmasın, bizim de bunu yapanlara kan kokusu alan köpek balıkları deme hakkımız doğar.

Nitekim dün Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıklama yapmak zorunda kaldı. Kızamık vakalarının geçen yıllara nispeten, yurtdışı kaynaklı da olsa bir miktar arttığını, ama ölüm vakasının olmadığını söyledi.

Hatta sayın bakan, şunu da hatırlattı: Yurtdışı kaynaklı vefat eden çocuk, kızamıktan değil, bir başka virüsten hayatını kaybetti.

Tam bu noktada, Türkiye’yi kötülemek, kızamık salgınının merkezi gibi göstermek isteyen tabip odalarına seslenmek istiyorum:

Ne yapmak istiyorsunuz? Türkiye’yi kötüleyerek, Türkiye’de olmayan şeyleri, varmış gibi göstererek, ne elde edeceksiniz, ne kazanacaksınız?

Depremin acısını yaşadığımız ilk günlerde, önce kurtarılmayı bekleyen insanlar için nasıl seferber olunduğunu gizleyip, “günlerdir kurtarılmayı bekliyorlar, duyan kimse yok” dediniz.

Ardından, “yemek bekleyen, çadır bekleyen insanlar” dediniz.. Ardından “salgın hastalıkların eli kulağında” dediniz..

Sabahtan akşama kadar karamsarlık, akşamdan sabaha kadar kötüleme..

O tarihlerde de bu olumsuz propagandayı, yazı konusu edinmek istedim. Ama elim yine de varmadı. Konuyu iyiniyetle yorumlamak istedim. “Amaçları, daha hızlı yardım götürmek, ihtiyaçları daha organizeli karşılamak olabilir. Salgın hastalıklara dikkat çekmek olabilir, bu da bir uyarıdır, bir hatırlatmadır” deyip es geçtik.

Ama sizler, amacınızın uyarı olmadığını, Türkiye’yi kötülemek için bu kara propagandayı yaptığınızı ispatlamak üzere, aynı şeyleri sürekli tekrarladınız.

Günde 3 defa, 5 defa aynı şeyleri papağan gibi tekrarladınız.

Sanki deprem sonrası “bulaşıcı salgın hastalıklar hızla yayılıyormuş da, gizleniyormuş” gibi algı yaptınız.

Ne geçti elinize?

Bugün de yurt dışı kaynaklı, kontrol altındaki kızamık salgını üzerinden, algı üzerine algı yaparak, mesleğinize ihanet ediyorsunuz.

Türkiye’ye gelecek turistleri “aman gitmeyin, çocuklarınızı da götürmeyin. Türkiye’de kızamık salgını var” diyerek engellemeye çalışıyorsunuz.

Medyasıyla, meslek odalarıyla, siyasetçileriyle; Türkiye’nin turizmine balta vurmak isteyenlere sesleniyorum; gerçekler ortaya çıkınca utanacak mısınız?

Korona salgını döneminde, bin türlü yalan uydurdunuz.

“Ölüm sayıları yüksek” dediniz, “yoğun bakım yatakları doldu“ dediniz, “tuvaletler bile sedyelerle dolu, hastalarla dolu” dediniz.

Ama dediklerinizin hepsi yalan çıktı.

Şimdi yine yalan üzerine yalan söylüyorsunuz, gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkacağını bildiğiniz halde, üç gün sürecek algıların peşinde koşuyorsunuz.

Yazımın girişinde “Avrupa’yı göklere çıkartan, Amerika’yı adeta tabulaştıran haberler” demiştik.

Ona da kısaca değinelim.

İtalya’ya giden bir Erasmus öğrencimiz, Almanya’ya iltica etmiş.

“İşte halimiz” diyerek bu konu üzerinden de kan kokusu alan köpek balığı gibi saldırıyorlar.

Oysa deseler ki, Avrupa’da yaşayan; Almanya’da, İngiltere’de, İtalya’da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları % 60 oranında Tayyip Erdoğan’a oy verdiler. Demek ki Avrupa’yı görenler, Avrupa’da yıllardır yaşayanlar, oranın gerçek yüzleri ile tanıştıklarında, oylarını Erdoğan’a veriyorlar.”

Bunu demiyorlar, diyemiyorlar.

Bunun yerine, Erasmus öğrencisi üzerinden, “Türkiye’den kaçan kaçana” algısı yapmaya devam ediyorlar.

Kan kokusuna koşan köpek balığı gibi saldırıyorlar.

Ali Karahasanoğlu

Akit TV köşe yazarı