Hangi konuyu yazayım?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Hazine’nin başına getirdiği Mehmet Şimşek ile ilgili değerlendirmelerini mi?..

Erdoğan’ın, Merkez Bankası Başkanlığı’na getirdiği hanımefendi ile ilgili sözlerini mi..

Yoksa fitne medyasının, “Faiz bu ay % 25’e, üç ay içinde de 40’lara çıkacak” kazan kaynatmasını mı?

Mehmet Şimşek için bir not daha vereyim.. Solcu medyadan birisi, “Nasıl kavga çıkarırız. Erdoğan’ı nasıl başarısız hale düşürürüz” niyeti ile şu iddiayı da ortaya atmışlar:

“Mehmet Şimşek, bir yakınına, ‘Tablonun bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum’ demiş!”

Uydurmanın sonu yok..

Yalanın sınırı yok..

Ahiret inancımız olmasa, biz de oturur ne yalanlar kurgularız..

“Mehmet Şimşek, gerçek tabloyu görünce, Erdoğan’dan affını istemiş..

Erdoğan, bakanlıktan ayrılmaması konusunda Şimşek’i tehdit etmiş..”

Atalarımız ne demiş:

“Dilin kemiği yok”..

Bir gün geldiğinde, tüm yaptıklarınızın ve yapmanız gerekir iken yapmadıklarınızın hesabını vereceğinizden yana imanınız yok ise..

Her türlü yalanı söylersiniz..

Bu noktada bir not düşeyim.. Sonra esas yazı konuma döneyim..

Sözüm söz..

Merkez Bankası Başkanı Hafize hanımefendi, 22 Haziran günü faizi % 25’lere çıkartacak olursa..

Bırakın % 25’leri.. % 10’a çıkartacak olursa, sözüm söz, ömrüm varsa, o güne çıkarsam, o kararı eleştireceğim..

“Hafize hanımın bir bildiği vardır. Çok güzel yaptı.. Zaten faizin artırılması gerekirdi” yalakalığı yapmayacağım..

“Tılsım, faizi yükseltmek idiyse, onu Şahab Kavcıoğlu beyefendi de yapardı. Biz Hafize hanımın, faizi yükseltmeyi çare olarak görmesini doğru bulmuyoruz.. Hafize hanımdan bizim beklentimiz, çakallar sofrasından milletin parasını kurtarması idi..” diyeceğim..

Sözüm söz..

Bu girişten sonra, bu yoğun gündemle ilgili yazmak yerine..

“Erdoğan’ı sandıkta yenemedik, şimdi 3. dünya savaşı çıkartarak nasıl indirebiliriz”i planları yapanların oyunlarına düşmemek için..

Aktüel başka bir haberden giriş yapayım..

Ajanstan geçen haber ilgimi çekti..

Haberde deniliyor ki:

“Manchester United, Katar Şeyhi’ne satıldı” haberini okuduğumda, ilk tepkim şu oldu:

Olimpiyat Stadı’nda, Avrupa Şampiyonası ile ilgili olarak yine Manchester kelimesi geçen bir futbol takımının sahibi Birleşik Arap Emirlikleri’nden birisinin ismi veriliyor ve maçı izlemek üzere geçen hafta sonu İstanbul’a geldiği aktarılıyordu.. Haber mi yanlıştı.

Yoksa… BAE’den bir şeyh, bu takımı Katarlılara mı sattı?”

Bu vesile ile topa girdim..

Öğrendik ki..

Bir Manchester City varmış..

Bir de Manchester United varmış.

Manchester City, yıllar önce Şeyh Mansur isimli petrol milyarderi tarafından zaten satın alınmış..

Şimdi Katarlılara satılan, Manchester United imiş..

Hani ilk aşamada, İngiltere’de iki futbol takımı birden Ortadoğu’dan iki işadamının çıktı. Araştırsak, belki daha kaç takım çıkar, sonraki yazılara bırakıp, konuya dönelim.

İngiltere ligindeki Manchester United futbol takımı, 2005’ten bu yana Glazer ailesinin sahipliğinde imiş.. Habere göre şimdi, Katar Şeyhi Jassim Bin-Hamam Al-Thani’ye satılmış.

Değeri mi?

6.3 milyar avro imiş..

Manchester City ile United’ın farklı futbol takımları olduğunu öğrenince, hem Türk futbolu ile, hem de Avrupa futbolu ile yakından ilgili, Av. Yaşar Baş’a sordum..

Bana Manchestier United ile ilgili son 15 yılda başarısı olmadığından başlayıp, Manchester City’nin 6 yılda 5 şampiyonluğunu, son olarak Olimpiyat Stadı’nda geçen hafta nasıl Avrupa’nın birincisi olduğunu uzun uzun anlattı.

Benim aklımdaki soru ise, Manchester United 6.3 milyar avro ise, Manchester City ne kadar!

Sordum, “En az 10 milyar avro” dedi..

Şimdi buyurun, CHP muhalefetinin, Londra’dan 300 milyar dolar, temiz para getirme hayalini masaya yatıralım..

Şeyh Maktum, yıllar önce bugünün 10 milyar avrosunu, İngiltere’ye transfer etmiş.

Şimdi de Katar Şeyhi Jassim Bin-Hamam Al-Thani, 6.3 milyar avroyu, İngiltere’ye bir başka Manchester takımı için transfer ediyor..

Sonra bu milyar avrolar, Londra’daki tefecilerin komisyonlarını aldıktan sonra Kılıçdaroğlu’nun organizesinde, Türkiye’ye getirilecek..

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bununla gurur duyacak idi..

Kemal beyin cümlesi de şu idi: “Temiz para”

Elinizi vicdanınıza koyun..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Birleşik Arap emirlikleri devlet başkanı ile samimiyetini gözlerinizle görüyorsunuz..

Katar lideri ile, çok daha sorunsuz samimiyetlerini yakından takip ediyorsunuz..

Bazı dalgalı havalar esmiş ise de, Erdoğan’ınSuudi Arabistan veliaht prensi bin Selman ile ilişkisini görüyorsunuz..

İngiltere’den para dileneceğinize..

Bir futbol takımı için, Katar’daki ben diyeyim10. sıradan bir zengin, siz deyin 50. sıradaki bir zengin, 6.3 milyar avroyu gözden çıkardığı bir konjonktürde..

Türkiye AK Partisi ile, CHP’si ile, diğer muhalefeti ile.. Birlik olsa...

O BAE lideri, o Katar lideri, o Suud Veliahd’ı, Türkiye’yi yatırıma boğar mı boğmaz mı!

Samimi olarak söyleyin..

Türkiye’den futbol takımı alıp, parayı ayak oyununa gömsün de demiyoruz..

İki tane yerli araba fabrikası..

İki tane İHA-SİHA fabrikası..

Savunma sanayii ile ilgili yatırımlar..

Olmayacak işler mi?

Ama tam o noktada, Sözcü gazetesinin “Katar Katar satıldık” manşeti gözümün önüne geliyor..

Ve soruyorum:

“Bu manşeti atanlar, vatan haini değildir de, nedir?”

Kendisi İsviçre’de kurulu bir şirketin sahipliğindeki Sözcü gazetesi..

Bir futbol takımı için 6.3 milyar avronun gözden çıkarıldığı bir dünyada, o para sahipleri ile sıkı fıkı olan bir cumhurbaşkanına sahip iken..

Ve zaman zaman da ülkemize yatırım amaçlı, o petrol milyarderi işadamlarından yatırım amaçlı bir transfer olduğunda..

“Katar katar satıldık” demek, ne demek?

Gerçekten merak ediyorum, biri bana izah etsin, “ne demek?