Şecaat arzederken Akşener, darbeciliğini itiraf etti!
Ali Karahasanoğlu
Sözün doğrusu, “şecaat arzederken merd-i kıpti, sirkatin söyler”.
Ne yaptığını bilmeyen şaşkın kişi (etnik tartışmaya girmeyelim, her toplulukta böyleleri vardır), aşka gelip de kendisini övme anlamında/ahkam kesme modunda haykırırken, işlediği suçları tek tek itiraf eder..
Meral Akşener de..
28 Şubat sürecinde 32. Gün programının reklam arasında, M. Ali Birand’a “Refahyol’u ben yıktım” dediği iddia edilince..
Şecaat arzedip..
Haykırmaya başlayınca..
Yıllardır kafamı kurcalayan soruya da, cevap vermiş oldu.
Kafamı kurcalayan soru neydi?
28 Şubat sürecinde, darbeci bir generalden, müsteşarına telefon açılarak “Söyle o kadına, gelirsek oraya, yağlı kazığa oturturuz” tehdidini alan bir İçişleri Bakanı olarak, haydi tüm 28 Şubatçılardan şikayetçi olmadı, bari “bu tehdidi yapandan şikayetçi olsaydı” diye düşünüp dururken..
Akşener’in 28 Şubatçı generallerin hiçbirisinden şikayetçi olmaması ilginçti..
Hatta, “28 Şubatçıların eylemleri darbe midir, siz bir baskı, tehdit gördünüz mü” diye mahkeme tarafından sorulduğunda, Akşener acaba niçin “Evet darbedir” demedi, diyemedi?
“Bana yağlı kazığa oturtma tehdidi yapıldı” niçin demedi, diyemedi..
28 Şubatçılardan korkuyor desem..
O tarihte korkup, istifa etmemiş.
Şimdi 28 Şubatçı generallerin hepsi, AK Parti sayesinde, Tayyip Erdoğan sayesindesanık sandalyesine oturtulmuş.. Şimdi niye o darbeci generallerden korkulsun ki?
Kanal D’nin arşivinde, Susurluk olayı sonrasında İçişleri Bakanı sıfatı ile Meral Akşener ile M. Ali Birand’ın yaptığı röportajın reklam arası kayıtları ortaya çıkınca..
Ve reklam arası kayıtlarda, Meral Akşener dönemin havasına tam bir uyum ile, “aman kimse duymasın” modunda, kısık sesle konuşurken söyledikleri..
Yanlış anlaşılarak, sözleri “Refahyolu ben yıktım” şeklinde bazı sitelerde haberleştirilince..
Akşener şecaat arzederek, kükredi..
“28 Şubatçılar çerçevesi içinde yıkılıncaya kadar, Türkiye’nin ekonomisine, ahlakına, yönetimine önemli katkıları olan bir iktidardı.”
Demek ki ne imiş, 28 Şubatçılar diye bir kavram varmış.
“Darbe mi, değil mi” diye mahkemenin takdirine bıraksa da..
Kendisi de “28 Şubatçılar” diye bir kavramı kabul ediyor, hükümetin kendiliğinden görevden ayrılmadığını, yıkıldığını itiraf ediyor..
O zaman soralım Akşener’e, “28 Şubatçılar yargılanırken, niye ‘Bu bir darbe idi’ demedin, diyemedin?”
Ama olayın daha vahim yanı..
Akşener’in, Birand ile konuşurken sarfettiği sözler..
Diyor ki Akşener:
“Refah-ana koalisyonunu ben yıktım.”
Şimdi burda durup, tespitlerimizi yapalım..
Bu cümle, 1997 yılındaki bir röportajdan.
Yani olayların üzerinden sadece 2 yıl geçmiş..
Unutma, şaşırma olması mümkün değil.
Akşener de net olarak, “Refah-ana koalisyonu” dediğine göre..
Bunu nasıl anlamamız gerekir?
Hatırlarsanız, 1995 seçimlerinden, Refah Partisi birinci çıkmış..
Hükümeti kurma görevi zorunlu olarak Necmettin Erbakan Hoca’ya verilmişti..
Erbakan Hoca, seçim öncesinde Tansu Çiller’den kendisine yönelik çok sert açıklamalar geldiği için..
Anavatan Partisi ile koalisyon hükümeti kurmanın daha kolay olacağı kanaatinde idi..
Zaten Çiller, o tarihte, peşinen Erbakan’ı reddetmişti..
Gerçekten de, Refah Partisi ile Anavatan Partisi koalisyon hükümetini kurdu, kuracak aşamasında iken..
Birdenbire Mesut Yılmaz’a bir telefon geldiği..
Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın “Erbakan ile kesinlikle hükümet kurmamalısınız” tehdidinde bulunduğu..
Ve akabinde, hemen her şey bitme noktasında iken, Mesut Yılmaz’ın hükümette yer almaktan vazgeçtiği.
Ardından, Erbakan Hoca hükümeti kuramadığı için, görevi iade ettiği, arşivlerde kayıtlı..
Bu olayı, Meral Akşener, “Refah-ana’yı ben yıktım” diye anlatıyor ise.
Ben tam bu aşamada, Meral Akşener’i, 28 Şubatçıların tam göbeğine yerleştirmekte haksız mı olurum?
28 Şubatçıların göbeğinde olduğu için, onlardan şikayetçi olmadığını söylersem, haksızlık etmiş olur muyum?
Mesut Yılmaz, Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen telefon sonrasında Refah Partisi ile hükümet kurmaktan vazgeçtiğini söylediği halde..
Meral Akşener, “ben yıktım” diyorsa..
Akşener de aslında, Genelkurmay ile birlikte çalışmış olmalı..
Onun için de, o hükümetin nasıl kurulamadığını biliyor.
Ve şecaat arzediyor..
“Ben yıktım” diyor.. Kimbilir, İsmail Hakkı Karadayı’ya, ‘Mesut Yılmaz’a telefon et’ fikrini, belki de Akşener vermiştir..
Onun için, “ben yıktım” diyor..
Bir hatırlatma daha yapayım.
Sayın Akşener, 28 Şubatçılardan şikayetçi olsaydı..
Belki bu ihtimali dillendirmek, abartılı olabilirdi.
Ama kendisini yağlı kazığa oturtma tehdidi yapanlar için şikayetçi olmadı ise.
Refah-Ana koalisyonu kurulurken, Genelkurmay Başkanı’nın tehdidini gizleyip, “ben yıktım” derse..
Ki, o tarihte kendisi DYP’de, RP ile ANAP’ın koalisyonunu nasıl yıkabilir..
Daha vahimi..
Dün Akşener’in yaptığı açıklamadaki, bir başka hata:
“Refah-Anavatan koalisyonunu yıktık. Yerine ne kurulmuş kardeşim? Refah-Yol kurulmuş…”
Bu bilgi doğru mu?
Değil..
Refah-Anavatan koalisyonu yıkılınca, daha doğrusu koalisyon hükümeti tam kurulma aşamasında iken bozulunca..
Yerine Ana-Yol kuruldu.
Yani Anavatan Partisi ile DYP koalisyon hükümeti kuruldu.
Refah-Yol değil..
Akşener, bazı gerçekleri gizlemek için, öylesine gaf yapıyor ki..
Artık, Birand ile reklam arasındaki “kısık sesli konuşması”nın sebebini soramıyorum.
“Ramazan Bayramı şeker bayramı dönemini hatırlayın” cümlesi kurarken, önce “Ramazan Bayramı” deyip, sonra niçin ve kimden korktuğu için “Şeker Bayramı” deme ihtiyacı hissettiğini sorgulayamıyorum..
Bir gün Akit TV’ye konuk olursa, sorarız inşaallah!