BIST9.311,88 %-2.19
USD39.4185%0,17
EURO45,5485 %-0.29
ALTIN4.328,32 %1.03
Gündem

İskilipli Atıf Hoca ümmetin şehididir!

Eski Milletvekili Yazar Dr. Mehmet Sılay, İskilipli Atıf’ın son üç kitabı olan Tesettür-ü Şeri, Din-i İslam’da Men’i Müskirat ve onu idama götüren Frenk Mukallitliği ve Şapka’nın, yönünü Avrupa’ya çeviren, savaşarak Çanakkale’den kovduklarımıza imrenen ve İslami hayata sırtını dönen, modernist yönetimi rahatsız edecek nitelikte olduğunu belirterek, “İskilipli Atıf Efendi yalnız Türkiye’nin değil bütün ümmetin şehididir” dedi.

Abone OlGoogle News
15 Mart 2021 10:57

Son devrin din mazlumlarından İskilipli Atıf Hoca ne zaman gündeme gelse laikçi kesimlerin kinleri de ortaya çıkıyor. Suçsuzluğu belgelerle sabitken insafsızca saldırmayı sürdürüyorlar. Şehadetinin üzerinden yaklaşık bir asır geçmesine rağmen Atıf Hoca konuşulmaya devam ediyor. Öyle görünüyor ki bundan sonra da konuşulmaya devam edecek. Çünkü Atıf Hoca yönünü Batı’ya çeviren ve Batı’nın değerlerini kendi politikası haline getiren sistemin düşman olarak gördüğü kesimlerin sembolü olarak değerlendiriliyor. Aslında Atıf Hoca üzerinden resmî ideolojinin dine ve dindarlara bakışını net bir şekilde görebiliyoruz. Vefatının seneyi devriyesinde Çorum Valisi’nin hürmetkâr anmasından sonra Kemalist dergi ve gazetelerde Atıf Efendi aleyhine yönelik saldırgan yazılar kaleme alındı. Biz de bu vesileyle İskilipli Atıf Hoca üzerine değerli çalışmaları olan Eski Milletvekili Yazar Dr. Mehmet Sılay ile Atıf Efendi üzerinden yakın Türkiye tarihiyle hesaplaşmayı konuştuk.

“Atıf Hoca unutulmadı"

Bir asır geçmesine rağmen laikçi kesimlerin kininin bitmemesini, İskilipli Atıf Hoca’yı sürekli gündeme getirmelerini ve saldırmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Yeni nesillere aydınlık bir istikbal inşa etmek için tarihimizi doğru olarak bilmek zorundayız. Bu konuda modelimiz İskilipli Atıf Efendi’dir. Onun hayatı, eserleri, hizmetleri, mücadelesi ve akıbeti bir ibret tablosudur. Resmi ideoloji onu, Laleli’deki evinden aldı, Ankara’da birinci meclisin önünde salben idam etti. Yaşama özgürlüğü, hakları, elinden alınan diğer ilim ve fikir adamları gibi Atıf Hoca da unutulmadı. Talimatla kalem kıran, küreğe mahkûm eden, sürgün eden, vicahen, gıyaben ve müeccelen idam kararları vererek ev ödevi yapan zalimler unutuldu. Fakat zulmen canlarına kıyılanlar kıyamete kadar rahmetle anılacaklar.

“Tarihi çalınmış milletiz"

Tarihle yüzleşmekten korkuyor mu bazı kesimler?

- Husumete vaktimiz yok, biz muhabbet fedaileriyiz. Şehitlerimizi, öç almak, intikam almak ya da rövanş almak için değil, ibret almak için rahmetle anarız biz. İskilipli Atıf’ın bize ihtiyacı yok, bizim ona ihtiyacımız var. Şehit alimler, indallah’ta itibar sahibidir. Millete, İslami hayat teklifini yol haritası olarak sunan ve kitabın ortasından konuşan, yazan münevverler, aydınlar asıldılar. Tarih, magazin değildir. Tarihi çalınmış bir milletiz. Tarihimizle yüzleşmek zorundayız. Şehidler verdik, çok bedel ödedik ve toplumun dili çözüldü. Türkiye de hiç dokunulmayan konular artık tartışılıyor. Bu memlekette kim-kime yanlış yaptıysa özür dileyecektir.

“14 eseri yayınlandı"

Atıf Efendi’nin mezarının bulunmasına ve anıt mezarının yapılmasında çok gayret gösterdiniz. Bu gayretleri iade-i itibar olarak değerlendirebilir miyiz?

- Yazar Mehmet Doğan ve Yönetmen Mesut Uçakan ile görüştükten sonra kayıp mezarını aramaya başladık. On yılımızı aldı. Ulucanlar Cezaevine yakın Mamak’taki kimsesizler mezarlığının 1954 yılında Şafaktepe parkına dönüştürülen mekândan kemikler çıkarıldı. DNA testi yapıldı. Uygunluğu adli tıpla onaylanınca anıt mezarı İskilip’te inşa edildi. Onun adı camilere verildi. Adına müze kuruldu. Dernek kuruldu. Bu beşeri planda iade-i itibardır. Altı ciltlik İslam Fıkhı dahil ondört eseri yayınlandı. Son üç eseri Tesettürü Şer’i, Dimi İslamda Men’i Müskirat-Alkol yasağı ve onu idama götüren Frenk Mukallitliği ve Şapka eseridir. İskilipli Atıf ülke aydınlarına kul hakkı bırakarak şehadete yürüdü. Alimin mürekkebi şehidin kanı gibi mübarektir.

İzmir işgalinde önemli bir duruş sergiliyor. Atıf Hoca’nın cemiyetçi yönü hakkında ne dersiniz?

- Atıf Hoca, sorumlu ve atılımcı bir aydındı, münevverdi. Arkadaşlarıyla birlikte önce Cemiyet-i Müderris’i kurdu, sonra Teali-i İslam Cemiyeti’ni… 15 Mayıs 1919 da Yunan ordusunun İzmir’i işgalini  millet adına, ilk protesto eden İskilipli Atıf ve arkadaşları olmuştur. 15 Şubat 1919’da kurulan Cemiyet-i Müderris’in Derneği, müderrislerin haklarını korumak ve onların hayat standartlarını yükseltmek için kuruldu. İdarehanesi Molla Hüsrev Mahallesi Şeyhzade Camii No 1 Vefa’dadır. Huzur derslerine “MUHATAB” olarak iştirak etti. Huzur Dersleri, Ramazan aylarında, sarayda ve Padişah’ın huzurunda seçkin âlimlerin katıldığı ilim sohbeti, 1922 yılında sonra erdi.

Atıf Hocanın da içinde olduğu bazı alimler tarafından Kuvay-i Milliye’ye karşı verilen fetvaya karşı çıkarak beyanname yayınlanıyor. Bu konudan bahseder misiniz?

- Nisan 1920, Şeyhulislam Dürrüzade Abdullah Efendi’nin imzasıyla Anadolu’da parlayan Kurtuluş Savaşı aleyhinde beş ayrı fetva yayımlanmıştı. İşte bu akıl dışı fetvalara karşı İstanbul, Trakya ve Anadolu’dan 76 müftü ve 36 yazar ve ilim adamı harekete geçtiler. İlim ve fikir adamlarının başında, İstanbul’da Müderris İskilipli Atıf, Said-i Nursi, Ermenekli Saffet Efendi ve Tahir’ul Mevlevi vardır. Bu aydınlar ve arkadaşları, işgalci İngiliz, Fransız ve Yunanlılarla çarpışan Kuvay-i Milliye’nin yanındadırlar. Şeyhülislam Dürrizade’nin fetvalarına karşı İskilipli Atıf ve arkadaşlarının, İstanbul’da dağıttığı beyanname, halkı aydınlatmış ve milletin hislerine tercüman olmuştur.

“İşgal altındaki bir memlekette İngilizlerin emri ve tazyiki altında bulunan bir yönetimin (İstanbul Yönetiminin) ve Meşihatın fetvaları mualleldir! (geçersizdir). Düşman istilasına karşı harekete geçenler, asi değildir. Fisebilillah mücahittirler. Bu fetva geri alınmalıdır.”

Atıf Hoca, Osmanlı döneminde de hapis ve sürgünlükler yaşıyor. Bunun sebebi nedir?

- Yazdığı eserlerle Donanma Cemiyetine yardımda bulunduktan sonra onun hayatında beklenmedik bir travma yaşandı. Çorum’dan aday olup mebus seçilme hazırlığı içerisindeyken, İttihatçıların hıyanetine maruz kaldı. 31 Mart 1909 vakasıyla ilgili Mahfel mecmuasında yayınlanan bir makale yüzünden bir hafta tutuklu olarak cezaevine kapatıldı. Yazı dolayısıyla suçsuzluğu tebeyyün edince önce serbest bırakıldı. Sonra Mahmut Şevket Paşa’nın katlinde dahli olduğu, hatta azmettirdiği, itham ve iddiasıyla sürgün edildi. Bir yük gemisinin ambarında, yüzlerce ilim adamıyla birlikte Sinop Kalesindeki zindanlara 1,5 yıl hüküm giymiş olarak gönderildi. Onu özellikle, başkent İstanbul’dan ve Meclis-i Mebusan’dan uzak tutmak istediler. Üç ay sonra da cezasını tamamlamak üzere Orta Anadolu’ya gönderdiler. Çorum, Sungurlu ve Boğazlayan’da her akşamüzeri, karakola gidip imza atmak şartıyla tam 1,5 yıl hak etmediği ve O’na reva olmayan bir sürgün hayatı yaşadı. Resmi makamlar, bir yanlışlık olduğunu, adli bir hatadan kaynaklandığını, ondan özür dileyerek beyan ettiler.

İskilipli Atıf Hoca’nın idam sebebi “Frenk Mukallitliği ve Şapka” risalesi yüzündendir

Vakit Gazetesi’nde yayınlandığı beyannameden bahseder misiniz?

- Atıf Hoca’nın sadece yazılarının yayınlandığı Alemdar Gazetesi’nde İngilizlerin Kolonyal Entelijansı, Sömürge İstihbaratı baskısıyla, Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın ağzından Mustafa Kemal’in idam kararı yayınlanmıştı. Atıf Hoca yıllar sonra çıkarıldığı Ankara İstiklal Mahkemesinde bu yüzden haksız yere kınanacaktır. Atıf Hoca’nın başkanlığında Teâl-i İslam Cemiyeti’nin ilk beyannamesi, Yunanlıların İzmir’i işgali üzerine ve bütün Müslümanları işgalci Yunan ordusuna karşı teşvik eden, sert bir protesto niteliğindedir. Ayrıca üçüncü beyanname ile İngilizlerin Kolonyal Entelijans baskı ve tehditleriyle Şeyhulislam Mustafa Sabri Efendi’ye yazdırılmıştı. Yönetim kurulu üyelerine imzalamaları için baskı yapılıyordu. Tahir’ul Mevlevi ile birlikte İskilipli Atıf bu beyannameye şiddetle karşı çıktılar ve imzalamadılar. Ancak Şeyhulislam Mustafa Sabri Efendi’ye karşı koymalarına rağmen, beyannamenin Yunan uçaklarıyla Eskişehir üzerine atılmasına engel olamadılar. Aynı gün Vakit Gazetesi’nin 1034 sayılı nüshasında bu tekzibname, yalanlama neşredildi. İskilipli Atıf bu beyannamenin Şeyhulislam’a zorla yazdırıldığını ve dağıtılan aykırı ve hain fetvaya şiddetle karşı olduğunu ifade ediyordu. Bu fetva tartışmasından sonra İskilipli Atıf, Meşihat Dairesi’nden bağlarını kopardı. Tahir’ul Mevlevi de görevinden azledildi. Tahir’ul Mevlevi, İstiklal Mahkemesi’nde berat ederken, mahkeme zabıtları arasında yer alan Tekzibname, başkan Kel Ali tarafından yok farzedildi. Bu noktadan bakınca net görülür ki, Atıf Hoca’nın idam sebebi kesinlikle yazdığı “Frenk Mukallitliği ve Şapka” risalesi yüzündendir. Fetvayla ilgisi Tahir’ul Mevlevi’den ne bir az, ne bir fazla değildir. Aynı mesafede ve aynı konumdadır.

“Frenk Mukallitliği ve Şapka” eserinden başka birçok eseri olmasına rağmen bu eseri üzerinden intikam alınmak isteniyor değil mi?

- İskilipli Atıf Efendi, “Atıf Efendi Kütüphanesi Neşriyatından” adıyla bir seri kitap çalışmasına başladı. 1923 yılında, Tesettür-ü Şer-i yani dinimizde İslam toplumunda şeriata uygun örtünmeyi, ayet ve hadislerle anlatıyordu. Bu küçük hacimli bir kitaptı ve kapışıldı. 1924 ilkbaharında, “Din-i İslam’da Men’i Müskirat” bütün kötülüklerin kaynağı olan alkol için, Rasulullah: “El hamru ümmülhabais” buyurur. Sağlıklı nesiller yetiştirmek için gençleri uyaran ve aydınlatan ve çözüm üreten eser de yok satarak kısa zamanda tükendi. Aynı yıl 12 Temmuz 1924’te İskilipli Atıf’ın hayatına mâlolan “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adlı risale, kader matbaasında 32 sayfa olarak basıldı ve dağıtıldı. Üretken bir ilim adamı olan İskilipli Atıf Efendi, bu seriyi 10 yılda 50 eserle tamamlamak umudundaydı. Bu on yıllık uzun vadeli ve disiplinli bir yayın programıydı. 25 Kasım 1925 tarihinde çıkarılan, Şapka İhtisası Kanunundan bir buçuk yıl önce yazılmıştı.

“İskilipli’nin eserleri yönünü Avrupa’ya çeviren, yönetimi rahatsız etti”

Topraklarımızı işgal edenlere benzemeyelim dediği için idam ediliyor resmen. Aynı duyarlıkta olan Akif Mısır’da olmasa sistem onu da yargılar mıydı?

- Görüleceği gibi, İskilipli Atıf’ın son üç kitabı olan Tesettür-ü Şeri, Din-i İslam’da Men’i Müskirat ve Frenk Mukallitliği ve Şapkadır. İskilipli’nin her üç eseri de yönünü Avrupa’ya çeviren, milletçe savaşarak Çanakkale’den kovduklarımıza imrenen ve İslami hayata sırtını dönen, modernist yönetimi rahatsız edecek niteliktedir. Bu bağlamda eğer İslam Şairi Mehmet Akif, zorunlu sürgün ülkesi Mısır’da değil de bu tarihlerde Türkiye’de olsaydı muhtemelen, onu da İskilipli gibi Allah muhafaza sehpada görecektik.

İdamı nasıl ve ne zaman gerçekleştirildi?

- İskilipli Muhammed Atıf Efendi 4 Şubat 1926 sabahı Ulus’ta 1. Meclisin önünde salben idam edildi. Şehidimize ve Ulucanlardan ahirete yürüyen Atıf efendiyle birlikte, hayat hakkı gasp edilen fikir adamı ve kanaat önderlerinden Babaeski Müftüsü Ali Rıza Efendi, Ankaralı İbrahim Ethem, Trabzonlu Ali Şükrü bey, Muhammed Esat Erbili Hazretlerine Allah’tan rahmet diliyoruz.

Son olarak duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?

- Tarih inananlarla inanmayanların mücadelesinden ibarettir. Yani Hak ile Batılın mücadelesi. İskilipli Muhammed Atıf eserleri ve sohbetleriyle yeni nesillere İslami hayatı yol haritası olarak sunan bir ilim adamıdır.  Yönünü-kıblesini Batı’ya çeviren resmî ideoloji ondan rahatsızdır. Özgür düşünceli bir aktivisttir. Kitabın ortasından konuşur. Emperyalistlere ev ödevi yapanlar tarafından zulmen idam edilmiştir. İstiklal Mahkemesi tiyatro formatında yargılama yapmıştır. Kalem kıran hakimler hukuk adamı değildir. Verdikleri karar hemen infaz edilir. Temyiz yoktur. Mahkeme bir infaz mangasıdır. Bazen sanığın idamına ve şahitlerin daha sonra dinlenmesine karar verilir. “Önce sanığın salben infazına, bilahare şevahidin Sem’ine (şahitlerin dinlenmesine) karar verildi”

Son olarak şunu söylemek istiyorum. İskilipli Atıf Efendi yalnız Türkiye’nin değil bütün ümmetin şehididir.

Kaynak: Yeni Akit

Yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.600 karakter kaldı
×

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir.
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde akittv.com.tr’nin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır.
Yazılanlardan akittv.com.tr sorumlu tutulamaz.

0 Yorumlar
  • Yeniden eskiye
  • Eskiden yeniye
  • Öne Çıkanlar