İş insanı Fehmi Öztürk: Mal varlığıma el konuldu
İş insanı Fehmi Öztürk, 2014’te Fırat Muşlu ile iş ortaklığına girdi. Ancak bir süre sonra sağladığı para transferinin Muşlu’nun kendisi ve kardeşleri adına kayıtlı hesaplarıyla Gelecek Partili Cuma İçten’e aktarıldığını iddia eden Öztürk 2017’de ortaklığına son vermek istedi.

Hile ve tehdit ile 50 milyon dolarlık mallarına çöküldüğünü ileri süren iş insanı Fehmi Öztürk yaşadıklarını anlattı. Yaklaşık 5 yıldır malını geri alabilmek için yaptığı hukuk mücadelesinde yalnız başına kaldığını, karşısındaki güçlerin başta yargı olmak üzere her tarafı ele geçirdiklerini belirten Öztürk, “Darbedildim, sol gözümü kaybettim. İki tanık mahkeme yolunda öldürüldü. 5 kez koruma talebim reddedildi. Evime gidemiyorum. Torunlarım büyüdü göremiyorum. Ölümden değil kahpe kurşundan korkuyorum. Sesimi duyuramıyorum. Şimdi cebimde mektupla geziyorum” dedi.
Fehmi Öztürk, İstanbul ve Romanya’da inşaat sektöründe bulunduğunu ayrıca Çanakkale ve İstanbul’da otel işletmeleri olduğunu belirterek 2014 yılında Fırat Muşlu ile iş ortaklığına gittiklerini belirterek “Durak plus gayrımenkul A.Ş adlı şirket Fırat Muşlu’ya aitti ve elinde önemli gördüğüm projeler vardı. Beylikdüzü’nde 43 villadan oluşan projeler sermaye yetersizliği ile tıkanmış ve inşaatlar durmuştu. Bu projelere yüzde 50 hisse ile ortak oldum. Borçlarını ödedim, inşaatların devamı için gerekli finansmanları sağladım. Ancak bir süre sonra sağladığım para transferlerinin Durak Plus A.Ş. yerine Fırat Muşlu’nun kendisi ve kardeşleri adına kayıtlı hesaplar ile Gelecek Partili Diyarbakır eski Milletvekili Cuma İçten’e aktarıldığını gördüm. Beni yalancılıkla suçladılar ve bir takım kumpaslarla ortaklıktan ayrılmamın önüne geçtiler. Bu aşamada devreye Cuma İçten girdi. Bir takım bilirkişi ve tahkim kurulları oluşturup Fırat Muşlu ile aramızdaki ihtilafları çözebileceğini söyledi. Tamamen düzmece ve sahte bilirkişi ve tahkim kurulları oluşturdular ve benden de tehdit ile çok yüksek bedelli senetler aldılar. ” dedi. Konuyu mahkemeye taşıdığını belirten Fehmi Öztürk mahkemenin Bilirkişi ile tahkim kararları ve tahkim kurulunca kendisinden alınan senetleri geçersiz saydığını, mahkeme kararının istinafta ve Yargıtay’da da onaylandığını vurgulayarak “ Benden zorla alınan senetlerin de geçersizliği Yargıtay onayı ile kesinleşti. Ancak sanki bu kararlar yokmuş gibi satın alınan bazı icra müdür yardımcıları aracılığı ile ve bazı savcıların da işbirliği ile geçersiz kılınan senetler işleme konulmaya kalkışılarak otel ve bazı mallarımın satışına yeltendiler. Şimdi ilgili İcra Müdür yardımcısı ile C.savcısı yargılanmaktadır. İşte bu suç örgütü böylesine yargının içine sızmış durumdadır“ açıklaması yaptı.
"CAN GÜVENLİĞİM ORTADAN KALKTI"
“Organize suç örgütü tarafından kurulan komplolarla yaklaşık 50 Milyon Dolarlık mal varlığıma çökmeleri yetmezmiş gibi, yine aynı kişiler tarafından şahsım ve ailemin ölümle tehdit edildiği bir sürecin içerisindeyim. Bu ülkenin bir vatandaşı ve aynı zamanda iş insanı olarak benim ve ailemin can güvenliği ortadan kalkmıştır. Devletimin yasalarına, hukukuna güvenim tam olsa da görülen o ki; hem malım hem de canımın güvenliği tehlike altındadır” şeklinde konuşmasını sürdüren Fehmi Öztürk, "Cuma İçten, Bayram Karakoç, Fırat Muşlu, Şükrü Derici, Selahattin Tavuspay, Süleyman Özdemir adlı kişilere mahkemece 90 gün uzaklaştırma verildiğini de sözlerine ekleyerek “Şimdi soruyorum, bu karar ne kadar gerçekçi. İnsanların mallarına çöken, ve artık bir organize suç örgütü haline gelmiş bir yapının başındakilere bana 90 gün yaklaşmama veriyorsunuz. Bu kişiler kendileri mi gelip de benim infazımı yapacaklar, yoksa tetikçilere mi yaptıracaklar? Yani bu çok karşılığı olmayan kararla mı beni devletim koruyacak. Kaldı ki, bu organize suç örgütünü deşifre edecek iki kişi öldürüldü. Öldürülenlerden Cem Özmüş 16 yıl Fırat Muşlu’nun sağ kolu ve tahsilatçısıdır. 15 07.2021 de alacağı olan 1.5 milyon lirayı Fırat Muşlu’dan alarak örgütten ayrılmak ve İtirafçı olmak istediğinde öldürülmüştür. Cem Özmüş’ün eşi ve çocukları bu infaz emrinin Fırat Muşlu tarafından verildiğini mahkemeye sundular ve bu konuda iddianame düzenlendi. Cem Özmüş, ayrıca Fırat Muşlu’nun emri ile beni öldürmeye gelip, yaralayıp bırakan kişidir. Diğer öldürülen de yine kendi tetikçilerinden İhsan Boyabat’tır. Davalar benim lehime dönüşmeye başladığında İhsan Boyabat’ta etkin pişmanlıktan yararlanmak üzere mahkemeye başvurmuş, adliyeye ifade vermeye gelirken aynı gün 29 eylül 2023 de yolda vurularak öldürülmüştür” sözlerine yer verdi.
Her iki öldürme olayının tetikçilerinin yakalandıklarını da sözlerine ekleyen Fehmi Öztürk “Bu tetikçilerin ifadeleri ve hazırlanan iddianameler dikkate alındığında azmettirici olarak Fırat Muşlu ön plana çıkmaktadır. Kaldı ki, Fırat Muşlu, Cuma İçten gibi isimler organize suç örgütünün tepedeki birer parçasıdır. Buna karşın suç örgütü liderleri ve azmettiriciler sokakta ellerini kollarını sallayarak gezmektedirler. Benim derdim, dosyalarımın yargıya kadar sızmış suç örgütü üyelerinden arındırılarak adalete kavuşturulmasıdır. Benim dosyalarım çok büyük bir olay. Bu dosyalara sızan, İçinde siyasilerin, yargı mensuplarının, hukukçu kimliği ile çantacılık yapan, yasa dışı işleri yapmaktan geri durmayan bazı vatan hainlerinin olduğu bir dosyadır” vurgusu yaptı.
"TÜM KARARLARA RAĞMEN ŞİRKETLERİMİ YÖNETEMİYORUM, YANLARINA BİLE GİDEMİYORUM"
2018'de kazandığı yargı kararı, istinaf mahkemesi ve Yargıtay onamasına rağmen şirketlerini yönetemediğini mal varlıklarının yanlarına gidemediğini, gittiğinde silahlı kişilerce püskürtüldüklerini söyleyen Fehmi Öztürk “Bunu biz emniyete taşıdığımızda maalesef şu ana kadar bir sonuç alamadık. Benim devletten tek talebim, yargının önüne taşeronlar tarafından örülen duvarın kalkması, yargının içine sızan çetelerin temizlenmesi, ve adalete ulaşmanın peşindeyim. Benim malıma çöküp 10 sene sonra yargı karar verecekse zaten ortada bir mal mülk kalmayacaktır. Çünkü halen şirketlerin içlerini boşaltıyorlar ve ben bunu engelleyemiyorum” dedi.
"CEBİMDEKİ MEKTUBA BAKSINLAR!"
Öztürk sözlerine şu vurgularla son verdi:
"Ölüm emrimi verenlerin ellerinde azmettiricilikten kan var. İki kişinin öldürülmesi ile ilgili ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorlar ancak ellerini kollarını sallayarak, dolaşıyorlar. Ben ise Can derdi ile her gün yurt içi, yurt dışı farklı yerlerde bulunuyorum. Evime gidemiyorum. Torunlarım büyüdü göremiyorum. Ölümden değil kahpe kurşundan korkuyorum. Sesimi duyuramıyorum. Şimdi cebimde mektupla geziyorum. Ancak şunu da belirteyim ki, cinayetimden yalnızca bu eli kanlı azmettiriciler sorumlu olmayacaktır. 5 kere koruma talebimi görmezden gelenler, her şeyi bilip, görüp işi yavaşlatanlar, bu organize suç örgütüne bilerek ya da bilmeden yardımcı olanlar, kapılarına kadar gittiğim, ekranlarda şov yapıp, beni gördüğünde kaçan siyasetçiler, sahtekarlıklara alet olup bugün yargılanan icra müdür yardımcısı ve katipler, yargılanan yargı mensupları ve ilgili kurumlar benim ölümümden sorumludurlar. O kahpe kurşun beni bulursa, cebimde de bu satırları bulurlar”
- Yeniden eskiye
- Eskiden yeniye
- Öne Çıkanlar






