BIST9.693,46%1,77
USD32.5355%0.02
EURO34,7190%0.09
ALTIN2.499,53%0.61
1 Soru 1 Cevap

Feyz ne demektir? Ne anlama gelir?

Feyz kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. Kelime anlamı olarak ilahi insan, manevi, lütuf anlamına gelmektedir.Feyz ne demektir? Ne anlama gelir?

Abone OlGoogle News
23 Şubat 2021 15:05

Feyiz (feyz) ve feyezân kelimeleri (çoğulu füyûz, füyûzât) sözlükte "fazla suyun yatağından taşması, bir haberin şâyi olması, bir sırrın ifşa edilmesi" gibi anlamlara gelir (Kāmus Tercümesi, II, 1290). Feyiz kelimesi mecazi olarak "bağış ve lutufkârlık" mânasında kullanılmıştır. Bu kökten türeyen fiiller "akmak, taşmak, dalmak" anlamında Kur'an ve hadislerde de geçmektedir.

İlk sûfîler feyiz ve ondan türetilen ifâze, istifâze ve tefeyyüz gibi kelimeleri tasavvuf terimi olarak kullanmamışlardır. Bu kavramı, oluş ve varlığı açıklamak üzere kullanan ilk mutasavvıf Muhyiddin İbnü'l-Arabî olmuştur. İbnü'l-Arabî, bilgi ve varlık problemini vahdet-i vücûd* inancı çerçevesinde açıklamak için feyiz terimiyle bunun iki şekli olan feyz-i akdes ve feyz-i mukaddes tabirlerine yer vermiştir. Ona göre Allah sürekli bağış ve lutuf sahibidir; her çeşit iyilik ve nimet O'ndan taşıp gelir ve bu taşmaya feyiz veya feyezân denir. Cömertliğin mükemmel örneğini teşkil etmesi sebebiyle O'na "mebdeü'l-feyz" ve "feyyâz" ismi de verilir (el-Fütûḥât, I, 256, 258). İbnü'l-Arabî'ye göre bilgiler kesbî, mükteseb ve vehbî, mevhûb olmak üzere iki kısma ayrılır. Vehbî bilgiler aklın idrak alanının üstünde olduğundan bunlara ancak ihsan edilirse sahip olunabilir. "Füyûzât" denilen bu bilgileri zâhir âlimleri, âbid ve zâhidler değil gönül ehli olan mükâşefe ve müşâhede erbabı elde edebilir (a.g.e., II, 78). Feyzin kaynağından gelen bilgiler sırra, oradan ruha, oradan da nefse ulaşır. Nebî ve velîlere gelen bilgiler bu türdendir. İlâhî feyiz dâimî olduğundan velîler aracılığıyla sürekli olarak insanlara ulaşır (a.g.e., IV, 162, 273). Mutasavvıflar feyiz denince bu ilmi anlar; bunu almaya "istifâze, tefeyyüz, ahz-ı feyz; vermeye de "ifâze" derler. İlâhî ve rabbânî feyzin insanlara ulaşmasında aracı olmaları itibariyle nebî ve velîler de feyzin kaynağı sayılır. Azîz Nesefî, akl-ı evvel olmadan hiçbir akıl ve ruha bilginin ulaşmayacağını, akl-ı evvelden maksadın da Hz. Peygamber olduğunu söyler (Kitâbü'l-İnsâni'l-kâmil, s. 235, 315). Şehâbeddin es-Sühreverdî feyzin ulaşmasında meleklerin de aracı olduklarını kaydeder (el-Elvâḥu'l-ʿimâdiyye, s. 50, 51, 166).

İbnü'l-Arabî bir tek varlığın (Allah) bulunduğunu, var olarak görünen her şeyin bu varlığın çeşitli görüntüleri olduğunu söylerken de feyiz ve feyezân nazariyesine dayanır. Ona göre bütün varlıklar, belli bir kaynaktan çıkıp akan bir su gibi o varlıktan çıkıp akmaktadır. Herhangi bir kesintinin söz konusu olmadığı bu akışta varlık her an kaynağına muhtaçtır ve her lahza ondan aldığı destekle varlığını devam ettirmektedir. Bundan dolayı bir akışın eseri ve bir taşmanın sonucu olan varlık da aslında bilgi gibi ilâhî bir feyizdir. Burada feyiz "varlığın zuhur ve tecelli etmesi" anlamına gelir.

Yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.600 karakter kaldı
×

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir.
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde akittv.com.tr’nin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır.
Yazılanlardan akittv.com.tr sorumlu tutulamaz.

0 Yorumlar
  • Yeniden eskiye
  • Eskiden yeniye
  • Öne Çıkanlar