Engin Altan Düzyatan flaş Barbaroslar açıklaması “Böylesi daha önce görülmedi!”

Yeni dizindeki rolünde de yine uzun sakallısın. Sakallı olmaktan sıkılmadın mı? -Sıkılmadım (gülüyor). Sakal bir erkek oyuncunun malzemelerinden biridir. Genel olarak sakal seviyorum. İş yapmadığım zamanlarda da sakallı olmayı tercih ediyorum.

Bakımı zor değil mi? -Uzun saç veya sakalın bakımını yapmadan yani yıkamadan, taramadan çıkamıyorsun. ‘Barbaroslar: Akdeniz’in Kılıcı’ dizisi TRT 1’de başladı. Yine bir dönem işiyle karşımızdasın. Dönem işlerine karşı bir zaafın mı var? Aslında yok. Kariyerimde hep birbirinden farklı roller tercih etmeye çalıştım. Buna bir tesadüf diyebiliriz.

Bu işi seçme sebebin neydi? -Tarihi işleri veya gerçek hayat hikâyelerini izlemekten büyük keyif alıyorum. ‘Barbaroslar’ı tercih etmemdeki en büyük sebeplerden biri çok büyük bir proje olması. Uzun zamandır titizlikle hazırlanan, çok büyük prodüksiyonlu bir dönem işi. Ayrıca benim de tarihte okumaktan çok büyük keyif aldığım bir kesiti yansıtıyor. Şu ana kadar başrollerinden birinin deniz olduğu bir proje görmedik, burada deneyimleyebileceğim birçok yenilik olduğunu hissettim ve bu kadar büyük bir işin içinde olmak beni çok heyecanlandırdı.

NEDEN ORUÇ REİS OLDU? -

Dizide Barbaros Hayrettin Paşa’nın kardeşi Oruç Reis’i oynuyorsun. Senin gözünden nasıl bir karakter izleyeceğiz? -Barbaroslar dört kardeşler, en büyük olanı İshak, sonra Oruç, Hızır (Barbaros Hayreddin) ve İlyas. Ben Oruç karakterini canlandırıyorum; kardeşler arasında denize ilk açılan, içinde ilk deniz aşkı olan... Denizde olmak onun için çok büyük bir tutku haline gelmiş. Denize çıktığı ilk andan itibaren hayalleri olan, hayallerinin peşinden koşan, çok güçlü, lider bir karakter. Bir rolü okurken beni en çok etkilen şey karakterin tutkusu oluyor. Buradaki karakterin tutkusu da çok güçlü, o yüzden ben de o tutkunun yolculuğuna çıkmak istedim.

Oruç Reis rolü için nasıl bir ön çalışma yaptın? -Çok avantajlı olduğum bir yer burası. Çünkü 1400’lerin sonlarında bir zamanı işliyoruz. Elimizde yüzlerce, hatta binlerce Türkçe-İngilizce kaynak var. O yüzden çalışması çok da zor değildi, bol bol okuduk. Danışmanlar, yönetmen ve yapım ekibiyle birlikte karakterleri farklı farklı açılardan ele aldık. Döneme ne tarafından bakacağımıza, dönemi nasıl işleyeceğimize hep beraber karar verdik.