Van Gölü çekildi, Su tarihi kalıntılar ortaya çıktı

AA’nın haberine göre ilkbaharda drone ile görüntülenen noktaların bugünlerde aynı noktadan çekilen yeni görüntüleri hem mevsimlerin değişken yüzünü hem de çekilmenin boyutlarını ortaya koydu. Daha önce su altında olan birçok bölge, yaşanan hızlı buharlaşma ve çekilmeden dolayı kara parçasına dönüştü.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu,
Van Gölü havzasına düşen yağışın bölgedeki gölleri beslediğini, buna bağlı olarak yıl içinde göllerdeki seviyenin maksimum ve minimum diye iki farklı periyodla karşılarına çıktığını aktardı.

Bu yükselme ve düşme arasındaki dikey farkın uzun yıllar yaklaşık 40 santimetre civarında olduğunu anlatan Alaeddinoğlu şu değerlendirmeyi yaptı: “Son 20-30 yıldır bu periyodun rayından çıktığını, farklılaştığını görüyoruz. Her yıl gözlemlenen periyodun 1 metreyi geçer duruma geldiğini gözlemliyoruz. Yıl içerisindeki seviye farkları gittikçe artmaya başladı. Göldeki çekilme belli dönemlerde üst düzeyde oluyor. Gölün eski görüntüleriyle yeni görüntülerini izlediğinizde su altındaki kısımların şimdi kara parçasına dönüştüğünü görebiliyorsunuz. Bu kısımlar, sazlık alanlar ve bir çok canlıya ev sahipliği yapan noktalar.”

 

‘Yeni sınır çizilmesi gerekebilir’

Gelecekte gölün belli noktalarında şeklinin değişebileceğine dikkat çeken Alaeddinoğlu şöyle konuştu:
“Uydu görüntülerinde artık belli alanların göl özelliğini kaybettiği, karaya dönüştüğü için belki yeniden bir sınır çizilmesi ihtiyacı ortaya çıkabilir, bu süreç bu şekilde devam ederse. Devam edeceğine ilişkin çok önemli ölçüde bulgu var. Gördüğümüz çekilmeye rağmen en şanslısı yine Van Gölü diyebiliriz çünkü bütün yüzey yağışlarının önemli bir kısmını, yer altı sularının da yüzde 30’unu alıyor. Buna rağmen havzadaki çekilmenin boyutu korkutucu. Havzanın gerisindeki kara alanları düşünürseniz, bence orası çok daha sorunlu olarak karşımıza çıkıyor.”

Toprağın yeteri kadar beslenmemesi nedeniyle bugün mevcut olan içme ve kullanma sularının önemli bir kısmının yakın gelecekte azalacağını vurgulayan Alaeddinoğlu, bunun önüne geçmek için havzada su yönetimine ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek, “Aksi takdirde özellikle 2030 ve sonrası için bir çok alanın suyla çok zorlu bir imtihanı olacak” ifadelerini kullandı.