İlahiyatçı Yazar acı gerçeği gözler önüne serdi! LGBT’yi onaylarken yürüyüşünü mü yasaklıyoruz?

Ali Rıza DEMİRCAN

LGBT sevicisi ve savunucusu odatv’nin haberi şöyle:

İstanbul Maltepe Miting Alanı’nda düzenlenmesi planlanan LGBTİ+ Onur Yürüyüşü bu yıl da yasaklandı. Onur Haftası Komitesi ise bugün 17.00’de Taksim’de toplanma çağrısı yaptı…”

İstanbul Valiliği yürüyüşü yalnızca eşcinselliğe karşıtlık sebebiyle değil “halkın huzur ve güvenliğinin, genel sağlığın ve genel ahlakın korunması” ve “olası şiddet ve terör olaylarının önlenmesi” gerekçesiyle aldı.

Din ve insan doğası karşıtı olan bir yapının onuru olamayacağına inananlardan olduğum için ben de muhterem valimiz/valiliğimiz gibi yapılması istenen yürüyüşe onay vermezdim. Vermezdim de bu tavrın tutarlı olduğunu da savunamazdım. Niçin mi?

LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel) yürüyüşünü yasaklamak, her yönden girilebilen konutun bahçe kapısına kilit vurmak gibi karikatürize edilebilir bir eylem olacağı için.

Eşcinselliği Dolaylı Olarak Biz de Onaylamıyor muyuz?

Geçen sene Netflix’te yayına başlayacak bir dizi sebebiyle “Eşcinselliği Dolaylı Olarak Biz de Onaylamıyor muyuz?” başlıklı bir yazı yazmış, camiamızı yani kendimizi eleştirmiştim. Görüşlerim değişmedi. O yazımızı özel gündeminden arındırarak ve bazı değişikliler yaparak ana hatlarıyla sunuyorum:

AB’yi Onaylamak Eşcinselliği Onaylamaktı

İslâmî ve de millî onurumuzu yitirdiğimiz için yarım asrı aşkındır kapısında bekletildiğimiz AB’yi onaylamak eşcinselliği onaylamaktı. Hâlâ daha zımnen onaylayarak beklemeye devam ediyoruz.

İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika ve Hollanda gibi pek çok AB ülkesinde yalnızca eşcinsellik değil, eşcinsel evlilikler de yasal.

AB’den onay alamayız diye LGBT’nin İzmir yürüyüşü örneği yürüyüşler düzenlemesine bile karşı çık(a)mıyor, izin veriyoruz. Eşcinsellik, dizi filmlerimizde de görülmeye başlandı. Bilinen eşcinseller görsel medyada kabul görüyor ve program yapıyor.

Eşcinsellik doğal iğrençliği yanı sıra açık haram olan bir fiildir.

Soralım, biz milletimizin gençlerine eşcinselliğin haramlığı ve zararlarını öğretiyor muyuz?

Materyalist ve deist temeller üzerine yani Allah’a ortak koşma zeminine oturtulmuş eğitim sistemimizde eşcinselliği iman, ahlak ve sağlık açısından konu edinen öğretici ve uyarıcı bir müfredat var mı?

Diyanetin bir asırlık geçmişinde bağımsız bir eşcinsellik hutbesi okutulmuş mudur? Bir Kürsü dersi yapılmış yayınlanmış mıdır?mıdır?

 İlahiyat ve Tıp fakültelerimizde bir doktora tezi hazırlanmış mıdır?

( Dr. Gülsen Ataseven kardeşimizin yürek sızısıyla ricası üzerine ayaklanıp Vakfımız ARDEV olarak destekleme kararını almamıza rağmen eşcinselliği doktora tezi olarak alacak öğrenci de, akademisyen hoca da bulamadık. Buradan bu çağrımı pekiştirmiş olayım. )

Eşcinselliğin haramlığını bilmeyen mi var, denilemez. Hem de çok var.

Eşcinselliğin Haramlığını Kim Öğretecek?

Allah’ın 11 Kur’ân sûresinde, 11 tür yerici ifadeyle takbih ettiği ve inkârcı faillerini, ülkelerini altüst ederek cezalandırdığını açıkladığı eşcinselliğin haramlığını gençlerimize kim öğretecek? Bunca ilahiyatçılarımız, müftülerimiz-vaizlerimiz varken İtalya’dan; eşcinselliğe batmış Vatikan’dan öğretici mi ithal edeceğiz?

Eşcinsellikle Mücadeleyi de Recep Tayyip Beyden mi Bekliyoruz?

Kültürel alanda muhalefet bile olamadık ama olsun, 19 yıldır siyaseten iktidardayız ya, eşcinsellikle mücadeleyi de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Bey kardeşimizden bekleyebiliriz!

Zerre kadar şüphe etmiyorum; Recep Tayyip Bey, takip edeceği bir emir verse, Diyanet eşcinsellik konusunda hutbeler hazırlar. YÖK de devreye girer, İlahiyat ve Tıp Fakültelerimizde yüksek lisans ve doktora tezleri hazırlatılır. TRT, ATV, Kanal 7 ve benzeri kanallarımızda eşcinsellik karşıtı filmler bulunur ve yayınlanır.

Maddî ve manevî konumlarımızı, siyasetin belirleyebileceğine inandığımız için beklentiler  içinde olduğumuz siyasî liderliğin buyruğunu Allah’ın buyrukları üzerine çıkardık.

Düşünüyorum da, günahların en azîmi olan Allah’a ortak koşmak bundan başka nedir ki?

Aldığım Kahredici Mail

Bundan bir süre önce, genç bir eşcinselden bir mail almıştım. Almanya’da İslâmî çalışmalar yapan yarı siyasî ünlü bir sivil örgütün başkanlığını yapan bir babanın oğlu ve tarikat bağlısı bir ailenin de damadı olduğunu açıklayan gencimiz, babasının kafasına silah dayayarak “çevremden yıkıl git, beni evlat katili etme “dediğini naklederek, kendisine yardımcı olmamı istemişti.

İslâm’ı öğrenip öğretmek ve yaşayıp yaşatmak için oy ve maaşlar aldığımız siyaset, diyanet ve ilahiyat camiası ve de iş adamları camiası olarak duyarsızlığımıza devam edelim. Medyamızda, evlerimizi istila eden modern eşkıyanın payidarlığını ilan eden dizilere, masum! Hint dizilerine, bitmez tükenmez spor programlarına, cinsel haramları konu ettiği ve camiamızı alenen eleştirdiği için Ali Rıza Demircan’ı yermeye devam edelim.

Nasıl olsa çok yakında çocuklarımız veya torunlarımızdan – derin bir gafletle savunulan İstanbul Sözleşmesi gibi– eşcinsellik dahil özgür cinselliği savunanlarla karşılaştığımızda, devam ettirdiğimiz gafletimizden uyanacağız. Âhiret sorgusu da önümüzde.

Uyanacağız da, İslâm’ın hayatımızı yönlendiren inanç, eğitim, hukuk ve ekonomik yasalarının dışlanmasına alıştırıldığımız gibi eşcinselliğe de alıştırılmaktan korkarım. Örneğin niceleri yanısıra faize ve tesettürsüzlüğe de alıştırılmadık mı?