BIST9.716,77%-0,05
USD32.4899%-0.24
EURO34,9197%0.19
ALTIN2.438,48%0.63

Necmettin ERBAKAN Hocamızın vefatının onuncu yıl dönümü ve düşündürdükleri

Yaşar Değirmenci

Abone OlGoogle News
02 Mart 2021 06:38

Vefatının onuncu yıldönümünde Türk siyasetinin bir öncü liderini, bir ilim adamını, bir Dâvâ adamını Necmettin ERBAKAN hocamızı dualarımızla hatırlıyoruz.

İnsan hayatına zor sığan mahkemeler, hapisler, sürgünler. Bütün bunlara sebebiyet verenlerin, âlet olanların, teşvik edenlerin, sessiz kalanların hali ‘imtihan dünyası’nda olduğumuz gerçeği. Çeşitli entrikalarla o dönem iktidarı ele geçirenler nerede? Kim iktidardaymış, kim aziz, kim zelilmiş hiç olmazsa şimdi anlayıp ibret alabiliyorlar mı acaba?

Vefat yıldönümüyle, talebelerinin yirmi yıldır ülkeyi yönetmesiyle, sağken de vefatında da gündeme mührünü vuran adamdır Erbakan. Bu vesile ile bir-iki âyet geliyor hatırıma. “(İnkârcılar) tuzak kurdular; Allah da onların tuzağını başlarına geçirdi. Allah tuzakları bozanların en hayırlısıdır.” (3/54) “Hani bir zamanda inkârda direnenler senin önünü kesmek, öldürmek ya da sürgün etmek için sana tuzaklar kuruyorlardı. Nitekim onlar hep tuzak kurmuşlar, Allah da onların tuzağını devamlı boşa çıkarmıştır; Zira Allah tuzakları boşa çıkaranların en hayırlısıdır.” (8/30) Bir sürü tuzaklar kurdular. Allah da o tuzakları başlarına geçirdi. Allah’ın mühlet vereceğini ama hiç ihmal etmeyeceğini unuttular. Muhalifleriyle, muarızlarıyla, cezaevine gönderenleriyle, hakkında akla hayale gelmedik tezviratta bulunanlarıyla, senelerce mücadele ettiler. Kendisine zulmedenlerine, basının, medyanın hepsine haliyle, kaaliyle derslerini verdi. Minnetsiz ve tenezzülsüz.

Necmettin ERBAKAN hocamızın Başbakanlığına tahammülsüzlüğünü, oradan indirilişinin, serüvenini bilhassa gençlerimizin iyi inceleyip, Türkiye’nin şartları bakımından nerelerden geldiğini, siyasi, tarihi bakımından ibretle/dersle olayları tahlil etmeliler. ‘Demokrasi çığırtkanlığı’ yapanlara, demokrasinin birinci maddesi olan sandıktan milletin çıkardığı bir ‘Başbakan nasıl indirilebilir?’ Hem de demokrasiyi kutsalları haline getiren siyasilere bir ‘kavram dersi’ vermeliler. ‘Kimsenin burnu kanamasın’ diye ne çilelerle kazanılan Başbakanlığı bile bırakmıştır. (Sağ olsaydı merhum Erbakan Hocamız, son belediye seçimlerinde kimi destekler, kimin yanında olurdu? Bunun cevabını versinler.) Hele o olaylar yaşandığı halde Saadet Partisi’nin ‘şer ittifakı’nı teşkil edenlerle (CHP, HDP, İP ve diğerleri) her şeye muhalefet etmeleri, seçimlerde birliktelikleri son derece üzücüdür. Onun evladı Fatih ERBAKAN’ın dahi parti kuracak hale düşürülme meselesi, nasıl ve neyle izah edilebilir? Millî Görüş hareketi bu hale mi düşürülmeliydi? Onuncu vefat yıldönümünde, ‘Vicdan kanamaları’nı bu vesile ile durdurmaya çalışıyorlar. Yaşarken kendisinden esirgedikleri sevgi ve saygıyı ‘vefat yıldönümü’ vesilesiyle gösterme gayretindeler. Başbakanlığını elinden almak, partilerini kapatarak, siyasi hayatını bitirip, ömrünün son yıllarını hapishane köşelerinde geçirtmek için neler yapmadılar. Güya itibardaydılar, sözleri kanundu. ‘Beyaz Türkler’in temsilcileriydiler.

Her şeye rağmen milletimiz; kendisine hizmet edenleri tanıyor, zamanı geldiğinde de sahiplenip takdirlerini esirgemiyor. Gerektiğinde siyasi kimliğini bir tarafa bırakmasını da biliyor. Erbakan Hocamız vefatı sebebiyle (Fatih’deki cenazesinde) bütün Türkiye’yi bir araya getirmiş, tarihi bir cenaze namazı ve mezarına kadar konvoy oluşmuştu. Gazetecilerin söylediği gibi ‘öfkeli fotoğraf’ı olmayan adamdı. Sömürü düzenine başkaldıran, Cumhuriyet tarihinde ilk defa Anadolu insanının bütün iç ve dış baskılara, engellemelere rağmen meşrû zeminde, demokratik sistemde Başbakan olunabileceğini ve ülkenin gayet güzel yönetilebileceğini gösteren, ezilen, dışlanan dini hassasiyeti olan halka şahsiyet ve öz güven kazandıran, laik kesimin ise, ‘dindar korkusu’nu silen adamdı. Ülke gündemine İslam’ı ve İslâmî meseleleri getiren adamdı. Dünya Müslümanlarına Siyonizm tehlikesini öğreten adam. Dindarların siyasetle tanışmasını sağlayan adam Erbakan Hoca. Yetiştirdiği talebeleriyle de bugünün siyasetine ve Türkiye’ye hizmet eden kadroyu kurarak ‘müessese adam’ olmayı hak etmiş bir ilim adamı idi aynı zamanda. ‘28 Şubat’ı gerçekleştiren Cumhurbaşkanına, emrine girdiği dış güçlerin uşağı askerlere, bürokratlara, yapılanlara tavır koymayan, tepki göstermeyen cemaatlere, dernek, vakıf vs. mensuplarına bile karşılık vermedi. ‘Din Kardeşliği nasıl yaşanır?’ sualinin cevabını fiiliyle, icraatlarıyla da gösteren dâvâ adamıdır. Vefatı münasebetiyle yapılan programlarda hemen herkes Erbakan Hoca’nın lehine sözler söylüyor. Bilhassa ‘28 Şubat’ın failleri durumunda olanlardan bazılarının, ortak nedamet hisleri, hatalarını itirafları, yapılan yanlışlıkların yüreklerindeki izleri, tarihi özürler olarak kabul edilebilir. (Tabi kalbi mühürlü, gözleri ve kulakları perdeli olanlar hariç) Bütün bu yazılan-çizilenleri; ‘helallik’ istemeler, gibi görüyor, haleti ruhiyeleri onları İnşaallah ‘tevbey-i nasuha götürür. Herkes için iyilik-güzellik düşünmek, “insanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” hükmünün gereği için hayatını vakfetmek. Kine nefrete hayatında yer vermemek, mücadelesini hep meşruiyetten yana olmak, ‘mücadele ahlakı’yla hareket etmek, en kızdıklarına, sabrını taşıranlara, had-hudut bilmeyenlere bile şefkatli merhametli, affedici bir baba gibi davranmak ne kadar güzel! Müsamahayı, hoşgörüyü, nezaketi, zarafeti elden bırakmamak. Bu kadar güzelliği mütevazılık içinde taşımak da ayrıca güzel! İşte bu güzellikleri taşıyan güzel adamdı Erbakan. Değeri, artık bütün kesimlerce anlaşılan Necmettin ERBAKAN hocamızı rahmetle, minnetle şükranla anıyoruz.

Yaşar Değirmenci

Akit TV köşe yazarı