BIST9.524,59%-0,06
USD32.5874%0.18
EURO34,7678%0.24
ALTIN2.492,65%0.33

Hırsızlığı kariyer olarak gören zavallı milletim…

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
02 Kasım 2021 08:51

Yozlaşmış bir toplum için arınma elzemdir… Oysa bırakın arınmayı, toplumumuzun arsızlığa doğru yol aldığı, ahlaksızın itibar kazandığı bir dönemden geçiyoruz.

Devletten dert yanan vatandaşın, gerçeküstü dertlerine değinelim biraz da… Devletin vatandaşa çözüm için açtığı yolların soysuzlara nasıl mal, mülk ve itibar olarak döndüğüne bakalım.

Ah benim tiyatrocu vatandaşım… Devletin malı deniz deyip, yemeyene keriz diyen, zavallı soyguncu, ahlaksız, onursuz sülük tiplemeler...

Adam KOSGEB’e başvurup, araya adam sokarak KOBİ kredisi alıyor. Altındaki arabanın modelini aldığı krediyle yükseltip toplum içinde itibar sahibi oluyor!

Adam soygun ve talan zincirinden payına düşeni almak için KOBİ destek kredisi alıyor, deniz manzaralı dubleks daire sahibi oluyor! Bulunduğu bölgede kast düzenlemesine göre iyi bir hırsız olduğunu kanıtlamak için de birilerine akıl verebiliyor…

Harama bulaşmış sözde iyilik abidesi denilen zat, KOBİ kredisi alıp, aldığı parayı işyerini büyütmekte kullanmıyor, faize yatırıyor. Hem taksitle yavaş yavaş geri ödüyor, hem de parasına para katıyor. Devletin soyulma teknikleri üzerine doktora tezi verebilecek kadar arsız ve pişkin olan bu zatlar, bir şekilde toplum tarafından kabul görebiliyor.

Adam İşsizlik Maaşı alabilmek için patronundan rica edip, hırsız olan patronunun da işine gelecek şekilde çıkışını yaptırıyor. Devletin yetim, fakir, fukara ve yardıma muhtaç kişilere ayırdığı parasına göz koyuyor. İşten ayrılmış gibi yapıp, hem patrondan maaşını hem de devletten işsizlik nafakasını alıyor…

Hele bir yaşlı tayfamız var ki, dert yanan ve şükür deryasından nasibini almamış yaşlılarımız… 60 yaşındaki kadın yıllar önce ölen babasının maaşını alabilmek için kocasından boşanmış gibi yapıyor, çaktırmadan devleti soyuyor, torun torbaya haram ve zıkkım yediriyor.

Kimi, devletten aldığı teşvik kredisini geri ödememek için şirketinin içini boşaltıp, kendisini zararda gösteriyor, orada burada magazin dünyasında boy gösterip dalkavukluğuna devam ediyor.

Devletten fazladan destek almak için ve vergi ödememek için değerinden yüksek fatura kestiriyor, toplum içinde iyi bir ihracatçı diye akıl satıyor. Oysa onursuz, toplumu teşvikten başka bir şey yapmıyor.

Vergi ödeme dönemleri geldiğinde mahsustan karısının, çoluğunun, çocuğunun, metresinin, şirketinin üzerine yazdırdığı arabaları yenileyerek devletten vergi kaçırıyor. Aklınca bunu hak olarak görüyor, hırsızlığın ve ahlaksızlığın Nirvana’sını yaşıyor.

Bazı yüzsüz vatandaşlarımız devletten para tırtıklamak için evde hasta annesine, babasına bakıyormuş gibi yapıp, bakmadığı gibi her aybaşı tıkır tıkır devletten parasını alıp karaktersizliğini ortaya koyuyor.

Kimi sözde torun sevicilik adı altında evde torunuma bakıyorum deyip manikür pedikür ile kokanacılığını yaşayıp gerçek mağdurların haklarını gasbediyor. Fakat babaanne maaşı almak için işi kitabına uydurup, torununa bakıyormuş gibi gösterip devletin kaynaklarını çalıyor.

Devleti zarara uğratmak için önce devletten sıfır faizle veya hibe ile para alıyor, daha sonra da dükkanını fabrikasını yakıp, sigorta teminatı adı altında işi hazineye yıkıyor. Yani itibarlı dolandırıcılık yapıyor, toplum içinde mağdur rolünü oynayıp, yeni soygunculuk üzerine ihtisas alanlarını test ediyor…

VAY BENİM ZAVALLI DEVLETİM!

Bir kamu kurumunda işe girmek için yılarca ‘torpil’ deyip sözüm ona ‘haklarımı istiyorum’ diyenler, işe girdikten sonra konumu fark etmeksizin nerdeyse yılın yarısını izinde geçiyor. Bunu da kendisine sosyal haklar kapsamında bir hak olarak görüyor. Ne de olsa büyüklerinden aldığı terbiyeden yürüyor. Fakat her aybaşında maaşını tam olarak alıyor…

Hele bir de devlet büyüklerinin yanında bir kare poz çektirip, o pozu kullanarak, ne yağlı ballı işler almaya kalkışıyorlar.

Dededen kalma topraklarını her sene ekiyormuş gibi gösterenler, düzenli olarak devletten teşvik parası tırtıklıyor. Bunu da kendisine hak olarak görüyor. Aslında hırsızlığı kendi ailesine ekiyor.

Adam eşiyle dostuyla tatile çıkıyor, yemekler yiyor, arabasına mazot doldurtuyor, devletin aracını kullanıyor, sanki babasının malıymış gibi faturayı devlete, yani millete kestiriyor.

Temeli bozuk olan bu sistemin nesine ne yapayım?

Hadi gelin bütün ahlaksızlığın faturasını Erdoğan’a keselim, Allah’tan korkun!

Bazı doktorlar, eczane ve ilaç firmasıyla anlaşıp, devlet içinde soygun ve talan düzenine nasıl entegre ediyor? Yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde nasıl ilaç firmalarıyla işbirlikçi olup devleti soyuyor? Kimlerin nasıl soruşturmalara takıldığını herkes görmektedir.

Vallahi bunca hırsızın arsızın olduğu bir yerde kim ne yaparsa yapsın kapı kilit tutmaz. Devletin bunca sosyal hakları ve imkânları oluşturmasına rağmen halen hırsızlık ve arsızlık peşinde koşanların prim yaptığı yerde yasalar anlamsız kalır.

Adaletin terzisine cüzdanı kalın olanın hakim olduğu yerde hukuk ayaklar altındadır. Böyle bir ahlaka Erdoğan tek başına ne yapsın? Yaşlısı, genci, hangisinin zihniyeti bozuk ise kimileri kaşık ile çalıyor kimileri de kepçe ile...

Yine de her şeye rağmen bu ülkede halen namuslu insanların olduğunu ve onurları ile gerek özel sektörde gerekse kamuda çalıştığını unutmayalım.

Onurlu vatan evlatları başımızın tacıdır ve bu ülkenin teminatıdır. Vesselam...

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı