BIST9.722,09%0,80
USD32.5487%-0.06
EURO34,8658%0.04
ALTIN2.422,02%-0.33

Osmanlı’dan miras kalan bakiyemiz, Afrika!

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
19 Ekim 2021 08:56

Türkiye Afrika ilişkileri yaklaşık 700 yılık geçmişe sahip ve tarihi derinliği var olan, meşveret coğrafyamızdır, ancak bu coğrafya uzun yıllar ihmal edilmiş yalnızlığa terk edilmiş mazlum yetim bir millet olarak yalnızlaştırılmış bir kıtadır. Yalnızlığın çıkar ilişkilerine kurban edildiği bir Afrika, ancak bu yalnızlığı sonlandıracak olan yine bizler olacağız.

Başkan Erdoğan ve heyeti uzun bir Afrika gezisine çıktıkları ve var olan güçlü ilişkileri daha iyi bir seviyeye çıkarmak için çaba sarf ettiklerini Türkiye Afrika ilişkileri açısından yeniden bir ivme kazandırmak için, Türk devlet geleneğini Afrika’da yeniden tehsis için hayati bir önem taşımaktadır. Batı Afrika genel olarak daha çok sömürgeleştirilmiş veya köle statüsünde tutulmuştur. Bu genel durum Türkiye açısından tarihi bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.

Hal böyle iken günümüz şartlarında hafızası epey derin olan Afrika’yı yeniden keşfetmeye değil, yeniden diplomatik eylem planı üzerinden şekillendirmemiz gereklidir. Sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Afrika’ya hep önem vermektedir, iktidara geldiği günden beri Afrika, Türkiye ilişkileri üzerinde durmuş özel bir anlam yüklemiştir. Afrika kıtasının maden yatakları birilerinin iştahını kabartırken, bu anlamda Türkiye paylaşımcı ve önleyici tedbir almak zorundadır.

Son yıllarda Afrika’dan Türkiye üniversitelerine olan ilgi önem arz ettiği kadar, başkan Erdoğan’ın özel gayretleri sonucu olarak da not edilmesi gereken bir husustur. Başkan Erdoğan batı tarafından sömürülen Afrika kıtasına dur deme sesini yükselten önemli bir çıkıştır, batının bu anlamda Erdoğan karşıtı bir eylem durumuna yön aldığı ve başkan Erdoğan’a karşı Afrika üzerinden itibar suikast erini her gün okumaktayız.

Türkiye’nin önümüzdeki süreçte Afrika için önemli kadroları yetiştirmesi gerekir, Afrika üzerinden yönetilen Türkiye algılarına karşı bir takım eylem planlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Afrika Türkiye ilişkileri açısından yetişmiş diplomasi gücümüzü STK ve iş adamları düzeyinde daha çok kamu yönetim sistemine entegre ederek önemli bir yol alacağı kanısındayım.

Osmanlının hafızasını Afrika kıtasında diri tutmak devletin asli bir görevi olmalıdır. Osmanlının varlığı ve Türkiye Afrika ilişkileri yüzeysel değil, tarihi bir derinliğe oturtulmalıdır. Mısırdaki Evliya Çelebi Seyahatname ’sinde bahsettiği kahire de metfun Osmanlı âlimi molla Sinani Kürdi Osmanlı döneminde ilim ve din adına Mısır’da vefat etmiştir ve Afrika’da bulunmuş Osmanlının önemli alimlerinden birisidir bunu Afrika kıtasına anlatmak ve hatırlatmak gerekir.

Afrika’daki tarihi hafızamız o kadar derin bir ilişkiye sahip ki, batının hayalleri bile yetmez, ancak Sayın Kılıçtaroğlu Türkiye’nin çıkarlarına muhalefet edeceğine biraz, kafasını Afrika kıtasına çevirsin, Türkiye çıkarlarına hizmet etsin, Osmanlı döneminde Afrika kıtasına yapılan önemli hizmetleri ve diplomasi iletişimi nasıl yapılırmış onu öğrensin.

Osmanlı izleri üzerinden baktığımızda, Sudan, Mısır sınırında İbrim’de yapılan Özdemir paşanın isminin verildiği tek minareli cami, Sudan halkı tarafından iyi bilinir. Nijerya da sultan Abdülhamid’den mecidiye nişanı alan Muhammed Sitta bey, Liberyada Osmanlı döneminde Afrika’daki önemli bir aile olan Dr. Edward Wilmot Bly ailesinin Osmanlıya olan bağlılığını biliyor muyuz? Afrika Hristiyan cemaatinin Osmanlıya olan sevgisini biliyor muyuz acaba? Asıl sorun bur da yani tarihi köklerde aramamız elzemdir. Afrika Türkiye’nin geleceği açısında önemli bir coğrafyadır…

Osmanlının uzun yıllara dayanan Afrika diplomasisi cumhuriyetle ne yazık ki son bulmuştur. Oysa Madagaskar Mozambik gibi ülkeler hep bir Osmanlı hayranı iken bugün yeniden tarihi adımlar atılmaktadır. Sayın cumhurbaşkanımız tarafından yeniden tamir edilmeye çalışılan bir döneme giriyoruz ancak yarın muhalefet ne işimiz var Afrika’da dese şaşırmayın tarih fukarası olan muhalefet ve ahalisi köklerinden koparıldığı gibi atasının hafızasından da koparılmıştır.

Osmanlının bütün zorluklara rağmen Afrika kıtasında yaptırdığı demir yollarının bütün parasını Sultan Abdülhamit tarafından sağlandığı bilinmektedir ancak John Rothschild aile şirketi mısırı içten kuşatarak Osmanlının iç işlerine girmektedir. Dönemin ittihatçıları Osmanlı sultanı tarafından vatana ve millete faydalı olsunlar diye yurtdışına gönderilen gençlerimizdir. Oysa bu gençlerimiz birer batı uşağı olarak yetiştiği, köklerine Fransız kalan alkol esaretine yenik düşmüş kendi devlet aklına yabancılaştırılmıştır. Yani ihanetin biri bin olmuştu, oysa Afrika’daki Osmanlının hayallerini yıkan dönemin muhalefet anlayışıdır. Zaman değişti ihanet hiç değişmedi kısacası Afrika Türkiye’nin geleceği açısından çok konuşulup tartışılması gereken önemli bir süreçtir. Yani Türk diplomasisi muhalefete ve ahalisine kurban edilmeden sağlam bir temelde yarınlarımız için hazırlamalıdır. Vesselam…

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı