BIST9.716,77%-0,05
USD32.4913%-0.23
EURO34,9430%0.28
ALTIN2.435,35%0.50

Amiraller, küreselcilerle anlaşmış

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
06 Nisan 2021 06:55

Evvela şunu ifade edelim ki; her ferdin fikir ve düşüncelerini açıklama hürriyeti vardır. Bu; hak ve fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malumat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

İfade özgürlüğü, toplumun değer yargılarına yönelik bir saldırıyı ihtiva etmediği sürece hukuken korunur. Hukuken suç sayılan konularda ise ifade özgürlüğünden söz edilemez zaten.

Peki, suç tipolojisine aykırı olmadığı halde bir fikir beyanının toplumsal infiale neden olması durumuna ne demeli?

Alev Alatlı bir konuşmasında şöyle der;

“Bir kalem darbesi ile atar ergenleri sokağa döken yazar, alevler afak-ı sardığında suç mahallinde değilse, olayları evinde seyrettiğini ispatlayabiliyorsa yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı helal değildir.”

Tam da bu tespitten hareketle; 104 amiralin bildirimi, toplumun her kesiminden taraftar/anti-taraftar toplamaya matuf bir eyleme dönüşürse artık bu bildiriye imza atanların da meydana gelebilecek eylemlerden sorumlu olması kaçınılmazdır.

Nitekim 104 amiral, hükümeti Montrö ve sarıkla namaz kılan bir generalden ötürü ‘sözde uyarmış’, kendilerini göre fikirlerini açıklamışlar.

Ancak kazın ayağı öyle değil. Gece yarısı kalkıp bir bildiri yayınlayacaksınız; üstelik hükümetin değil Montrö, ilgili konularla ilgili aksi bir görüş beyan etmediği bir yerde Montrö savunuculuğu yapacaksınız. 15 Temmuz’un daha izleri silinmemiş; siz kalkıp 100 civarında generalle düşünce adına hükümete ayar vereceksiniz; öyle mi. Bu usul ve tavırla esası kimse dikkate almaz.

Üstelik askerlerin sistemli bir şekilde 10 yılda bir darbe yaptığı ve ülkeye verdikleri zararı düşündüğümüzde 104 generalin niyetlerinin vatan-millet olmadıkları da ortaya çıkıyor.

Çünkü 104 amiral, darbe metnini açıklamadan önce Ürdün ve Brezilya’da da küreselci bir grup silahlı kuvvetler komutanlarına darbe yapmaya kalktı. Bu ülkelerde silahlı bürokraside gerginlik halen devam ediyor.

Son olarak 104 sözde milliyetçi-ulusalcı amiralin bildirisi aynı zamanda Erdoğan sonrası Trans-Atlantikçi Türkiye’sine ‘selam vermek’ olarak değerlendirilir. Zira Ak Parti ve Erdoğan’ın yerel seçimlerde aldığı olumsuz sonuçlar ve anketlere göre oylarının düşmesini küreselcilere bir selam vermek olarak okuyabiliriz.

Ancak 104 general ve bu bildiriyi savunanların argümanı: “Fetö’ye karşı mücadele etmişler’’, ‘’Bedel ödemişler’’, ‘’Mavi Vatan’’ doktrin etmişler diye 104 arsız generalin yaptığına iltimas gösterilmesini istiyor. Yani seçkin meslek gruplarına suç işleme hakkı ve Türkiye için mesai harcamış kişi/gruplara tolerans gösterilmesini istiyorlar.

Üstelik Ocak ayında 126 diplomat, Şubat ayında 38 eski rektör ve son olarak Nisan ayında 104 amiralin Türkiye’de sistemli ve artan oranda siyasi basınç göstererek Trans-Atlantikçi meselelerle karşı karşıya konularda ‘tarafgir olması’ tesadüfle açıklanamayacağı gibi Erdoğan nefreti hem bu subaylarda bir saplantı hem de imtiyazlı yaşam aracı haline gelmiş. Nitekim bu darbe bildirisinin de bu bağlamda değerlendirilmesini istiyorlar!!

Yok öyle bir dünya. O zaman devletin milyonlarca sahibine aynı zamanda suç işleme özgürlüğü doğar ve kaotik bir ortam oluşur. Nitekim yazıyı kaleme aldığım saatlerde bazı generaller gözaltına/ifade için çağrıldı bile.

Son olarak; demokratik düzenlerde siyasi iktidarların aldığı veya alacağı kararlar sivil toplum ve siyasi partiler tarafından tenkis edilir, sert eleştiriler, dava edilir. Ancak tüm bunlara rağmen siyasi hükümetin aldığı kararın nihai karar vericisi sandıktır.

Bu bildiriden bizim payımıza düşen ise; darbeciliğin asla ölmez/ölmemiş olduğunu bir kez daha hatırladık. Bu bağlamda muhafazakâr medyada 104 kişiden bazısının ‘kahraman’ olarak gösterildiği bir dönemde şimdi ‘darbeci’ olarak tanımlanıyorsa; problem TV’lere çıkan bu generallerde değil; muhafazakâr tabandan ve entelijiyasından uzaklaşan yöneticilerdedir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi ‘’Pera, peradır’’.

Bu bildiri çağdışı ve ilkel bir bildiri olup toplumda infial yaratmak dışında hiçbir gaye taşımıyor. Nitekim bu bildiri, sonuçları itibariyle ülkemizde huzursuzluğa neden olduğu gibi 104 amiralin, Erdoğan sonrası Türkiye için küreselcilere bir nazar boncuğu göndermek adına TSK ve Türk milletinin ulviyetini ve kutsalını araçsallaştırmaktan başka bir şey değildir. Üstelik kendilerini anti-emperyalist olarak nitelendiren bu amirallerin FETÖ öncesinde Trans-Atlantik’e hizmet ettiğini de unutmamak gerekir. Buradan amirallerin, eski alışkanlıklarına/patronlarıyla anlaştıklarının bir çıktısı olarak değerlendirmek gerekir. Üstelik Türk ordusu Libya’da, Suriye’de, Irak’ta iken. Vesselam…

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı