BIST9.500,62%-0,31
USD32.491%0.07
EURO34,7507%0.27
ALTIN2.490,73%1.16

“Zaferler ayı” Ağustosta unutulan bir Osmanlı zaferi

Mustafa Armağan

Abone OlGoogle News
29 Ağustos 2021 08:46

Tarihimizdeki zaferler… diye saymaya başladığımızda Ağustos bir fıskiyedeki su gibi fışkırıverir. İşin aslını bilenler için bunda sürprizli bir taraf yoktur. Selçuklu ve Osmanlı devletlerinde kış ve bahar ayları boyunca yapılan hazırlıkların semeresi Ağustos aylarında kılıç şakırtıları ve top sesleri arasında alınmıştır.

Tarihimizin görkemli zaferleri arasında saydığımız Malazgirt, Otlukbeli, Çaldıran, Mercidabık, Mohaç meydan muharebeleri ile Kıbrıs, Belgrad ve Kamaniçe’nin fetihleri gibi askerî başarılar Ağustos ayına sabitlenmiş gibidir. Yüz binlerce asker yaz başında Davutpaşa kışlasından sefere çıkar ve Eylül-Ekim aylarında muzaffer bir ordu olarak payitahtın surları önünde görünür, coşkun şenliklerle karşılanırdı.

Unutma: Mohaç’ta bir futbol maçı süresinde devrin kudretli devletlerinden Macaristan’ın tarihe gömülüş sürecini başlatmıştık.

Bu her biri bir devlete ebedi sermaye teşkil edecek işleri başarmış bir milletin torunlarının “Bizden adam çıkmaz”, “Biz büyük devlet olamayız” deme lüksleri bulunmuyor ne yazık ki. Allah bir kere büyük devlet olmanı alnına kazımış, kurtuluşun yok.

Biz bir zamanlar tarihin mimarlarındandık. İstersek yine olabiliriz. Hem bir kere başarılan bir daha niye başarılamasın ki…

Bütün gayretimiz bu bir asırdır yitirdiğimiz özgüvenin yeniden kazanılması içindir. Bunun kazanılması için ayçiçekleri yüzlerini nasıl güneşe dönüyorsa bizim de başımızı tarihe çevirmemiz yeterli olacaktır. O tarih bir güneş gibi bize bakıyor, bakmakla kalmıyor, enerji üflüyor çünkü. Ona bakmasak da, ışığının kuvvetinden gözlerimiz kamaşsa da orada bizi bekliyor.

Tarih dediğiniz o güneşin içimizde bizi beklediğini hatırlatma çabası olmalı değil miydi? Bakmayın bizde unutturma seanslarına dönüştürüldüğüne…

Osmanlı gemileri Fas açıklarında

İşte yine bir Ağustos zaferi hafızama akıyor. Yılmaz Öztuna “Türk Tarihinden Yapraklar”da özetlemiş, oradan bir demet yapacağım sizin için.

Pek bilinmez ama Osmanlı Devleti bir süre de olsa Fas’ı himayesi altına almış, hatta bir ordu gönderip, Portekiz Kralını yenmekle kalmamış, Portekiz devletinin çöküşünü de başlatmıştı.

Vasco de Gama’nın Ümit Burnu’nu dolaşarak Hint Okyanusu’na açılması neden sevinçle anlatılır kitaplarımızda hiç anlamam. Yahu bize ne Portekiz’in Hind Okyanusunu keşfinden? Bu bizim tarihimiz mi? Sonra neyi keşfetmiş? Günaydın. Yüz milyonlarca insan yaşıyordu havzada, üstelik İslam aleminin kalbi orada atıyordu. Bilmeyen Avrupalılardı ama öyle bir tarih yazdılar ki sanki insansız, vahşi bir deniz keşfetmişler gibi pazarlıyorlar cahilliklerini. Biz de gönüllü alıcısı oluyoruz.

Portekiz sömürgeciliği ile Yavuz Sultan Selim’den beri mücadele veren Osmanlı devleti, gemileriyle başa çıkamadığı bu devleti karada kıstırmayı planlıyordu. Dünyanın en güçlü kara ordusunu elinde tutan Osmanlı Devleti 1553 yılında Cezayir Beylerbeyisi Salih Paşa vasıtasıyla Fas’ı kendisine bağlamış ve Portekiz’e karşı himayesi altına almıştı.

Lakin 1574 yılında Fas Sultanı Abdullah ölünce Portekiz yanlısı oğlu III. Muhammed tahta çıktıysa da amcaları Abdülmelik ile Ahmed buna itiraz ederek Osmanlı devletinin himayesini istedi. Abdülmelik İstanbul’a gelip Osmanlıya tabi olacağını, vergi vereceğini temin ederek Fas Sultanlığına geçirilmeyi talep etti. Osmanlı da yardım edeceğini vaad etti ve kuş uçuşu 3 bin kilometre uzaklıktaki Fas’a Ramazan Paşa adlı bir amiralini gönderdi. 15 bine yakın bir askerî kuvveti yanına alan Ramazan Paşa donanmayla Fas kıyılarına çıktı, Portekiz yanlısı Sultanın ordusunu kolayca dağıttı ve Abdülmelik’i tahta çıkardı (9 Mart 1576).

Harekât bitmiş gibiydi. Ta ki tahttan kovulan Sultan, Portekiz Kralını yardıma çağırıncaya kadar. Zaten Fas’a çıkarma yapmak için fırsat kollayan Kral Don Sebastio, rakibi İspanya’dan yardım istedi. İspanya Kralı III. Felipe de 50 kadırga ve 5,600 kara askeri gönderdi. Ne de olsa Fas ele geçerse Akdeniz’in kuzeyinde bir köprü başı tutmuş olacaklardı.

Kral Don Sebastio ordusunun başına geçti ve hem Akdeniz’de, diğeri Okyanusta kıyısı bulunan Tanca yakınlarında karaya çıkardı askerlerini. Osmanlı amirali Ramazan Paşa’yı küçümsemişti. Ancak bedelini çok ağır ödeyecekti.

“Üç Kral Muharebesi”

Portekiz ve İspanya kuvvetleri 80 bin askere, top sayısı ise 360’a ulaşmıştı. Gerçekte bu bir Haçlı ordusuydu. Papalık, İtalya, Almanya, hatta Fransa’dan birlikler de katılmıştı. Ayrıca güçlü bir armada Atlas Okyanusu kıyısında müdahale etmek için bekliyordu.

Ramazan Paşa’mız ise ancak 30 bin Türk ve bir o kadar da Arap askeri toplayabilmişti. O da Cezayir’deki Türk donanmasına Fas kıyılarına yaklaşması emrini verdi.

Yılmaz Öztuna’ya göre “Batılılar, 4 Ağustos 1578 Vâdisseyl meydan muharebesine ‘Üç Kral Muharebesi’ de derler. Çünkü düşman ordusunda Portekiz Kralı ile eski Fas Sultanı III. Muhammed de bulunuyordu. Sultan Abdülmelik’in kardeşi olan müstakbel Fas sultanı II. Ahmed de Türk ordusundaydı.”

Ne var ki bu krallardan ikisi savaş meydanında hayatını kaybedecekti.

Ramazan Paşa beklenmedik bir performans gösteren ordusuyla düşmanı birkaç saat içinde yok etmeyi başardı. 20 bin ölü, 40 bin esir veren Haçlı kuvvetlerinin kalan kısmı perişan bir halde kıyıya doğru kaçmaya başladı. Burada bekleyen gemilerine doluştular. Portekiz Kralı Don Sebastio başta olmak üzere birçok devlet adamı ve asilzade öldürülmüştü. Ülkesine ihanet eden ve Müslüman toprağına küffar askerini sokmaya çalışan III. Muhammed de öldürülenler arasındaydı.

Bu arada garip bir hadise vuku buldu. Fas Sultanı Abdülmelik bu hiç beklemediği zafere o kadar sevinmişti ki kalbi dayanamayıp oracıkta ölüverdi.

Bitti zannediyorsanız yanılıyorsunuz, zaferin bir de deniz cephesi var.

Atlas Okyanusu kıyısında beklediğini söylediğimiz Portekiz donanması savaştan kaçanları topluyordu ki Sinan Paşa kumandasındaki Türk donanmasının hücuma geçtiği görüldü. Haçlı donanması yenildi, birçok kadırga batırıldığı gibi içindeki binlerce asker de denize düşerek boğuldu. 500 asker denizden toplanarak esir alındı. Türk donanmasının kaybı ise sıfırdı. Portekiz hazinesi ve 360 top ele geçirildi.

İşte bu unuttuğumuz zafer, Hindistan’ı sömürmek için filo kuracak kadar cüret gösteren Portekiz devletinin sonu oldu. İspanya tarafından ele geçirildi, bırakın Fas’ı almayı, kendi bağımsızlığını bile kaybetti. Böylece daha 60 yıl önce Mekke ve Medine’yi ele geçirip İslam dünyasının kalbine çökme planları yapan Portekiz, Vadisseyl zaferimizden sonra büyük devlet statüsünü kaybedecek ve Afrika olsun, Hind Okyanusu olsun bir parça nefes alacaktı.

Hey Osmanlı hey! Senin bir Paşan dahi kral ve sultanları parmağında oynatırdı. Bunun sırrını bize açıklayacaksındır bir gün mutlaka.

Mustafa Armağan

Akit TV köşe yazarı